Reklam

2000’Lİ YILLARA KADAR İMAM HATİP OKULLARI!

Bir devrin sosyal tarihini anlamak adına güzel bir RÖPORTAJ...

2000’Lİ YILLARA KADAR İMAM HATİP OKULLARI!

Bir devrin sosyal tarihini anlamak adına güzel bir RÖPORTAJ...

2000’Lİ YILLARA KADAR İMAM HATİP OKULLARI!
16 Nisan 2022 - 14:23

Nurol Sarıçiçek sayfasından :

1- Görülen dersler yani müfredat!
2- Spor, san’at, edebiyat vs.faaliyetleri.
3- O dönemde okullarda örnek niteliğinde yenilikler
4- İmam Hatip Okullarıyla ilgili bilinmeyen çok şey! 

BİR RÖPORTAJ :
BEKİR YİĞİT
Emekli Müdür Gözüyle
İMAM HATİP OKULLARI
Mustafa Öcal: Sayın Hocam, doğum yer ve yılınızdan başlayarak tahsil ve meslek hayatınız hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
Bekir Yiğit: Konya’nın Altınekin ilçesi Akçaşar köyünde 1947 tarihinde doğdum. Köyümüzde ilkokul olmadığı için Kur’an-ı Kerim Kursuna başladım. 1957 yılında hafız olduktan sonra Konya ilinde bir ilkokulun doğrudan 5.sınıfına kaydoldum.1958 yılında Konya İmam Hatip Okuluna,1965 yılında Konya Yüksek İslâm Enstitüsüne başlayarak tahsil hayatıma devam ettim. Öğrencilik yıllarımda 1966’da Konya ilinde İmam Hatiplik görevi aldım. 1969 yılında Tokat İmam Hatip Okulunda Meslek Dersleri Öğretmeni olarak göreve başladım.1974 yılına kadar öğretmenlik ve Müdür Yardımcılığı yaptıktan sonra aynı yıl Gümüşhane’nin Kelkit ilçesinde yeni açılan İmam Hatip Okuluna Müdür olarak atandım. Askerlik görevimden sonra 1976 yılında Konya İmam Hatip Lisesine Meslek Dersleri öğretmeni olarak nakloldum.1981 yılında Müdür yardımcısı olarak çalıştım.1987-1992 yılları arasında Konya karma Ortaokulunda Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi öğretmeni olarak görev yaptım.
16 Ekim 1992 Cuma günü Konya İmam Hatip Lisesine Müdür olarak atandım. Mezunu olduğum ve çok sevdiğim bu okuldan 40 yıllık memuriyet hizmeti sonunda 16 Ekim 2005 tarihinde emekli oldum.
M. Öcal: Sizin İmam Hatip Okulunda okumanızı engellemek isteyen veya bu okulda öğrenim gördüğünüz için aşağılayan yahut tam aksine tebrik ve teşvik edenler olmuş muydu? Böyle durumlarda sizin tepkiniz ne / nasıl olmuştu?
B. Yiğit: O yıllarda okulumuz aleyhinde önemli bir düşünce yoktu veya bize intikal etmedi.1958 yılında kayıt zamanı hemen Konya İmam hatip Okuluna giderek kaydoldum. Henüz bizim gidebileceğimiz bir yüksek okul yoktu. Hiçbir fakülteye giremiyorduk. İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü 1959 yılında açıldı. Herhangi bir memuriyet alamıyorduk. Bütün bunlara rağmen sevinçle bu okulun öğrencisi olma gururunu yaşadım. Gurur dediğim sıradan bir söz değildir. Mahallede bu okula gidiyorum diye havalı havalı gider gelirdim 11 yaşında bir çocuk olarak. Çok şükür hiçbir engelle karşılaşmadım. Zaten kim ne derse desin, benim için başka okul yoktu ki… Teşvik de gördük çevreden ve şehrin ileri gelenlerinden. Merhum Hacıveyiszade Mustafa Kurucu hoca efendi en büyük destekçimizdi. Okulumuza derslere gelir, her zaman bu okulların koruyucusu olmuştur. Bizi çok severdi. Benim hafızlık törenim Konya Aziziye camiinde yapıldı 1957 yılında. O zaman imamı Hacıveyiszade hocamızdı. Beni küçük hafız diye severek duamı yaparken söylediği sözler beni bu meslekte sebat etmeye sevk etmiştir.
M. Öcal: Öğrenci iken aklınızda; bir gün gelip mezunu olacağınız okulda öğretmenlik ve müdürlük yapacağınız gibi bir düşünce oluşmuş muydu? 
B. Yiğit: Doğrusu okulumu çok seviyordum ama ilerisi için çok fazla program yapan biri olmadığım için okulumda görev yapacağım aklıma gelmezdi. Ama yüksek okul bitip öğretmenliğe başvurduğumuzda tek tercihim olmuştu; Konya İmam Hatip Okulu… Ama kadro dolu olduğu için atanamadım. Yine kendi isteğimle Tokat’a gitmek nasip oldu. Tokat İmam Hatip Okulu’nda 5 yıl faydalı ve verimli bir eğitim hayatı yaşadık çok şükür.1976 yılı Nisan ayında mezunu olduğum okuluma Meslek Dersleri Öğretmenliğime başladım. Konya İmam Hatip Lisesinin çok geniş bir alanı vardır. Aynı bahçe içerisine 1962 yılında Konya Yüksek İslâm Enstitüsü binası yapıldı. Enstitü başka binaya taşınınca o bina da okulumuza kaldı. Müdür odası o binada idi. Hem İmam Hatip Okulunu hem yüksek tahsilimi yaptığım binalarda öğretmenlik ve idarecilik yapmayı bana nasip eden Rabbime çok şükrediyorum. Görevlerim esnasında Milli Eğitim Bakanlığınca ve Diyanet İşleri Başkanlığınca merkezde görevler teklif edildi ancak okulumdaki görevimden ayrılmadım. Amirlerim ve memur ve öğrencilerim tarafından takdir edildiğimi ve sevildiğimi sanıyorum. Başka teklifler olmasına rağmen Konya İmam Hatip Lisesi emekli müdürü olarak anılmak bana gurur vereceği için bu sıfatla emekli oldum.
M. Öcal: İmam Hatip Okulu öğrenciliğiniz döneminde okul içinde ve okul dışında / camilerde ne tür meslekî / dinî faaliyetler yapmıştınız?
B. Yiğit: Öğrencilik yıllarımızda hafız olmanın da etkisiyle her yıl Ramazan aylarında değişik camilerde mukabeleler okurduk. Mahalle camilerimizde müezzinlikler yapar, ileri yaşlarda imamlara bazen vekâlet ederdik. Fırsat buldukça büyük camilere gider vaaz dinler, örnek almaya çalışırdık. Örneğin Rahmetli Tahir Büyükkörükçü Hoca efendinin vaaza başlarken yaptığı dua hala ezberimdedir. Uğraş alanımız belli olduğu için imamlar nasıl görev yapıyor, müezzinler neler ifa ediyor gibi meraklarımızı yaşayarak öğrenmek isterdik. Cuma günleri bütün okul öğrencileri olarak topluca Alaaddin camiine Cuma namazına giderdik. Müdürümüz ve öğretmenlerimiz başımızda ve sıralı bir şekilde giderken halkın alkışlarını alırdık. Güzel günler yaşamışız hamdolsun.
M. Öcal: Meslekî faaliyetler dışında kültürel, sosyal ve sportif faaliyetlerden bahseder, örnekler verir misiniz? Siz (kendiniz) bu tür faaliyetlerden hangisinde / hangilerinde aktif roller üstlenirdiniz? 
B. Yiğit: İmam Hatip Okulu öğrencileri çok yönlü yetiştirildikleri için her türlü sosyal etkinliklere uygun kabiliyetlere sahip oluyorlar. Münazaralarda veya bilgi yarışmalarında her zaman üstün olmuştur okulumuz öğrencilik yıllarımızda. Okul içinde yapılan küçük çaplı gösterilerde şiir okurdum. Son sınıfta iken bir tiyatro eseri sahneye koymuştuk, Türkiye çapında ses getirdi, ulusal basında övgüler yapıldı. Sosyal ve sportif bir öğrenci idim. Güreş sporuna heveslendim. Okullar arasında Konya bölgesinde derecelerim olmuştur.
M. Öcal: İmam Hatip Okulu öğrenciliğiniz döneminde yaşadığınız veya şahidi olduğunuz önemli bir olayı / hatıranızı anlatır mısınız?
B. Yiğit: Öğrencilik yıllarımız çok hareketli değildi. Bir üst sınıftan başlayarak hepsine saygı duyardık bizden önceki arkadaşlarımıza…  Hacıveyiszade Hoca efendi okulumuza derse gelirdi, Onun geleceği saatte bahçede tek sıra olur, elini öpmek ve duasını almak için beklerdik. Gelince hepimize ayrı ayrı selâmlar verir, şakalaşırdı. Bütün okul olarak Cuma namazına götürüldüğümüzü unutmuyorum. Sporda ve münazaralarda okulumuz çok başarılıydı. Zamanımızda şapka giymek zorunlu idi. Her okulun şeridi ayrı renkteydi, bizimki beyazdı. Şeridiniz beyaz, leke götürmez, dikkatli olun derdi hocalarımız, biz de uyardık. Her yerde giymemiz zorunluydu. Caddede sokakta şapkasız görüldüğümüzde hesaba çekilirdik. Yanlış davranışlardan kaçınırdık böylece. Unutulmaz güzellikte yıllarımızdı…
M. Öcal: Müdürlüğünüz döneminde okulda en çok hangi tür meslekî ve sosyo-kültürel faaliyetlere yer verdiniz? Neden?
B. Yiğit: Mezun olmakla iftihar ettiğim okulumuzun müdürlüğü gibi şerefli bir görevi bana lütfeden Rabbime hamdolsun. Aslında müdürlük değil her kademede hizmet etmeye razıydım. Elimizde her türlü faaliyeti yapacak pırıl pırıl gençlerimiz varken bize desteklemek düşer düşüncesiyle mesleki ve sosyal-kültürel faaliyetlere önem verdim. Konferans salonumuzun sahnesini düzenledik, gösterişli hale getirdik. Her hafta bir faaliyet ortaya konmaya başlandı ilerleyen zamanlarda. Önemli gün ve haftalar mutlaka kutlanır, sınıf günleri tertip edilir, sene sonu tiyatroları mutlaka icra edilirdi. Bizim alanımızdaki bilindik her eser okulumuzda icra edilmiştir. Kuran-ı Kerim’i güzel okuma, hafızlık ve hutbe yarışmalarına katılmak için okul içinde hazırlık ve seçmeler yapılırdı. Öğrenci ve öğretmen istekleriyle enstrümanlar temin ederek tasavvuf ve Türk sanat musikisi koroları oluşturduk. Neyzenler yetişti, tek tip kıyafetlerle sahnede Kuran-ı Kerim ve ilâhiler okundu. Musiki konserleri verdik velilerimize. Büyük beğeniler topladı. Bu türlü mesleki ve kültürel faaliyetler arttıkça halkımızın bizden haberi oluyor ve kendi evladının da böyle yetişmesini istiyordu. Öğrenci sayılarımızın artması binalarımızın şatafatından değil, içindeki faaliyetlerden sebeplenmektedir. O yıllarda sınavla öğrenci alınmakla birlikte öğrenci kontenjanlarımızı alabildiğince şişirerek daha çok isteğe cevap vermeye çalışmayı bir borç bildik. Okullar arasında yapılan her faaliyete ve yarışmalara katıldık. Çoğunda birincilikler alıyorduk. Okul konferans salonumuz uygun olduğu için çeşitli toplantılara ev sahipliği yapıyorduk. Okulumuz millî ve dinî eğitimin merkez üssü gibi bir duruma gelmişti Konya’da. Okulumuzun her blokunda uygulama mescitleri tesis ettik. Cuma namazları dâhil olmak üzere öğrencilerimiz mesleki faaliyetlerini icra ettiler. Mesleki faaliyetler yanında kültürel ve teknolojik çalışmalarda da yeterli ortamları hazırladık. Fen ve Teknoloji Bölümü olarak bir koridoru ayırdık. Orada bilgisayar, fizik, kimya, biyoloji laboratuvarlarını ayrı ayrı donattık. Ayrıca 3 ayrı salonu bilgisayar laboratuvarları olarak öğrencilerin serbest kullanımına açtık. Hatta birçok derslerimizi bilgisayarda ve projeksiyon kullanarak yaptık. 10.000 den fazla kitabı olan Okul Kütüphanemizi geniş bir yere taşıyarak, okuma salonları kurduk. Personelimiz ve öğrencilerimiz boş zamanlarında yararlanmaktaydı. Velilerimizle her an iletişim kurabilmek için “ALO OKUL HATTI” kurduk. Dünyanın her yerinden günün 24 saatinde bu hattı telefonla arayan velimiz öğrencinin numarasını ve şifreyi girerek öğrencinin notlarına ve devamsızlığına ulaşabiliyor ve duyuruları sesli olarak dinleyebiliyordu. Şimdi bu faaliyetler basit görülebilir ama 1990’larda oldukça ileri çalışmalardı. Değişik eserlerin sergilerini de açardık okulumuzda…
Düşüncemiz şuydu; öğretmenlerimiz ders araç ve gereci yönünden iyi bir donanım bulsun, öğrencilerimiz her türlü faaliyeti ve imkânı okulumuzda görsün, mesleki, kültürel ve teknoloji bakımından eksiği kalmasın, öğretmenlerimiz ve öğrencilerimiz her sabah gelirken istekli ve sevinçle gelsin, iyi ki bu okulun mensubuyum, diyebilsin.
M. Öcal: Kamuoyunda ve hatta bazı İmam Hatip Lisesi yönetici ve öğretmenleri arasında; “Son yıllarda İmam Hatip Liselerinin sayısı çoğalmakla birlikte öğretimde başarının / kalitenin düştüğüne dair” iddialar yer almaktadır. Önce öğrencilik, sonra yıllarca öğretmenlik ve müdürlük yapmış bir eğitimcisiniz. Geçmiş yıllarla son yılların İmam Hatip Okullarını bir mukayeseye tabi tutarsanız, neler söylersiniz? 
B. Yiğit: Bu kalite düşme konusu sübjektiftir. Neye göre düşüyor, ölçümüz nedir? Ben bunu kabul edemiyorum. Siz eğitimde başarılı olmak istiyorsanız canla başla çalışarak yollarını bularak elde edebilirsiniz. Ben çok büyük öğrenci kapasitesine ulaşmış bir yönetici olarak İmam Hatip Liselerinde istekli öğrencilerin kabulüyle istenilen ürünün alınabileceğine inanıyorum. Okulumuzu tercih ettirmenin de sırlarını yukarıdaki sosyal faaliyetler bölümünde anlattım. Yeri gelmişken, konuya açıklık getirmesi bakımından, çok duygulandığım ve hala aynı hazzı yaşadığım bir anımı paylaşmak isterim. Sanırım 1994-1995 yılları idi. Ankara’dan 900 öğrencilik kontenjan gelmişti. Aday kayıtlarını yaparken belki sayıyı aşar diye giriş sınav belgesi de veriyorduk. Nitekim aday kayıt sayısı 2700 oldu. Tam 3 katı. Sınav günü bahçede toplandı aday öğrenciler ve veliler. Ben giriş kapısında konuşma yapıyor, sınav uygulaması hakkında bilgi veriyordum. Bu arada 11-12 yaşlarındaki çocuklar ellerinde belge, kalem vs. ile basamaklara çıkıyorlardı, Görevliler izdiham olmasın diye aşağıya indiriyorlar, fakat çocuklar adım adım yine bana doğru geliyorlardı. Hem konuşuyorum hem de düşünüyordum, bu çocuklar niçin heyecanla kapıya doğru yükleniyorlar, bu okulun sınavını kazanıp öğrencisi olayım, burada İslâm’ı Kur’an’ı öğreneyim diye içeriye hücum ediyorlar. Ben ne yapıyorum, İmam Hatip Lisesi Müdürü ve hâfız Bekir Yiğit, biriniz gelin, ikiniz gidin başka yerlere, diyorum. Kontenjana göre üçte bir alabiliyoruz ya! O an karar verdim ve imtihanı iptal ettiğimi söyledim. Pazartesi günü gelip kesin kaydınızı yaptırın, der-demez, bahçedeki kalabalıktaki sevinç görülmeye değerdi. Beni görevden de almadılar. Kalitemiz de düşmedi. Disiplin Kurulu karar defterimize herhangi bir ceza da işlenmedi o yıllarda. Yeni bir bina daha bulup öğretime başladık.1980 ihtilal konseyinin İmam Hatip Okulu açılamaz diye kararı olduğu için yeni müdürlük de verilmiyordu. Ama çare tükenmezdi, değişik binalarda şubeler açıyorduk.16.500 öğrenci, 525 öğretmen ve 26 müdür yardımcısıyla 9 ayrı binada eğitim ve öğretim yapıyorduk. O sene orta 1. Sınıflarını düzenlerken 1-A 1-B vs harfler bitti 1-A1, 1-A2… 1-A29 isimli sınıf-şubelerimiz oldu. Kalitemiz de düşmedi, çünkü hevesliler ve okulun anlamını bilenler geliyordu. Çok kayıt yapmanın faydası ayrıca başka bir hayra sebep oldu. Zamanın Din Öğretimi Genel Müdürü Sayın Ahmet Gül’ün okullarımıza çok büyük destekleri olmuştur. Bütün riskleri göze alarak Konya’mıza 3 ayrı müdürlük yani 3 yeni okul daha kazandırmıştır. Kalite meselesine gelince; sayın müdürlerim çok öğrenciden korkmasınlar, aşkla şevkle yönetsinler, bu okulu arzu edenleri geri çevirmesinler, Allah’ın sevdiği, Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimizin övdüğü, halkımızın benimsediği bu ideal neslin sayısını ve maddi-manevi kalitesini gereğince artırmak bizim veballi görevimizdir. Hangi sıkıntılardan buralara geldiğimizin şükrünü eda ederek içinde bulunduğumuz nimetin ve fırsatların bilincinde olmalıyız. Allah’ın yardımı sabırlı olan ve iyi niyetle çalışanlara gelir.
M. Öcal: Size göre İmam Hatip Okulu / Lisesi ne ifade ediyor? Bu okulların ülkenin bugünlere gelmesindeki olumlu-olumsuz payları var mı, ne kadar? Hem meslekî / dinî hizmetler ve hem eğitim, bilim, kültür, sanat, sosyal ve siyasi hayat bağlamında bir değerlendirme yapar mısınız?
B. Yiğit: Niçin İmam Hatip Liseleri?.. Din kavramı, insanın dünya ve ahiret hayatını düzenleyen kuralları içeren inançlar, ibâdetler ve davranışlar manzumesinden oluşan bir olgudur. İnsanların doğuştan ihtiyacı olan manevi bilgileri de alması gerekir. Bunun için hem kendisi öğrenecek, hem de başkalarına öğretecek insanlara ihtiyaç vardır. 1982 Anayasasında bütün öğretim kurumlarında Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersi okutulması zorunlu hale getirilmiştir. Eğitim ve öğretim gören bütün öğrencilerimize asgari seviyede de olsa Din Kültürü verilmektedir. Ancak dinimizin daha detaylı olarak öğrenilmesi, konunun kaynaklarına inilerek etraflıca araştırılması, Kur’an-ı Kerim’in Cenab-ı Hak’tan geldiği şekliyle okunabilmesi, Arapça diline vakıf olunarak incelenebilmesi bakımlarından İmam Hatip Liselerine ihtiyaç vardır. Öğrenmenin yanında, dini ibâdetleri yerine getirirken halkımıza rehberlik yapacak din görevlilerinin, eksiksiz ve doğru din eğitimi ile yetişmeleri de ülkemiz için bu okulların varlığını zorunlu kılmaktadır. Bu okullarda uygulanan müfredat programları gereğince, hem genel kültür bilgilerini hem meslek bilgilerini yeterince öğrenen ve güncelleşen değişimlere ayak uydurabilen gençlerimiz halkımızın gerisinde kalmamakta, bulundukları toplumları her yönden aydınlatmaya hazır bir konumda yetişmektedirler. Bilimin en son vardığı noktaya ulaşabilen, en yeni teknolojilerden haberdar olan, mensubu olduğu dininin kültürünü alıp icaplarını yerine getirebilen, kendisiyle ve çevresiyle barışık, bütün insanları seven, ülkesinin huzur ve refahı için her türlü görevi yapmaya hazır olan gençlerimiz çağımızın arzu ettiği insan tipine de uygundur.
  Türkiye Cumhuriyeti'nin temel niteliklerine, birlik ve bütünlüğüne karşı yürütülen faaliyetlere karşı mücadele etmek her kurumun, hatta her vatandaşın en tabii görevidir. Bu mücadelede başarıya ulaşmak eğitimle daha kolay ve kalıcı olur. Okulumuzda Milli Eğitim Temel Kanunu'nun bütün ilke ve hedefleri titizlikle uygulanmaktadır. Anayasamıza ve bütün yasalara saygılı, uyan ve koruyan nesiller yetiştirmek ana gayemizdir. Yapılan din öğretimi yanında, genel kültür öğretimi diğer liselerle aynı düzeydedir. Din kültürü almak o kişiyi vatanına, milletine, devletine, bayrağına, tarihine ve devletin müesses nizamına daha içten bağlı kılar. Okulumuzda verilen din kültürü derslerinin ana temasında, Allah sevgisi, insan sevgisi, kutsal ve milli değerlere sevgi, saygı işlenmekte, benimsetilmekte ve yaşatılmaktadır.  Adının İmam Hatip Lisesi olması, belli bir görüşün veya düşüncenin odak noktası olmasını gerektirmez. Üstelik dinimizin devlet kurma ve rejim belirleme işine karışmadığı, idarecisini halkın belirleyeceği (Demokrasi), ancak kişilerin dini ve ahlâkî sorumlulukları bulunduğu, dinimize en uygun idare şeklinin Cumhuriyet olduğu, Peygamberimiz zamanında istişare toplantılarının yapıldığı (Bugünkü Meclis), İslâm’ın devlet ricalinden sadece adâletli, halkın mutluluğu için çalışır olmalarını ve görevlerin ehline verilmesini istediği (Sosyal), bütün geçmiş büyüklerimizin ancak iyilikle ve rahmetle anılacağı, Allah’ın emirlerine karşı gelmediği sürece devlet yetkililerimize (Ülü-l emr) kesin itaatin şart olduğu (Hukuk düzeni ), yönünde eğitim ve öğretim yapılmaktadır. Bu eğitimin sonucudur ki, mezunlarımız hangi görevde bulundularsa genellikle başarılı olmuşlar, itaatkâr olarak tanınmışlar, herkes tarafından sevilmişlerdir. Okullarımızı ve mezunlarımızı tanıma fırsatı bulanlar bu gerçekleri görmüşlerdir.
 İmam Hatip Liseleri Tevhid-i Tedrisat Kanunu emrince açılmış, 1982 Anayasasında teminat altına alınmıştır. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununda “İmam Hatip Liseleri hem mesleğe hem de yüksek öğrenime hazırlayıcı eğitim yapan kurumlardır” şeklinde yasal dayanağı bulunmaktadır. İmamlık, Hatiplik, Kur'an Kursu öğreticiliği gibi dini hizmetlere uygun eğitim verilmekte, başarılı olanlar değişik alanlarda yüksek öğrenim yapmaktadırlar. Türkiye, geçen zaman içinde, İmam Hatip Liseleri ve İlâhiyat Fakülteleri sayesinde önemli bir din eğitimi ve öğretimi seviyesi yakaladı. Dini doğru okuma noktasında ihmal edilmeyecek bir seviyeye ulaştı. Din bu kurumlarda doğru okunuyor, çünkü her kültür okunuyor ve din bilgisi çok geniş bir kültür muhtevasının içinde vücut buluyor. Türkiye bu oluşumdan yararlanmalıdır. Din eğitimini siyasi istismardan ve değişik bozguncu grupların aldatmaca söylemlerine malzeme olmaktan kurtarmak için devlet kontrolündeki din eğitimine daha çok önem verilmelidir.                                          
M. Öcal: Size göre İmam Hatip Okulları ülkemiz ve İslâm âleminin geleceği hakkında neler vaat ediyor? 
B. Yiğit: Bu okullar bilindiği gibi hem mesleğe hem yüksek öğrenime öğrenci hazırlayan eğitim kurumlarıdır. Yapacakları din sahasındaki görevlerine en iyi şekilde hazırlanmaktadırlar. Aldıkları detaylı eğitimlerle İslâm’ın ana kaynaklarını özümseyerek İslâm ahlâkıyla donatılmaktadırlar. Aldıkları kültür dersleriyle de ülkesine, dünyaya ve topluma yabancı kalmamaktadırlar. Kabiliyetlerine göre alacakları yüksek öğretim sonunda her mesleğe adapte olmaktadırlar. Ana amaç olarak kendisine güvenen, donanımlı; ailesine, çevresine, ülkesine sadakatle bağlı ve her yerde her hizmeti yapmaya amade bir genç olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Birlik beraberlik ruhu içerisinde mutlu bir ülke ve birlik içinde bir İslâm âlemi tasavvurunu taşımaktadırlar. İslâm’ı ana kaynaklarından aldıkları için, çeşitli amaçlarla esen hiçbir rüzgâra kapılmamakta, temiz bir din hayatı için gayret sarf etmektedirler. İmam Hatip Liseleri veya benzer eğitim öğretim yapan müesseselere ihtiyacımız vardır her zaman…
M. Öcal: Yılların müdürü ve eğitimcisi olarak günümüz İmam Hatip gençliğine bir mesajınız olacak mı?
B. Yiğit: Dinimizin koyucusu Cenab-ı Zülcelal, bize tebliğ edeni de Hz. Muhammed (S.A.V.) dir. Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şerifler ana kaynağımızdır. Bunların dışında hiçbir aracıya ihtiyaç yoktur. Son Peygamber olan efendimiz ile vahiy tamamlanmış, kıyamete kadar bu din devam edecektir... Kur'an-ı Kerim'in hiçbir değişikliğe uğramadan sonsuza kadar Allah tarafından koruncağı ayetlerde belirtilmiştir. Bu cümleden olarak, İmam Hatip gençliği “Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı, asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm’ı” sözlerinde hayat bulan gerçek doğrultusunda çalışmalıdır. Öncelikle kendisini din görevlisi olmaya ruhen hazırlamalı, ilgili derslere çok önem vermelidir. Daha sonra kabiliyeti nispetinde ve seveceği yüksek öğretim alanlarında ilerlemelidir. Görevi ne olursa olsun, en mükemmelini yapma gayreti içinde olmalı, mensubu olduğu camiaya leke getirmemelidir. Kendi değerinin farkında olmalı, kendine güvenmeli, teklif edilen görevlerden kaçınmamalıdır.
İmam Hatip Lisesi yazan kapıdan girerek karşısına çıkan levhada; “ALLAH'A DAYAN, SA'YE SARIL, HİKMETE RAM OL! YOL VARSA BUDUR BİLMİYORUM BAŞKA ÇIKAR YOL...” sözüyle karşılaşan genç kardeşim, eğitiminin sonunda giriş kapısının arkasında yazılı olan “HİÇ BİLENLERLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?” Âyet-i Kerimesindeki derin mana ile uğurlanır.
Bu fark unutulmamalıdır.
M. Öcal: Emekli olduktan sonra ne tür görevler yaptınız / yapmaktasınız? 
B. Yiğit: İleri yaşlarda emekli olduğum için toplumda bize fazla bir ihtiyaç kalmamıştı. İmam Hatip havasını da değiştirmemek için başka bir kurumda görevde almadım. Ancak Merkezi Ankara’da olan bir eğitim vakfının kurucularındanım. Orada faaliyetimiz devam etmektedir.
M. Öcal: Sayın Hocam, sorularıma içtenlikle verdiğiniz cevaplar için teşekkür eder, hayırlı ve huzurlu bir ömür niyaz ederim. Benim sormayı düşünemediğim ama Sizin özellikle eklemek veya açıklamak istediğiniz hususlar varsa onları da kısaca anlatır mısınız? 
B. Yiğit: Böyle çok önemli bir çalışmayı yaptığınız için sizi kutluyorum. Buna sebep ve destek olanlar ile katkıda bulunanlara saygı ve teşekkürlerimi sunarım. Gayretlerinizin hayırlı sonuçlara ulaşmasını da merakla bekler, başarılar dilerim... 
Yüce Rabbim sevsin bu kullarını, dosdoğru yapmışlar yollarını...
Fazla uzattık kelâmı, gönülden verdik selâmı...
İMAM HATİP MARŞI
Durma İmam Hatibim, 
Hizmet yarışa benzer... 
Dünyada tek nasibim,
Vakur duruşa benzer...
Asil dedikçe asil,
Nebi’den gelen nesil,
Dünyadan nefreti sil,
Sözün barışa benzer...
Unutma asla bunu,
Cennet Allah’ın yanı,
Bu kutlu yolun sonu,
O’na varışa benzer...
Meleklerin yuvası,
Pek güzeldir havası,
İmam Hatip davası,
Yüce bir işe benzer...
Kur’an okur dilleri,
Örnek olur halleri,
Kıskandırır gülleri,
Düşmanlık boşa benzer...
Yüzlerinde nur vardır,
Halinde onur vardır,
Kalbinde sürur vardır,
Özgür bir kuşa benzer...
Nurlu İslâm yoluna,
Gerek kıymet biline,
İmrenilir haline,
Kurbanlık kuşa benzer...
Ne hacet uzun söze,
Selâm dualar size,
Varlığın nimet bize,
Yokluğun kışa benzer...
Dileklerin en hası,
Peygamberin duası,
Yüce Allah rızası,
Cennette cûşa benzer...
                                    Bekir YİĞİT
KAYNAK :MUSTAFA ÖCAL DR.
İLK 7 İMAM HATİP OKULUNUN 70 YILLIK SERÜVENİ
ÖNCÜ 7'LER - KONYA
CİLT 7,SAYFA 295-302

Bu haber 700 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum