Size yine çocukluğumdan bir hatıra anlatacağım..
Sn.@cuneytarkin anılarını anlattığı twetter flood'unu ilginize sunuyoruz.
Size yine çocukluğumdan bir hatıra anlatacağım..
O akşam, tarifsiz kederli bir gündü..
Uçsuz bucak sız bir sonsuzluk hissi kapladı her yanı. Genç yüreğim bir garip burkulur, yalnızlık hissi yüreğime çökerdi..
Bütün gün kızgın güneş altında kuzuları kaparak, yeni ısınmaya başlayan bozkırda dolaşır, yorgun düşerdim. .. İşte o zamanlar babam, tarlaların kıyısında oturur, aylarca eliyle büyüttüğü ekinlerini seyrederdi. Yanına giderdim...
O yıl kıtlık geldi, hayvanlarımız da öldü. Babam heybesine, kuru ekmek doldurdu. Hepimizin gözlerinden öptü. Uzaklara, gurbete para kazanmaya gitti.. Bir yıl sonra bir deri bir kemik evimize dönen adam babamdı.. İki heybe dolusu buğday, üç koyun kazanmıştı. Koca bir yıl içinde.
O buğdayı aynı sevgi dolu merhametiyle ekti, yüreğini verir gibi suladı. Dehşetli bir sabırla, öz evladını büyütür gibi koyunları çoğalttı. Yeniden, bereketli, güzel, mutlu günlere kavuştuk. Bizim atalarımız işte böyleydi. Yılmaz, yenilmez, tükenmez birer yiğittiler..
Toprak, onların bereketli dostuydu... Kuraklık, kıtlık yüzünden ellerinde olan her şey gitse bile, onlar hayata yeniden, yeniden başlardı. Asla yenilmezlerdi.
Zaman gelir bir buğday tanesine bile şükreder, onu eker, sabırla yeniden eker, bir taneden milyonlarca tane üretinceye kadar çırpınır dururlardı. Bizler, hepimiz onların çocuklarıyız.
Yenilmeyerek, dayanmak, çalışmak bizim de kanımızda var. Şükürler olsun böyle bir milletin çocukları olduğumuz için...
Cüneyt Arkın
@cuneytarkin