Sosyal Medyada Linç Kültürü ve Sosyo Ekonomik Statü İlişkisi

16 Aralık 2020 - 11:13

Sosyal medyada son zamanlarda oldukça çarpıcı bir eğilim var: Linç Kültürü. Kültür kelimesi ve linç kelimesinin bir arada oldukça trajik ve çelişkili olsa da linç kültüründen kasıt; demagoji yapmak, kin ve nefret eğilimleriyle çoğunluğa uygun tepkiler vermekten ibarettir.

Ceren Demir

Kalabalıkların aynı anda nefretle dolup taşması, çoğunluğun tepki gösterdiği bir olaya çoğunluktan farklı bir tepki vermeme durumu pek yaygın oldu. Tanımsal olarak konuya herkes kıyıdan köşeden hakim olsa da bu eğilimin artışının sebeplerini düşünmemiz gerekiyor.

SOSYO EKONOMİK SINIFLAR

Türkiye’de, Dünya’da kast sistemini aratmayacak dereceye yaklaşan sosyo ekonomik bazda aşırı uç noktalar belirmeye başladı. Dünyanın kaosunda boğulmadan kendi kapımızın önüne bakalım..

TÜAD yani Türkiye Araştırmaları Derneği’nin SES Analizi ( SOSYO-EKONOMİK STATÜ) ile beraber sosyal sınıfları ele alabiliriz. TÜAD’ın yaptığı saha çalışmaları ile Türkiye’nin sosyo-ekonomik sınıflarını altı kategoriye ayırdığını görüyoruz. Çalışmanın temeli 2006’da atılmış ve 2012’de saha araştırmaları ile rapora dönüştürülmüş. A, B, C1, C2, D, E kategorilerindeki sınıfların özelliklerini kısaca anlatmaya çalışalım. Devamında da altta göreceğiniz tabloda bu grupların nüfus içindeki dağılımına bakabilirsiniz.

A Grubu: A Grubu bireylerinin neredeyse tamamı üniversite mezunu. %30 kadarı da lisansüstü mezunu. Yarıya yakını nitelikli ve uzman çalışan sınıfına giriyor. Temelde doktorluk, avukatlık, mühendislik meslekleri yaygın olarak görülüyor. %20’ye yakın beyaz yakalı çalışan var. Aileler tatillerini tatil köyleri veyahut otellerde geçiriyor. Bu grupların evlerinde kütüphane, kitaplık bulunuyor. A Grubunda eşleri olan kişilerin, eşlerinin yarıya yakını çalışıyor.

B Grubu: B Grubunda üniversite mezunu oranları %60 dolaylarında. Çalışanlar genellikle memur, teknik personel, yönetici olmayan uzmanlardan oluşuyor. %35 kadar iki yıllık üniversite okuyanlar veya lise mezunları var grupta.

Bu gruptaki bireylerin %20’ye yakını tatil yapıyor, %30 kadarı da evinde kitaplığa sahip. A grubunda bu iki oran %100’e yakın. Haneler çoğunlukla para biriktiyor. B Grubunda eşlerin %30’u çalışıyor. A ve B grubu haricindeki gruplarda çalışan eş oranı %10’lara düşüyor.

 

C1 Grubu: C1 Grubunda bireylerin %60’ı lise mezunu. Çalışanların bir kısmı esnaf, işçi, dükkan sahibi iken bir kısmı da teknik eleman ve emekli. Yine tatil ve kitaplık konularında B grubu ile benzeşmekteler. Ancak tatilde yakınlarını ziyaret edenler de oldukça yaygın.

C2 Grubu: C2 grubunun %80’i ortaokul mezunu ve daha düşük eğitimli. Çoğunlukla işçi çalışanlar var, %10 kadar da seyyar çalışan var. Bu grupta bireylerin %70’i tatil yapmıyor. %25’i tatil fırsatında memlekete ailesini görmeye gidiyor. Kitaplık sahibi olanlar %10 kadar.

D Grubu: D Grubunun %70 kadarı ilkokul mezunu veya terk. Çoğunlukla parça başı çalışan işçiler var. %80 kadarı tatile çıkmıyor.

E Grubu: E Grubu %95 ilkokul mezunu veya terk. Grubun %30’u işsiz veya yardım alarak geçiniyor.

GRUPLARIN NÜFUS İÇİ DAĞILIMI:  

Özetle ülkemizde tüm ölçümlerle dağılım şöyle: A Grubu %3; B Grubu %7; C1 Grubu %19; C2 Grubu %27; D Grubu %34; E Grubu %10

Şimdi gelelim sosyal medyaya. Linç kültürüne bir de bu grup oranları ve sosyal medya kullanım oranları çerçevesinden bakalım..

Türkiye ve Sosyal MedyaWe Are Social’in Temmuz 2019 Raporu’na göre dünyada sosyal medya kullanan insanların sayısı 3,5 milyarı geçti. Kaynak: https://wearesocial.com

Ülkemizin nüfusunun neredeyse yarısı Instagram kullanıyor. Ancak diğer sosyal mecraları da hesaba katınca ülkenin 50 milyondan fazlası sosyal medya kullanıcısı ve işin kötü tarafı insanlar bu işlere günde 7 saatten fazla zaman ayırıyorlar.

Ne kadar insan herhangi bir uygulama geliştirdiği için veya bir proje yürüttüğü için 7 saat sosyal medya kullanıyordur ki? Varsa yoksa Ayşe, Fatma, Hayriye ne yapmış acaba…

SES Raporu’na göre ülkemizin büyük çoğunluğu sosyo-ekonomik bazda C1 Grubu ve altı. A ve B grupları totalde %10 kadar zaten. Şimdi linç kültürünü tekrar düşünelim…

Linç Kültürü İle İlgili Olası Sebepler

Ülkenin zaten çok az bir kısmı refah içinde yaşarken çok büyük bir çoğunluk zor şartlar altında yaşıyorlar. İnsanların bu yaşadığı zor şartlar çözülmemişken bir tarafta enflasyon, işsizlik, mülteci krizleri giderek artış göstermeye başladı. Doğal olarak bu insanların dikkatinin dağıtılması gerekiyor.

İnsanlar günde yedi saat internette ne yapabilir? Gerçekten anlaması çok zor. Ancak televizyonlarla tıka basa magazinle ve aynı senaryolu aptallaştıran dizilerle doldurulup uyuşturulmuyorlar gibi şimdi o magazin kahramanlarının hayatlarını daha yakından takip etmeye (veya ettirilme) başladılar. Sonra haydi dön bakalım gerçek dünyaya..

Dönemiyorlar. Kim olsa dönemez. Hiç kimse böyle bir çarpıklığın içinde huzurla toplu taşımasına binip, ay sonunu dert etmeden yaşayamaz. İnsanlar yıllardır ülkenin asıl problemlerini görmezden gelsinler diye gözlerine sokulan parlak magazin hayatlarının yansımalarında gördükleri gerçek dünyalarının öfkesini kusmadan duramaz.

Sosyal medyada bu hayatların gerçek sahiplerine erişme şansı yakalamışken gücü eline alan kullanıcının, linç kültürünün dalgasına kapılmaması neredeyse imkansızdır. Bu güç özellikle kendileri gibi insanların ne kadar çok olduklarını gördükçe, çalınan umut ve coşkuların intikamı olarak alevlenecektir.

Elbette siyasette de çok fazla görülmeye başlanan bu çatışmalar, siyasetçilerin başlarda elini güçlendirse de şimdi sahte hesapların önü alınamayan yükselişiyle daha tehlikeli toplumsal krizlere gebe hale geldi.

Linç kültürünün yaygınlaşması ile alakalı sorunun temel kaynağına inmemiz gerekiyor. Sürekli görmezden geldiğimiz problemlerimizle ülkece yüzleşmeye cesaret ettiğimiz o vakit geldiğinde, dileyelim ki iş işten geçmemiş olsun..

Göz atmak isterseniz

Geçmişten Günümüze Eğitim ve Yabancılaşma SorunuAraştırmalara Göre En Güvenilen Meslek Grubu Bilim İnsanlarıİdeal Sosyal Grup En Fazla 150 Kişilik!Çaresizlik Öğrenilir mi? Öğrenilmiş Çaresizlik DeneyiDünyanın En Mutlu Çocukları Hangi Ülkelerde? Türkiye’de Durum Nedir?

Matematiksel