BELİRLENEN MİLLETVEKİLİ ADAYLARIMIZ

09 Nisan 2023 - 21:35

Sn. Turan Ateş Bey'in "BELİRLENEN MİLLETVEKİLİ ADAYLARIMIZ" başlıklı makalelerini siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

KAMUOYUNA......

      ( DEPREM HUKUKU-adlı Kitabımın 3. Baskısını hazırlamakla  uğraş içinde olduğum için; bir süredir de Yorumlar yazarak; Sizlerle Paylaşamadım....)

                   BELİRLENEN  MİLLETVEKİLİ 

                                                    ADAYLARIMIZ.....

        TBMM. de önümüzdeki dönemde görev alacak 600 Milletvekili Adaylarımız  belirlendi...
       Demokrasimiz için Özgürlük  ve  Barış getirsinler....
      MİLLETVEKİLİ Adaylarımızı; Kimler ve nasıl belirleyip; Bize de ;    
          "OY VERECEĞİNİZ  ADAYLARIMIZ..."
       diyerek Kamuoyuna açıkladılar...
         xxxxxxx
      Yanılmıyorsam; 1999 yılı Nisan Ayı sonlarında; TBMM. Seçimleri ile YEREL YÖNETİM Seçimleri beraber yapıldı.
     Bir İlimizin SEÇİM KURULU Başkanıyım...Benden önceki; Adalet Kom. Bşk. ve Seçim Hakimiz; Milletvekili Aday olmayı arzuladı.
     Aday olmak istediği Siyasi Partinin Genel  Başkan Yardımcısı Görev yaptığımız İlin Milletvekili ve eski bir Bürokrat....
      Yakınen de tanırım...Ankara'ya gittik.
     Eski bir Bürokrat ve Bakan olan Üstat; bize bazı açıklamalar yaptı.
     Ben kendisine;   
          "Seçmeniniz; Bana geliyor ve diyor ki; Partim , ÖNSEÇİM Yapıp Adayı biz seçmenlere belirletmezse; BEN, Sandığa gidip  OY KULLANMAYACAĞIM. Cezası nedir?"
       Üstat; bize; aynı duyumları kendilerinin de aldığını söyledi ve ilave etti...
      " Seçmene sunulan ADAY ÖNSEÇİM ile belirlenir.
       -Partinin İl Başkanı ; Bisküvi kutusu kor ve  Partili Üyeler oy kullanarak Aday belirlemesi yapabilir...
         -İl Başkanı Sandık koyar ve Partili Üyelere veya Delegelere Oy Kullandırarak  Aday belirlemesi yapar...
         -SEÇİM HAKİMİ; Sandık Kurulu oluşturur ve Partili Delegeler veya Kayıtlı Üyelere OY Kullandırarak ADAYI Belirler...
         Asıl ve  Hukuken de geçerli olan; ADAY Belirleme Seçiminin Hakim Huzuru ile yapılmasıdır....
       Ancak; Parti Su aldı. Sıkıntılar yaşadı. Gemiyi Terk Etmeyenler var...Genel Başkanın söz verdiği  kişiler var..."
        Gibi açıklamalar yaparak; Demokrasinin bir Kurumlar ve Kurallar Rejimi olduğunu açıklamaya çalıştı.
          xxxxxxxxxxxxxx
      1982 Anayasasının Yürürlüğü sonrası Yapılan İLK Milletvekili Seçimlerinde ; Siyasi Partiler  Merkez Yoklaması denen sistem ile MİLLETVEKİLİ Adaylarını belirleyip; SEÇMENLERİNE Tasdik ettirme yoluna YASA gereği olarak başvurdular...
     Ben iyi anımsıyorum...1960 lı yıllar sonrası; Partiler Adaylarını ÖN SEÇİM denen Müessese ile belirlediler.
      5 Haziran -1977 Seçimlerinde Adaylarını böyle belirlediler.
    İktidar Alternatifi KARAOĞLAN-ECEVİT'in  CHP.si, Bazı Adayları VETO etti...
     Bu Adaylar; Bağımsız Aday olarak Seçimlere girdiler ve kendilerini VETO eden Partilerinin 2 -3 Katı Oy aldılar...
     CHP.nin İktidar Olması; O dönemin CHP Yönetimince engellendi...
            xxxxx
      Daha sonraları; 12 Eylül 1980 Yıllar...Demokrasi ve Kurumları askıya alındı.
      1983 Seçimlerinde Siyasi Partilerin Gösterdiği Adaylar; Milli Güvenlik Kurumu Onayı ile sınırlandırıldı.
      İşte; Bu gün Yürürlükte olan ve uygulanan SEÇİM Yasalarımız da; O dönemin Ürünüdür.
      Uzun Süreli SEÇİM Hakimliğim Sürecinde; ÖN SEÇİM denen müessese ile bir kaç Seçim  yönettim... Gerisi; hemen hemen MERKEZ YOKLAMASI ile belirlendi.
      Merhum ÖZAL döneminde de; bu Müessese de  işlerlik kazandı.
     TÜM siyasi Partilerimizin Yönetimleri; ADAYI Belirleme işlemini; Partili Seçmene bırakacaklarının güvencesini verirler...Ama; sonuç aynı...
     Geçmiş dönemlerde; ÖNSEÇİMLERDE Yeterli çoğunluğu alamayan Siyasi Partinin anlı-şanlı Yöneticileri de ADAY olamadılar.
      Mevcut bu sistemin getirdiği sonuçlar nedeni ile de; tüm SİYASİ PARTİLERDE, Adaylarda , Seçmenlerde ve özellikle de DEMOKRASİMİZDE Bir SIKINTI Oluşmaktadır.
       Seçim Yasalarımızda Yapılacak olan bir Değişim ile bu sıkıntı da aşılabilir...
                   xxxxxx
        Demokrasi çoğulcu, katılımcı, kurallar ve kurumlar düzeni olup, BAĞIMSIZ YARGININ  denetimi ile yönetimin ve yasamanın  geçerliliğinin  korunduğu bir düzendir.
          SEÇİMLERİ; Hakimlerimiz  yürütecektir.  Siyasal  Yönetim; Yargı üzerinde uzak durur ve durması da gerekir.
       Geçmiş dönemlerde Av.lık yapmış bir merhum  bir Avukat Meslektaş; Genç Avukatlara;   
         "Kaybedeceğiniz davayı hep uzatınız. Burası Türkiye'dir ve her şey olabilir.  Bakarsınız Yasalar değişebilir. "
       Hakimin Bağımsızlığı, Anayasa ve  Yasalara konan  düzenlemelerle olamaz. Hakimin , öncelikle  BAĞIMSIZLIK formasyonu ile  yetiştirilmesi gerekir. Formasyon HAKİM' e  Eğitim ile verilir. Hakimin belleğine; " BEN BAĞIMSIZIM..." düşüncesi ile  özgüveni yerleşmelidir.
      Yargı Organları ve Yargı Mensupları; Yasama ve Yürütmenin alt veya üst bir organı değildirler. Yargı Organları, asla Yasama ve Yürütmenin  karşısında da  DEĞİLDİRLER. Görevi, bu Kurumların  HUKUKA Uygunluğunu sağlamaktır. Şu gerçeği de benimseyelim ki; Yasama ve Yürütmenin yaptığı görevlerin gerekli olduğu ile ilgili Hak ve Özgürlüklerin Dengeli bir şekilde  korunması gerekir.
      Yargı Mensupları, Kararları içinde bulunduğu toplum adına verirler. Verilen Yargı Kararlarının  da Toplum tatmin etmesi gerekir.
       Adalete dayanmayan Devlet , her zaman varlığını kaybeder.
      Şu gerçeğin kabulü gerekir ki; Hukuk Devletinin  Verileri ile  yaşamaya alışmış bir toplumda, Keyfi  bir Yönetim şeklini benimseme olanağı olamaz.
      Hukuk; her zaman kişileri  bilimdışı ilkelere, devletin otoritesine ve ekonomik güçlere karşı korumaktadır. Yalnız, bu HKUKUK, din kurallarına ve kurumlarına  dayalı bir hukuk değildir. Bu Hukuk eşitlik ilkesine dayalı laik hukuktur.
      Hukuk Devletinde  kişiler ve devlet, yasaların üstünlüğünü ve bağlayıcılığını da içlerine sindirirler. Yasalar, her zaman Hukukun temel ilkelerine  ve  bilimsel gerçeklere  uygun olmak zorundadırlar.
       Hukuk devletinde, ayrımcılık, yolsuzluk, haksızlık ve adaletsizlik çok az görülen olgulardır. Hukuk Devleti; ulusal ve çağdaş devlettir.
       Bir YÖNETİM HUKUKUN Üstüne oturduğu zaman rahatlar. Siyasal Yönetim, hukuk dışı güçlerin üzerine oturup, ondan güç almaya  kalkarsa; kendi geleceğini karanlığa götürür. Hukuk Devletinin bazı ilkeleri, baştan sıkıcı olabilir. Ama ilerisi içinde rahatlatıcıdır.
        Evet....Sandıklar yakında kuruluyor... Bağımsız Yargıya Emanet...
      Saygı ile....