SEÇİLMEK İÇİN HERŞEY MÜBAH MI!
Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, AKP'nin Köşk adayı Başbakan Tayyip Erdoğan'ın seçim kampanyaları için vatandaşın vergisiyle finanse edilen Hazine'nin ödediği parayla satın alınan ve sahiplik belgesi devletin üzerinde olan ANA uçağını kullanmasının adil seçim yarışına engel olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı adayları Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu ve Selahattin Demirtaş'la birlikte Köşk için yarışan Erdoğan'ın aynı zamanda kısa mesafeli güzergahlar için de Başbakanlığa ait OBA adlı helikopteri tercih etmesinin vergi mükelleflerinin sağladıkları kaynağın adaylardan birini kayıracak şekilde kullanılması bu ihlalin bariz bir örneği olduğunu belirtti.
Sedat Ergin'in Hürriyet gazetesinde "Vergi mükellefleri seçim kampanyası finanse eder mi?" başlığıyla yayımlanan (23 Temmuz 2014) yazısı şöyle:
Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan, geçen pazar günü seçim kampanyası çerçevesinde Hataya giderken Başbakanlığın resmi uçağı ANAyı kullandı. Cumartesi günü Orduya giderken de ANAyla uçmuştu.
Bu, Airbus A 319-115x cj tipi, içi business jet şeklinde döşenmiş olan bir uçak.
Başbakan, seçim kampanyası sırasında yalnızca ANAyı kullanmıyor, kısa mesafeli güzergahlar için Başbakanlığın OBA adlı helikopterine biniyor. Örneğin, Başbakan geçen cuma günü İstanbuldan Bursa mitingine OBA ile gitti. Keza pazar günü Hataydan İskenderuna da OBA ile geçti.
OBA, Emniyet Genel Müdürlüğü envanterinde bulunan Amerikan yapımı Sikorsky S-92 tipi bir helikopter.
* * *
Erdoğan, Hataya, Başbakan kimliğiyle bir görev yerine getirmek üzere ayak basmadı. Cumhurbaşkanı
seçilebilmek için Hataylıları ikna etmek, yani propaganda yapmak
amacıyla Hataya gitti, düzenlenen bir mitingde konuştu.
Yani, Hataya gitme nedeni kendisinin şahsi siyasi çıkarlarıyla ilgili bir konuydu. Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçimi için diğer iki resmi aday Prof. Ekmelleddin İhsanoğlu ve Selahattin Demirtaş ile yarışmakta olan bir adaydır. Hangisinin seçileceği birinci turun
yapılacağı 10 Ağustosta, olmazsa ikinci tur olan 24 Ağustos tarihinde
belli olacaktır.
Erdoğanın anketlerde önde gözüküyor olmasının, Prof. İhsanoğlu ve Demirtaş ile rekabetinde kendisine herhangi bir ayrıcalık bahşetmesi düşünülemez.
Adil bir seçimin temel ilkesi, adaylar arasındaki yarışın gerçek rekabet koşullarında yapılmasıdır. Bu noktada Erdoğanın diğer iki adayla eşit ve adil koşullarda rekabet etmesi adalet
duygusunun, hakkaniyetin ve bu gibi değerlerin üzerinde yükselmesi
gereken demokrasinin olmazsa olmaz bir koşuludur.
* * *
Cumhurbaşkanı seçim kampanyasının eşit ve adil koşullarda
yürümediğini bugün küçük çocuklar da görüyor. Örneğin, ANAyı kullanıyor olması Cumhurbaşkanı adayı Erdoğana muazzam bir
hareket serbestisi, dolayısıyla üstünlük sağlıyor diğer adaylar
karşısında. Çünkü, istediği zaman istediği yere ulaşabilme imkânına
sahip ANAyı ya da OBAyı kullandığı için. Diğer resmi imkânları
saymıyoruz.
Prof. İhsanoğlu ile Demirtaş ise
kampanya planlamalarını yaparken havayolları şirketlerinin tarifeli
seferlerinin tanıdığı hareket serbestisi içinde hareket etmek
zorundalar. Onun dışında sıkça karayolunu kullanmaları serbest.
Tabii, ikisinin de Erdoğanla rekabet koşullarını
eşitleyebilmek için özel uçak kiralama gibi bir seçenekleri var. Ancak
bu seçenek bir hayli yüksek bir fatura getirecektir kampanya
bütçelerine.
Neresinden bakarsanız bakın, elinizi vicdanınıza koyduğunuzda bu üç
adayın eşit ve adil koşullarda rekabet ettiğini söyleyemezsiniz. Tabii
TV kanallarına erişim, bütçe gibi kriterleri dahil ettiğinizde durum
daha da problemli bir görüntü kazanıyor.
* * *
Erdoğanın seçim kampanyasında kullandığı ANA
uçağının sahiplik belgesi AK Parti Genel Merkezine kayıtlı değildir.
Sahiplik belgesi devletin üzerinedir. Uçağın parası Hazine tarafından
ödenmiştir. Uçağın işletmesi Türk Hava Yolları tarafından yapılmaktadır. THY, işletme giderlerini belli aralıklarla Başbakanlığa fatura
etmektedir. Sonuçta uçağın yakıt dahil bütün maliyeti de Başbakanlığa,
yani Hazineye tahakkuk eden harcama kalemleridir.
Peki bu Hazinenin kaynağı nereden geliyor? Kim finanse ediyor
Hazineyi? AK Parti Mali İşler Başkanlığı mı? Hayır. Hazineyi büyük
ölçüde Türkiyedeki vergi mükellefleri finanse ediyorlar, ödedikleri
vergilerle.
Yani sokaktaki vatandaş finanse ediyor. Her ay maaşınızdan kesilen
vergilerle finanse ediliyor Hazine. Bakkaldan alışveriş yaptıktan sonra
size verilen kasa fişindeki değer olarak küçük bir rakam hazineye giden
KDV miktarını gösteriyor. İşte bütün o küçük küçük miktarlar birleşiyor
ve Hazinenin büyük havuzunu oluşturuyor.
* * *
Şimdi meselenin özüne geliyoruz. Vatandaşlar devlete vergiyi, bir
kamu hizmeti, bir sosyal fayda olarak topluma, yani kendilerine geri
dönmesi için veriyorlar. Burada vatandaş ile devlet arasında kutsal bir
sözleşme var. Vatandaştan çıkan verginin sözleşmedeki bu yüksek amaç
dışında bir kullanıma kanalize olması sözleşmenin açık bir ihlalidir.
Dolayısıyla bir seçim kampanyasında devlet imkânlarının, daha doğrusu
vergi mükelleflerinin sağladıkları kaynağın adaylardan birini kayıracak
şekilde kullanılması bu ihlalin bariz bir örneğidir.
Erdoğan, ilk günden itibaren siyasi davasını haksızlığa, adaletsizliğe,
eşitsizliğe itiraz üzerine inşa ettiğini söyleyen bir siyasetçi
olageldi. Ancak bugün geldiği muktedir konumda elindeki devlet
imkânlarını adil olmayan bir şekilde kullanmaktan kaçınmaması, bizlere
bu duruşun artık kâğıt üzerinde ve arşivlerde kaldığını söylüyor.
Yasalardaki boşluklar ya da eksiklikler, Cumhurbaşkanı seçimine
gölgesini düşüren buradaki büyük haksızlığın ve adaletsizliğin üzerini
örtemez.
KAYNAK:
http://t24.com.tr/haber/erdogan-vergiyle-finanse-edilen-ucakla-kosk-kampanyasi-yapiyor,265308