Hes İçin Anayasa Mahkemesi'ne Gittiler

24 Temmuz 2014 - 15:36

Ordu’da ekolojik dengenin bozulmasına karşı mücadele ettiklerini söyleyen Ordu Doğa ve Yaşam Alanlarını Koruma Platformu üyeleri, derelerde kurulan HES’lere karşı hukuksal mücadele “ehliyetsizlik” engelini aşmak için Anayasa Mahkemesi’ne 2. başvurularını da yaptılar.

Ordu’da ekolojik dengenin bozulmasına karşı mücadele ettiklerini söyleyen Ordu Doğa ve Yaşam Alanlarını Koruma Platformu üyeleri, derelerde kurulan HES’lere karşı hukuksal mücadele “ehliyetsizlik” engelini aşmak için Anayasa Mahkemesi’ne 2. başvurularını da yaptılar.   Ordu’da yetmişten fazla HES projesi içinde ÇED raporu onaylanan hemen hemen her HES’e hukuksal dava açan platform üyeleri, HES'in yapıldığı yerde yaşamadıkları için verilen ‘ehliyetsizlik’ kararına karşı Anayasa Mahkemesine başvuruda bulundular.   Melet Irmağı üzerinde halen yapımı devam eden Ordu HES için, üç yıl önce platform üyeleri tarafından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın verdiği ÇED Olumlu kararının hukukilik denetiminin yapılabilmesi ve iptali talebiyle açılan dava sonucunda, Ordu İdare Mahkemesi davacıların “ehliyetlerinin olmadığı” gerekçesiyle davayı reddetmişti. Platform üyelerinin temyiz ve karar düzeltme talepleri de aynı şekilde Danıştay ilgili dairesi tarafından reddedilmişti.   Üyelerin ayrıca, HES'in yapımı sırasında usulsüz yapılaşmaya göz yuman kamu görevlilerinin yargılanması ve çevreyi kirleten HES yetkililerinin cezalandırılmasıyla ilgili dava açılması için Cumhuriyet Savcılığına başvurularda bulunması sonucunda sadece şirkete para cezası verilmişti.   Büyük zararlar veriliyor   Platform adına Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunan Avukat Alp Tekin Ocak, “Başvurucuların dava ehliyetinin olmadığına karar vermek, kamu gücünü kullanan idarenin tek yanlı olarak almış olduğu bir kararın hukuka uygun olup olmadığının denetlenememesi, idari yargının işlevsizleşmesi anlamına gelecektir. Bir toplumun genel çıkarlarının çiğnenmesi durumunda her hangi bir kişinin yargı organına başvurma hakkının kullanılması olarak ikame edilmiş davada başvurucuların menfaatlerinin olmadığına karar verilmesi, bu konuda menfaat kavramının dar yorumlanmış olması AİHS (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 6. maddesi anlamında etkili bir yargı sürecinin işletilmediğini gösterdiği gibi, yine AİHS Sözleşmesi'nin 8. maddesinde tanımlı "özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkının korunması" çerçevesinde geliştirilen sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının da ihlal edilmesi anlamına gelecektir.” diyerek Anayasa Mahkemesi’nin lehlerine karar vereceklerine inandığını belirtti.