Av. Cesim PARLAK: YENİ SOSYAL MEDYA DÜZENLEMESİ

23 Temmuz 2020 - 12:12

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yasama döneminin sona ermesine günler kala, tatil arasından önce AK Parti ve MHP Meclis Grupları tarafından hazırlanarak Meclis gündemine getirilen sosyal medya düzenlemesi kamuoyunu yakından ilgilendirmektedir.

Ülkemizde sıklıkla kullanılan Youtube, Twitter, Whatsapp, Facebook, İnstagram, Tik Tok gibi sosyal ağlar yurt dışı merkezli şirketler tarafından sağlanmaktadır. AK Parti ve MHP kanun teklifinin gerekçesi olarak anonim hesaplar ile işlenen hakaret, tehdit, taciz suçları açısından yurt dışı merkezli sosyal ağ düzenleyicilerine başvurarak muhatap bulunamaması ve bu durumun hak ihlallerine yol açtığı belirtilerek, getirilecek yasal düzenleme ile bu durumun önüne geçilmesi gereğine işaret edilmektedir. Keza teklifin, en önemli amacı olarak da, devletin yurt dışı kaynaklı sosyal medya kuruluşları nezdinde idari, hukuki ve mali olarak bir muhatap bulabilme ihtiyacı gösterilmiştir. İşbu Teklifin Meclis'ten geçmesi durumunda yurt dışı merkezli sosyal ağların 3 aylık hazırlık döneminden sonra gerekli yükümlülükleri yerine getirmesi  zarureti doğmaktadır.

SOSYAL MEDYA DÜZENLEMESİ İÇERİSİNDE NELER BARINDIRIYOR?

- Düzenlemenin 6. Maddesi ile 5651 Sayılı Kanun’a EK MADDE ilave edilerek günlük erişimi 1 milyonun üzerinde olan yurt dışı sosyal ağ düzenleyicilerinin Türkiye’de gerçek veya tüzel kişi olarak bir temsilci bulundurması yükümlülüğü getirilmektedir. Dolayısıyla teklifle sosyal ağ düzenleyicileri isterlerse tüzel kişilik kurarak da Türkiye’de temsilci bulundurabilecekleri gibi Türk vatandaşı olmak kaydıyla gerçek bir kişiyi de temsilci olarak atayabileceklerdir. Youtube, Twitter, Facebook, İnstagram, Whatsapp, Tik Tok gibi sosyal ağların 1 milyonu aşan etkileşimleri sebebiyle, düzenlemenin kapsamına girdikleri ifade edilmelidir. Temsilci bulundurma zorunluluğunun şartlarını taşımasına rağmen Türkiye’de temsilci bulundurmayan sosyal medya şirketleri 5 aşamalı olarak temsilci bulundurmaya zorlanacaktır:

1- 30 günlük süre verilerek bu şartın yerine getirilmesi istenecek, süresi içerisinde gerekli kurala riayet etmeyenler, 10 milyon lira idari para cezasına çarptırılacaktır.

2- İdari para cezasının tebliğinden itibaren 30 gün içinde yükümlülük hala yerine getirilmemişse, sosyal medya şirketlerine bu kez 30 milyon liralık bir idari para cezası kesilecektir.

3- İkinci idari para cezası kararının tebliğinden itibaren 30 gün içinde temsilci bulundurma zorunluluğunu yerine getirmeyen sosyal medya şirketlerine bu defa Başkan tarafından reklam yasağı getirilerek temsilci bulundurmaya zorlanacaklardır.  

4- Reklam yasağı kararının verildiği tarihten itibaren 3 ay içinde hala temsilci bulundurmayan yurt dışı sosyal ağ düzenleyicilerine %50 oranında internet trafiği bant genişliğinin daraltılması cezası uygulanacaktır. Bu idari yaptırım, Başkanlığın müracaatı ile Sulh Ceza Hâkimi tarafından verilecektir.

5- Son olarak, %50 bant genişliğinin daraltılması cezasının uygulanmasından itibaren 30 gün içince Türkiye’de temsilci bulundurma zorunluluğunu yerine getirmeyen sosyal medya sağlayıcıları için hâkim kararıyla (sosyal ağın niteliği dikkate alınarak) %90 oranında bant genişliğinin daraltılması idari yaptırımı uygulanır. Bu yaptırım kararının verilmesi için de Sulh Ceza Hakimliği’ne Başkan başvuru yapacaktır.

- Düzenlemenin yine 6. Maddesi uyarınca (5651 Sayılı Kanun’a ilave edilen EK MADDE 4) yabancı kaynaklı sosyal medya platformları üzerinden kişiler herhangi bir haklarının ihlal edildiğini düşündüklerinde söz konusu sosyal medya hesaplarının Türkiye temsilcisine başvurabileceklerdir. Temsilci ise bu başvuruya 48 saat içerisinde olumlu veya olumsuz cevap verme yükümlülüğü altındadır. Temsilciden 48 saatte herhangi bir cevap gelmediği takdirde, hak ihlali meydana getiren sosyal ağ kullanıcısına 5 milyon lira idari para cezası verilecektir. Hukuka aykırılığı hâkim veya mahkeme kararıyla tespit edilen içeriğin Sosyal ağ sağlayıcısına bildirilmesine rağmen 24 saat içerisinde içeriğin çıkarılmaması veya engellenmemesi, halinde buradan doğacak zararın tazmini doğrudan sosyal ağ sağlayıcısından talep edilebilir.

- Teklifin 6’ncı maddesiyle getirilen EK MADDE 4/4 uyarınca; Türkiyede günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt içi ve yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcı, kendisine bildirilen içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararlarının uygulanmasına ve üçüncü fıkra kapsamındaki başvurulara ilişkin istatiksel ve kategorik bilgileri içeren Türkçe hazırlanmış raporları altı aylık dönemlerle Kuruma bildirir. Üçüncü fıkra kapsamındaki başvurulara ilişkin rapor, kişisel verilerden arındırılmak suretiyle sosyal ağ sağlayıcısının kendi internet sitesinde de yayınlanır. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcısına 10 milyon Türk Lirası idari para cezası Başkan tarafından verilir.

- Türkiye’den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt içi veya yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıları Türkiye’deki kullanıcılarının verilerini Türkiye’de barındırma yönünde gerekli tedbirleri alacaktır.

- Yasa teklifinin 2. Maddesi ile 5651 Sayılı Kanun’un 3. Maddesine fıkra eklenerek bu kanun kapsamında verilen idari para cezalarının sosyal ağlara e- tebligat yoluyla yapılabileceği de düzenlenmektedir.

- Teklifin 5. maddesine göre unutulma hakkı kapsamında hâkimin kişilik hakları ihlal edildiğine ilişkin vermiş olduğu kararlarda vatandaşların uğramış olduğu kişilik haklarının ihlallerinin tam anlamıyla ortadan kaldırılabilmesi için arama motorlarına da gerekli bildirimler yapılarak ilgili içerikle kişilerin isimlerinin arama motorlarından çıkartılması sağlanacaktır. Böylece başvuranın adının, karara konu internet adresleri ile ilişkilendirilmemesine karar verilecektir. Kararda Birlik tarafından hangi arama motorlarına bildirim yapılacağı da gösterilecektir.

SOSYAL MEDYA DÜZENLEMESİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELERİMİZ

Her ne kadar kanun teklifi ile amaçlanan sosyal medya ağları vasıtasıyla tacize, tehdide, hakarete uğrayan veya dolandırılan insanların bu mağduriyetlerinin önlenmesi olsa da uzun vadede yaratacağı hak ve hürriyet kısıtlamaları göz ardı edilmemelidir. Sosyal medya, özgürlük ve güvenlik çatışmasının ifade hürriyeti ekseninden en fazla çatıştığı alanlardan biridir. Demokratik toplumlarda halkın bilgi edinme hakkı ve çok seslilik, çoğulculuk, ancak düşünce ve kanaatleri açıklama hürriyetinin layıkıyla idrak edildiği ortamlarda var olabilir ve gelişebilir.

Ülkemizde mevcut olan düzenlemelerle 2014 yılından beri görevi erişim sağlayıcılarının koordinasyonunu sağlamak olan ve merkezi Ankara’da bulunan Erişim Sağlayıcıları Birliği bulunmaktadır. Erişim Sağlayıcıları Birliği tüm internet erişim sağlayıcılarının ve internet erişim hizmeti sunan diğer işletmelerin katılımıyla oluşmaktadır. 5651 sayılı Kanun'a göre Erişim Sağlayıcıları Birliği'ne üye olmayan İnternet servis sağlayıcılarının Türkiye'de faaliyette bulunması yasaklanmıştır. Erişimin engellenmesi kararları da gereği için Birliğe gönderildikten sonra erişim sağlayıcılar tarafından derhâl, en geç dört saat içinde yerine getirmektedir.

Vatandaşların Twitter, WhatsApp, Facebook, Youtube gibi sosyal ağ sağlayıcıları aracılığıyla yaptıkları sohbetlerin, bu hesaplar üzerinden yaptıkları yazışmaların, sesli ve görüntülü konuşmalarının saklanmasına dolaylı da olsa imkan veren (Ek Madde 4 / f. 5) düzenleme kabul edilemez. Türkiye’deki kullanıcıların verilerinin Türkiye’de barındırılması konusundaki bu kural, kişisel verilerin yurt dışına çıkarılmasının engellenmesi yönünden olumlu karşılanacak nitelikte ise de, saklanmaması gereken verilerden bahsedilmemiş olması, kişilerin özel mesajlaşma, konum, sesli, görüntülü haberleşme, sisteme giriş çıkış trafikleri gibi hassas nitelikte olabilecek tüm verilerinin Türkiye’de de olsa saklanması ve toplanmasına örtülü olarak imkan verilmesi, veri güvenliği açısından tehlikelidir. Bu verilerin Türkiye’de depolanması, kamu erkinin erişimi açısından kolaylık sağlasa da kişisel veri güvenliği, kişi özgürlüğü açısından ortaya çıkan tehditleri bertaraf eden bir özellik içermemektedir. Kişilerin sosyal medya üzerinden de ikili konuşmalarını koruma altına alan haberleşme hürriyeti Anayasa’nın 22. Maddesinde ve AİHS m. 8’de düzenlenmektedir. Dolayısıyla bir kimsenin bu şekilde sosyal medya üzerinden yaptığı ikili konuşmalara ve yazışmalara ancak Anayasa m. 13 - m. 22 ve AİHS m.8/2’de gösterilen sebeplere göre müdahale edilebilecektir. Teklifte kanun koyucunun amacı her ne kadar sosyal medya aracılığıyla yapılan görüşmelerin izlenmesini mümkün kılmak olmasa da, düzenleme çifte standart uygulanarak keyfiyete yol açabilecek düzeydedir.

Sosyal medyada siyaset içerikli birçok mizahi paylaşım yapılabilmektedir. Bu tarz paylaşımların, düzeyine göre, siyasi partiler tarafından eleştiri ve mizah olarak kabul edilebilmesi gerekmektedir. Vatandaşlar getirilen hükümler ile bu tarz siyaset içerikli mizahi ya da eleştirel paylaşımları konusunda ifade özgürlüklerinin de kısıtlanacağı konusunda kaygı duymakta olup, bu kaygıda haklıdırlar. Özellikle sosyal medya temsilcisine içeriklerle ilgili yapılan başvurularda, getirilen süre sınırları ile bu kurallara ilişkin sonuçlar gözetildiğinde, risk almak istemeyen sosyal medya platformlarının, içeriklere müdahale etmek zorunda bırakılacağı, buna zorlanacağı açıktır. Düzenlemelerin bütün olarak, belirli içeriklere sosyal medya platformlarında yer verilmemesine, bu kuruluşları zorlayacak mekanizmalar içerdiği, bu yönden göz ardı edilmemelidir.

Bunların da yanında mevcut kanunda erişim sağlayıcılar bulunmaktadır. Erişim sağlayıcılar herhangi bir kullanıcının yayınladığı hukuka aykırı içerikten kanun hükümlerine uygun olarak haberdar edilmesi halinde erişimi engellemekle yükümlüdürler ve sağladıkları hizmetlere ilişkin bilgileri 6 ay ile 2 yıl arasında erişimi engellenen sitelerin alternatif erişim yollarını da engellemek zorundadırlar. Bu kapsamda zaten erişimin engellenmesinin yolu kanun koyucu tarafından açıkça belirlenmişken bunun yanında yeni bir düzenleme ile hesapların takibinin ve paylaşımlarının sosyal medyadan kaldırılması durumu da keyfiyete yol açabilecektir. Ülkemizde birçok haber, haber sayfalarındansa sosyal medya hesaplarından daha önce ses getirmektedir. Yazılı ve görsel medyada çok sesliliğin tam olarak sağlanamadığı ülkemizde basın özgürlüğü ve fikir hürriyeti konusunda ihtiyaç duyulan bu çok sesliliğin sosyal medya platformları üzerinden giderildiği bilinen bir gerçektir. Bu sorunların aşılmasında, bu tarz sınırlayıcı düzenlemelerin artırılması çözüm değildir. Ülkemizde herkesin fikirlerini özgürce dile getirmesi, eleştiri hakkının idrak edilebilmesi halkımızın bilgi edinme ve edindiği bilgiler kapsamında düşünce ve kanaat hürriyetini idrak etmesi demokrasimiz açısından elzemdir.

Teklifle getirilen günlük erişimi 1 milyonun üzerinde olan yurt dışı sosyal ağ düzenleyicilerinin Türkiye’de gerçek veya tüzel kişi olarak bir temsilci bulundurması yükümlülüğü yerindedir ancak bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde uygulanacak yaptırımların beşinci aşaması, niteliği itibariyle fiilen platforma ülkemizden erişimin engellenmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle de uzun vadede sakıncalar doğuracaktır. Çünkü son aşamada getirilen yükümlülük karşısında, sosyal medya platformuna tamamen erişimi kapatacağından, haklar dengesinde, faydalanıcı konumundaki vatandaşlarımızın iletişim özgürlüğüne, kusurları olmayan bir konuda ölçüsüz müdahale niteliği taşımaktadır. Zira sosyal medya platformunun yerine getirmediği idari yükümlülük noktasında, vatandaşların haberleşme özgürlüklerine ve ifade hürriyetlerine yönelik bir sınırlama getirilmektedir ki, bu temel bir hak ihlalidir. Özellikle seçim dönemlerinde ana akım medya dışında sosyal medyanın seçim güvenliği ve sandıkların güvenliğinin sağlanması kapsamında önemli bir etkisi vardır. Bu durum esasen halkın seçimlere olan güvenini de artıran, serbest seçim ilkesini hayata geçiren mekanizmalardan da biridir. Ancak uzun vadede seçim döneminde bu tarz bir gerekçe ile sosyal medyanın söz konusu düzenlemeye dayanarak %90 oranında bandının daraltılması gibi uygulamalar, haksız bir şekilde demokrasimize zarar verme tehlikesi taşıyacaktır.

Bu yasa teklifi ile o dönemde hangi siyasi düşünce iktidar olur ise o siyasal düşüncenin hoşuna gitmeyen sosyal medya içerikleri yasaklanacağı aşikardır. Yasa teklifi bir çok gri alan ve belirsizlik barındırması nedeniyle sorunlar doğuracaktır. Bir yasa ne kadar yasak barındırıyor ise o kadar tehlikelidir. Çünkü yasanın koyduğu yasaklara uyulmadığında uygulanacak yaptırımlar özgürlük alanını daraltacaktır.