SÜREÇTE HİZMET HAREKETİNİN KAYIPLARI-KAZANIMLARI

17 Eylül 2014 - 17:43

MAHMUT AKPINAR: SÜREÇTE HİZMET HAREKETİNİN KAYIPLARI-KAZANIMLARI

Hizmet hareketi hemen her olağandışı dönemde, darbe ve muhtıra süreçlerinde baskılara maruz kalmış ve sıkıntılar yaşamıştı. Ancak ilk defa yoğun bir şekilde destek verdiği, politize olacak, temel prensiplerini yok sayacak kadar yakınlaştığı, “müttefik” olduğu düşünülen bir siyasi parti ile ağır bir sınav yaşadı. Hareketin önünde olanlar böylesi bir sürece ne kadar hazırlıklıydı bilemiyoruz; ancak tabanının çok hazır olmadığı ve gerilimin ilk dönemlerinde ciddi savrulmalar yaşandığı bir gerçektir.

Özellikle 17 Aralık’ı müteakip Erdoğan ve çevresinin yolsuzluk soruşturmasını unutturacak şekilde karşı atağa, propagandaya başlaması, kesif bir algı yönetimi yapması ve Erdoğan’ın bizzat şahsından cemaate ve Sayın Gülen’e ağır hakaretlerin, suçlamaların gelmesi cemaatin tamamını abandone etti; şaşırttı. Erdoğan’dan bu kadar ağır hakaretler beklemiyorlardı. İlk dönem itibariyle bir sarsılma yaşandı ise de, sonra Cemaat tabanı toparlandı; hatta Erdoğan’ın saldırıları karşısında kenetlendi ve gerilime geçti.

Erdoğan uzun sürede inşa ve tahkim ettiği parti ve devlet üzerindeki kontrolünü, kamu kaynakları, medya üzerindeki etkisini, topyekûn seferber ederek, toplumda Camia aleyhine olumsuz algı oluşturmak ve iddialarını ispat etmek için kullandı. Seçim sonuçlarından da anlaşılacağı üzere bunda epeyce başarılı oldu. Özellikle az eğitimlilerin, muhafazakârların ve kırsal kesimlerin zihin dünyasında Camiayı “şeytanlaştırma”yı, ötekileştirmeyi başardı. Bu algı yönetimi nedeniyle cemaat mensuplarının ciddi dışlama ve tahkire maruz kaldıkları, aile, akraba ilişkilerinde zorluklar, sıkıntılar yaşadıkları bir gerçektir. Ancak ne kadar profesyonel yapılırsa ve ne kadar etkili araçlar devreye sokulursa sokulsun, yalanlar, algılar üzerine bina edilen kanaatler-kabuller yıkılmaya ve yok olmaya mahkûmdur. Zaman içinde Camia mensuplarının çektikleri ve yaşadıkları lehlerine dönecek ve pek çok kesim “yanılmışız” diyerek özür dileme yoluna girecektir. Yolsuzlukların, usulsüzlüklerin, İslam’a ve hukuka uymayan pek çok iş ve eylemin algı yönetimiyle uzun süre ve kalıcı olarak örtülemeyeceği bütün kamuoyu, muhafazakârlar, cemaatler tarafından da görülecektir. Belki partizan diyeceğimiz %15-20’lik bir kesim bu husumeti kan davası haline getirip sürdürmek isteyecektir, ancak onlar da marjinalleşecektir.

Yaşanan sürecin ülke, toplum ve Hizmet Hareketi açısından ders alınacak pek çok tarafı vardır. Müminler geçmiş olaylara, mesaibe kader açısından bakarlar. “Şunu yapmasaydık” demek yerine yaşananlarda ders alma, hikmetler arama ve geleceğe yönelik projeksiyonlar üretme yoluna gidilir. Bu süreçte de Hizmet Hareketi’nin ders alması gereken noktalar yanında kazanımları vardır.

Oto-kritik, Muhasebe Vesilesi Olarak Süreç:

Hizmet hareketi siyasi bir hareket değil; ticari kazanç için yola çıkmış bir hareket de değil. Hizmet hareketi bütün peygamberlerin, nebilerin velilerin takip ettiği yolu takip iddiasında bir tebliğ hareketidir. Müslümanlara ve insanlığa erdemli, ahlaklı, eğitimli, paylaşımcı olma yollarını gönüllere girerek, müspet usullerle, şiddete, nefrete bulaşmadan anlatmaya, yaymaya çalışan bir harekettir. Hizmet Hareketi bütün sorunların, problemlerin insandan kaynaklandığını ve insanın çözülmesiyle insanlığın ve dünyanın problemlerinin çözüleceğine inanan ve bu yolda çaba gösteren bir harekettir. İnsandaki problemleri çözmenin ise örnek olma, yaşayarak gösterme, hasbilik, fedakârlık, temsil ağırlıklı eğitimle olacağına inanan bir harekettir. Bu nedenledir ki Hizmet Hareketi her yerde okullar açar; bu mesajlarını kitabi olarak ve yaşayarak yaymayı gaye edinir. Hizmet Hareketi hem Türkiye’nin hem de dünyanın problemlerinin duyarlı, sorumlu, ahlaklı, toplumuna önderlik edecek, vicdan ve insaf sahibi aydınlar, entelektüellerle çözüleceğine inanır. Bu nedenle de başta Türkiye’de olmak üzere dünyanın her yerinde bu evsafta aydın yetiştirme Hizmet Hareketinin en önemli hedefidir. Hizmet Hareketi, insanlığın savaşlardan, çatışmadan, nefretten kurtulmasının, her yerde yetişen bu evsaftaki aydınların ve entelektüellerin bir araya gelerek, kafa kafaya vererek olacağını düşünür. Bu nedenle de aydınlar arası işbirliğine, ortak projelere önem verir. Hizmet hareketi Bediüzzaman’ın işaret ettiği gibiİ İslam dünyasının en önemli problemlerinin cehalet, fakirlik ve iftirak olduğunu bilir. Bunlara karşı eğitim-marifet, çalışma, taksimul amal, teşriki mesai, ittihat ve ittifakla mücadele edileceğini düşünerek bunların tesisine çalışır. Tevazu, mahviyet, herkesi kendi konumunda kabul etme, yaratılanı Yaratandan ötürü aziz bilme ve herkese her canlıya hayat hakkı tanıma bu hareketin şiarlarındandır. Ancak;

Son dönemlerde temel hedefi gönüllere girmek ve insan kazanmak, insanı hedeflemek olan Hizmet Hareketi mensupları, insan kıymeti bilme noktasında zaaflar yaşıyor olabilir; gönüller kazanmak yerine lüks binalara, kurumsal yapılara yönelmiş olabilir. Kanaatimizce binaların kapatılması, mühürlenmesi ve durdurulması, bu binaların temel maksadından uzaklaşmasıyla ilintili olabilir. Hizmet Hareketinin binalardan, yapılardan, Kabe’den dahi kutsal olan kalplere, gönüllere yönelmesi, insan kazanma, insanı hedefleme işine daha sıkı sarılması gerekebilir. Hizmet Hareketine yöneltilen eleştirilerden birisi de zeki ve zenginlere yönelme şeklinde idi. Elbette keyfiyet önemlidir. Ancak İslami tebliğ yaklaşımında insanlar arasında zeki ve zengin diye ayrım yapmak doğru değildir. Her insanın güzelliklere, hakikate, eğitime ulaşmaya hakkı vardır. Hizmet hareketi toplumun bütün kesimlerini kucaklayacak şekilde yeniden kendini revize etmelidir. Nitekim son olaylarda varoşlar ve orta alt tabaka üzerinde sanılanın aksine hizmet hareketinin yeteri kadar etkinliğinin olmadığı, eğitimli insanlara hitap edebildiği ortaya çıktı.  Son süreçler Hizmet Hareketine her insanın önemli olduğunu, varoşlara fakirlere, işçilere, küçük esnafa da önem vermek gerektiğini bir kere daha gösterdi. Önemli olan insanların imanıydı, insanları kazanmaktı; ama bu konuda az sapmalar vardı. Bu süreç o kaymaları, sapmaları tekrar rayına sokmaya vesile olabilir.Hizmet Hareketi mensuplarının mütevazı, her şeyi Hak’dan bilen, başarılarda kendine asla pay çıkarmayan bir profilde olması beklenir. Hizmet mensupları “ene” demediği gibi “nahnü” de dememeliydi. “Hüve”-“O” demeliydi. Nitekim sayın Gülen Mefkure Yolculuğu kitabında:”.. cemaat enaniyeti ferdi enaniyeti takviye eder. Dolayısıyla cemaat enaniyeti, öldüren, kahreden çok tehlikeli bir Allah belasıdır”(2014: 190) demektedir. Bu noktada diğer cemaatlerin de yer yer dillendirdikleri üzere, acaba Hizmet Mensupları “cemaat enaniyeti” olarak telakki edilebilecek tavır ve tutumlara girdiler mi? Kendilerini dünyanın her yerinde okullar, kurumlar açan “global bir hareket!”, diğerlerini “yerel”, “küçük” hareketler olarak gördüler ve örtülü dahi olsa bir hafife alma, küçümseme davranışına girdiler mi? Böyle bir şey varsa Allah bunun aksiye sizi imtihan edebilir. Son olaylarla Allah Hizmet Hareketini adeta tevhidi kıble ettiriyor. Adeta: “Her şeyi yapan benim, sahiplenmeyin, bir anda kaybedebilirsiniz, en güçlü olduğunuzu düşündüğünüz anda en büyük hasarı alabilir, en büyük tehditlere maruz kalabilirsiniz” diyor olabilir mi? Hizmet Hareketinin temel prensibi siyasete bulaşmama ve siyasetten uzak kalma olduğu halde son dönemde AKP özelinde bu prensibini epeyce esnetti ve siyasetle fazlaca hemhal olmaya başlamıştı. Bir siyasi partiye fazlaca önem verildi ve onun için propaganda çalışmamaları yapıldı. Sayın Gülen’in de dediği şekilde Allah Hizmet Hareketini bu siyasi hareketle ağır bir imtihana tabi tuttu. Hizmet ve mensupları bu politize durumdan sıyrılıp yeniden herkesim ve görüşe eşit mesafede durmalı ve herkesin gönlüne girilecek, mesaj iletilecek muhataplar olarak görmelidir.

Süreçten Hizmet Hareketinin Bazı Kazanımları:

Uzun süredir Hizmet Hareketi içinde olanlar samimiyet ve dayanıklılık testine tabi tutulmamıştı. Hizmet Hareketi içinde olmak pek çok avantajı, imkanı, itibarı üzerinde barındırıyordu. Bu ise Hareketin içine beklentili, kendi özel ajandası olan pek çok kimsenin girmesine sebep olmuştu. Son süreçle birlikte Hizmet Hareketi beklentili, kendi ajandası olan insanlardan arındı ve samimi, bazı riskleri tehlikeleri göze alabilecek kişilerle kaldı. Bu durum hem bir arınma hem de uzun yolda ağırlıklardan kurtulma olarak düşünülebilir. Bir hareket için çürüklerden, zayıflardan kurtulmak önemlidir.Hizmet Hareketi Yurt dışında devletle çok örtüşüyordu ve “devletin ajanı” gibi algılanıyordu. Türkçe, istiklal marşı vs nedeniyle dünya Hareketin gerçekten sivil bir STK olduğu konusunda kaygılara sahipti. Son süreç hareketin devletle organik bağı olmayan gerçekten bir sivil hareket olduğunu ortaya koydu. Bu durum Türkiye’de sıkıntı gibi görülse dahi uzun vadede dünyada hareketin önünü açacaktır..Türk kamuoyu çok farkında olmasa da 17-25 Aralık sonrası süreç Dünyada açık ve net şekilde yolsuzluk ve otoriterleşme olarak görülüyor. Tüm dünya iktidarı kirlenmiş ve otoriterleşmiş, hukuk ve demokrasiden uzaklaşmış olarak tanımlıyor. Hizmet hareketi çok örtüştüğü böylesi bir iktidarla ayrışmış ve kendisini bu ithamlardan kurtarmış oldu. Uzun vadede tarih karşısında hadiseler netleşince iç kamuoyunda da “kirli bir iktidarla” aynı kareye girmediği için mevcut tablo lehine olacaktır diye düşünüyoruz.  Son dönemde hükümet tarafından dışlanması demokratik, şeffaf ve temiz kalmasına katkı sağlamış olabilir.Bu süreçte hizmet hareketi ve mensupları kendini yeniden kritik etme, çek etme fırsatı buldu. Revize edecek ve arızalarını aksayan yerlerini, ihmallerini hatalarını yeniden masaya yatırıp tamir imkanı bulacaktır.Pek çok cemaat, hareket, tasavvuf ekolü bu süreçte az bir kaynak, imkân mukabili devletle ve hükümetle örtüştü; sivil özelliklerini kaybetti. Hizmet ise dayak yeme, kapatılma, hakaretlere maruz kalma, devlet adamlarınca bizzat tehdit edilme pahasına Hak’kın, doğrunun yanında ve dik durdu; yolsuzluk ve yozlaşmalara dikkati çekti. Toplum nezdinde tecrit edilme pahasına bu duruşun gösterilmesi çok önemlidir; bu duruş tarihe karşı bir sorumluluk ve not düşmedir.“Cemaat güçlü”, “dokunan yanar!” gibi mübalağalı ithamların hakikat olmadığı, Hareketin sanıldığı kadar etkili ve güçlü olmadığı, bunların hedef göstermeye ve yıpratmaya matuf karalamalar olduğu tebeyyün etti.İçerde sıkıntılar yaşansa da Dünyada Hizmet Hareketinin reklamı oldu. İnsanlar, devletler bu Hareketi merak edip araştırmaya koyuldu.Türkiye’de hizmet hareketinin ve diğer İslami cemaatlerin/hareketlerin sol cenahlarla, Alevi kesimlerle diyalog irtibatı yoktu veya zayıftı. Bu süreçle birlikte hem Hizmet Hareketi bu kesimlerle daha sıkı diyalog imkânı yakaladı, hem de İslami cemaatlerin diğer toplum kesimleri ile arasındaki setler yıkıldı. İslami gruplar, bazı kesimleri adeta tebliğe dahi layık görmüyor; onlarla aralarına duvarlar örüyorlardı. Son yaşananalar zaten diyaloga açık olan Hizmet Hareketini Türkiye’de ve dünyada yeni kitlelere açtı.Entelektüeller, aydınlar arasında Hizmet ve ilkeleri, öğretileri merak edilir hale geldi. İslamcı kesime ve Müslümanlara toptan yaklaşan ve baştan reddeden sol kesimler, aydınlar Hizmet Hareketinin “farklı” olduğunu, bazı Müslüman kesimlerle, tarikat-cemaatlerle diyalog kurulabileceğini, görüş paylaşımı yapılabileceğini gördü. Hizmet Hareketine ait medya bu kesimlerce takip edilmeye, yayınlar okunmaya başlandı.

Hizmet hareketi en temel problemlerimizden olan insan, eğitimli donanımlı ve ahlaklı insan sorununa çözümler üreten, bu konuda yetiştirdikleri ortada olan, Türkiye’nin ve dünyanın ihtiyaç duyduğu var olması ve yayılması gereken bir hareket. Son olaylar başlarda Hizmet Hareketi mensuplarında hafif bir savrulma oluşturdu ise de, sonuç olarak yeniden dinamizm kazanmaya, ülfeti atmaya, kenetlenmeye ve gerilime geçmeye vesile oldu. Seçimlerde AK Parti’nin ve Erdoğan’ın baskın gelmesi Hizmet Hareketinin kaybettiği anlamına gelmez. Her şeyden önce Hizmet siyasi bir hareket değil ve bizzat partiler gibi seçimlere girmiş değil. Ayrıca hak ve hakikat çoklukta değildir. Nice peygamberler gelmiştir ki birkaç inananı dışında kitleler toplumlar, devletler, firavunlar karşısında olmuştur. Ama biz bu peygamberleri, nebileri, velileri hiçbir zaman haksız, yanlış görmeyiz. Eğer hizmet mensuplar bu hareke içinde hak ve hakikat için var iseler çoğunluk-kalabalık-sandık haklılığın ve doğrunun kriteri değildir. Önemli olan yaşanılan süreçlerle birlikte eksiklikleri tamamlayıp, hataları telafi edip, kusurları düzeltip Hak ve hakikat yolunda yürümeye devam etmektir.

Hem zaten tarih boyunca Hak yolda olanlar ne zaman rahat yüzü görmüş, ne zaman itilip kakılmamış ki?

Hizmet ve mensupları arızi, politik, güncel konulara takılmayıp ülkenin ve insanlığın ihtiyaçlarına, gündemine göre kendilerini revize edip yola daha güçlü devam etmelidirler. Zira Türkiye’nin ve insanlığın bu anlayışa ihtiyacı var!