Reklam

ABDÜLHAMİD ve ERMENİ, MÜSLÜMAN KATLİAMLARI

ABDÜLHAMİD ve ERMENİ, MÜSLÜMAN KATLİAMLARI

ABDÜLHAMİD ve ERMENİ, MÜSLÜMAN KATLİAMLARI

ABDÜLHAMİD ve ERMENİ, MÜSLÜMAN KATLİAMLARI

ABDÜLHAMİD ve ERMENİ, MÜSLÜMAN KATLİAMLARI
17 Mayıs 2020 - 19:18



Harbiye birde, izinli çıktığımız  bir  gün, sokaklarda insan cesetleriyle yüklü çöp arabaları geçiyor, sarkan kanlı bacaklar, patlamış başlar gözleri ve yürekleri ürküntü içinde bırakıyordu; seyir edenlerde yüzler sapsarı, ağızlar kilitliydi. Amcamın evine gitmiştim, Gülhane postahanesi  müdürü olan  Hüseyin amcadan hadiseleri dinlemiştim. Birinci defa olarak Ermeni meselesini öğreniyordum.

Asırlar boyunca Osmanlı Devleti içinde , Türklerle sevişerek, çoğu Ermeniceyi unutup Türkçe konuşarak yaşamış olan, Türk kültürüne büyük hizmetleri görülen Ermeniler arasında,  son zamanda , müstakil bir Ermenistan  için mücadeleye başlıyan çeteci partiler çıkmıştır. Birine Hınçak  , öbürüne Taşnak denilen  bu çeteler bizden ayrılmak için yine  Avrupanın himayesi altında savaştılar.

Bazı silâhlı  adamları ,  Osmanlı Bankasını basıp işgal etmişler bir de bomba  patlatmışlar. Sadrazam (Başvekil )  Sait Paşa enerjik davranmış , asker ve jandarma ile isyanı bastırmış, haydutları ele geçirmiştir. Fakat bu Ermeni isyanına çok öfkelenen padişah emretmiş, gümrük hamalları sopalarla, Ermeni mahallelerini basmışlar, isyana karışmamış masum  Ermenilerden yüzlerce ve binlerce , yaş ve cins ayırmaksızın , öldürmüşler, mallarını yağma etmişler!

İşte Abdülhamidin azınlık meselelerini anlaması ve çözmesi böyle kandökücülükle idi, "Kızıl Sultan" ismini alması da bu sebeptendi. Rusyadan  başka  bu hâdiseden sonra, İngiltere de Ermenilerin hamisi kesilmişti.

Abdülhamidi meşgul eden Müslüman   azınlıklar da vardı. Yemen Arnavutluk , Cebeli Düruz, Havran, Garp Tarabulus… Abdülhamidin hep Türk ordulariyle tenkile  ve baş eğdirmeğe  uğraştığı Müslüman azınlıklardır. Yemen Anadolu  yavrularının kanlı mezarlığı olmuştu. Anavatandan dörtyüz kişilik taburlar gider, yedi sekiz yıl sonra ancak dörtte biri, bitkin, sakat, hasta, yorgun dönerdi.

Arnavutlar uzun zamandan beri, Osmanlı Devleti içinde, bir muhtariyet için savaşıyordu, bol bol akıtılan Türk kaniyle bu isyanlar bastırılıyordu.

Garp Tarabulusunda , bütün iç yolları  tutmakta olan ve şehir münevverleri kendilerinden olan Sünusiler de böyle  bir muhtariyet peşinde idiler: Türk istibdadına düşmanlıklarını gizlemiyorlar, milli, emellerini elde edecekleri, zamanı bekliyorlardı.

Hicazda , Irakın  güneyinde, Basra da, muhtariyet arzusu besliyen  ve silahlı kuvvetlerle Türk  ordusunu çok uğraştıran  azınlıklar vardı, Ve bütün bu azınlıkların itaat altında bulundurulması ancak büyük mali ve iktisadi fedakarlıklarla mümkün oluyordu: Anadolu  Türkünün hem kanı  dökülüyor hem yorganı, kap kacağı satılarak toplanan vergiler o uğurda harcanıyordu. 

İstibdadın zulmü altında hemen her sene  isyan ve tenkil edilen bir Dürzülük yarası da vardı. Ya bitmek tükenmek   bilmeyen   Rumeli  ve hususiyle Makedonya  çeteciliği en değerli subaylarımızı ve mehmetciklerimizi eritiyordu.

Azınlıklar meseleleri önünde derin derin düşünüyor, kendi kendime  : "Genç Türkler bu problemi nasıl çözecekler?" diyordum. 

* İki Nesil, Ahmet Cevat Emre, Hilmi Kitabevi, s.33, 34

Abdülhamid İstanbul'daki Ermenileri kimlere katlettirdi dersiniz?

"Nasıl ki İstanbul'un sütçüleri Slav, balıkçıları Ermeni, fırıncıları taşralı idiyse odun kesicileri Kürt'tü."

"Kızıl Sultan Abdülhamid Kürdistan'dan getirttiği baltalı Kürtlerle, İstanbul sokaklarında Ermenileri kırdırttı. Evlerinde Ermeni saklayanlar dahil."

* Loksandra, Maria Iordanidou, Belge Yayınları, 1995, s.115,116,117

Bu haber 802 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum