YAŞAMIMIN ÖYKÜSÜ ve UNUTAMADIĞIM ANILAR....

24 Temmuz 2023 - 20:31

Sn Turan Ateş bey 'in yazısı:


                                          5. BÖLÜM.....
  
      Artık bu ilçede sürem doldu....Ankara yolcusuyum....Hayalimde ANKARA HAKİMLİĞİ....
     Bakanlık Personel Gnl. Müdürlüğünde tanıdığım bazı arkadaşlarla sohbet ettik...KARARNAME Bürosunda Genel Müdür  Yrd. Odasına geçti ve Ben de Odasına girdim. Yer gösterdiler...Çay ikram ettiler...Konumumu ve  talebimi ilettim.
     Beni tanıdılar...Antalya-Finike İlçesinde C. Savcısı Arkadaş  ile ilgili SORUŞTURMA için geldiğini  anlattı. Ve birbirimizi de yakınen tanımıştık.
     Şimdi Dr. Olan Kızımı sordu...Adliyede yanıma çok gelirdi.
     SAKARYA Anadolu Lisesinde öğrenci olduğunu söyledim... Hemen not aldı... Artık Yerimiz SAKARYA olması kuvvetle muhtemel idi... Evet...1997 Yaz Kararnamesi ile SAKARYA HAKİMİ olarak atandık...Ama; Sayın Genel Müdür o zamanlar ; C. Savcısı için Müfettiş olarak gelmiş idi...
     "Bana GERÇEKLERİ Söyle....Meslektaşınızı korumayı düşünmeyiniz...HSYK kararlı ..." dedi...Dinleyceği diğer meslektaşlar ve Personel yanında; İlçede  serbest çalışan Avukatlarında beyanlar yeterli olur, düşüncesindeydim...Savcı Meslektaş Alkolik idi...
        xxxxx
     SAKARYA 1.Sulh Hukuk Hakimi olarak Göreve başladım.... Mahkemede fazla iş yok...Sulh Hukuk  Mahkemelerine Özel İşlerinde dışında Değer yönünden de İŞ gelmiyor....Ve sık sık 2. ASLİYE HUKUK Mahkemesi Duruşmalarına çıkıyorum...Ağabeyimiz  yaşlı- rahatsızlıkları olan bir büyüğümüz.Kendisini saygı ile anıyorum...
    İstanbul'da bir Bayan Av.  TEDBİR  İSTEKLİ Dava ile geldi ve Kendisini dinledim...,   
        " TÜVASSAŞ Kurumu.....Daha önce yaptığı bir İHALEYİ  Gnl. Md. İPTAL Etmiş ve Pazarlık suretiyle başka bir Firmaya vermiş...Devam eden İHALENİN İPTALİNİN Tanınmasını talep ve Pazarlık suretiyle  verilen İŞ Mukavelesinin İptali....Tazminat İstekli... Bir DAVA..."
      O zamanlar ŞOV. Tv.ye  başvuru yapan İHALE  Mağduru, bir Tv. Proğramı  yaptırır...
     Akşam Yayının yapılacağı açıklamalarını ŞOV-TV. Yayın akışı içinde paylaşır.
     Hemen TUVASSAŞ Gnl. Müdürü ve Çevresi; Cumartesi günü olmasına rağmen, C. Başsavcısı, Nb. C. Savcısı ve Nb. Sulh Ceza Hakimi ile görüşmeler...Bu ilişkiye C. Başsavcısı da dahil olur.
     Ceza Mahkemelerinin ve C. Savcılığının Görev alanı olmadığından bir işlem yapılamaz...  O Akşam da Milli Maç var... Uzayan  Maç Yayını nedeni ile de ŞOV.TV. TÜVASSAŞ ile ilğili  Haber Filmini yayınlayamaz.
      Mesai Günü; Nb. Asliye Hukuk Mahkemesinde TEDBİR İSTENİR; ŞOV.TV.de Yayının Yapılmaması için...
     Hakim Ağabeyimiz; YAYINI "TEDBİREN DURDURUR...."
      Bu Tedbire İTİRAZ Mahiyetinde DAVA...
    Mahkeme  Yazı İşleri Müdürü Bayan....Konulara vakıf ve çalışkanda birisi...Bana bu konuda emsal kararlar getirdi. Merhum M. ALİ BİRAND'ın  PKK ile ilgili Yasaklanması istenen  Haber ile ilgili ve Reddolunan emsal karar...
      15 Gün Sonraya Mürafaa Günü verdim...
      Ben SAKARYA İline; 5-6  ay önce atanmışım; C. Başsavcısı ve  TÜVASŞAŞ Gnl. Mdr. Ziyaretime gelmediler...
     Genel Müdürü bu Sorunun Çözümüne gölge düşmemesi için ziyaretini de Kabül etmedim.
      Adalet Kom. Bşk. Ağabeyimiz;  " Yasalar içinde kalarak Takdir et ve değerlendirerek KARARINI Ver..." dedi...
       Mürafaa Günü; ŞOV. TV. adına iki Av....Birisi yakınen tanıdığım, E.Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Üyesi Av. N. KEMAL YALÇINKAYA....
       TÜVASŞAŞ Adına Av.ları ve  DAVALI TÜVASSAŞ adına da; Kendi Hukuk Nüşavirleri ve önceki dönem Baro Bşk. Av. ERDOĞAN SARUHANOĞLU....
        Savunmalar....İddialar.....
       Ve Değerlendirmem.....Sonra da  KARAR:
     " Mahkemelein, konusunu  bilmediği bir istek hakkında karar veremeyeceğini...Yayınlanması istenen Proğramın kapsamını hazırlayan TV. Kurumu olduğunu...Yayını sonrası SUÇ Unsuru varsa Tarafların Dava Haklarının doğabileceğini...
      Tedbiren Durdurulan TV. nin Yapacağı Yayının  Konusunun ve Kapsamının Ne olduğunun Mahkemece de bilinmediğini...
      MEDYA ve Tv. nin önemini ve Halkın bilgilendirmesini üstlendiğini...Uzakta olan bir olayı yakına taşıdığını...Toplumu Aydınlattıını...TEDBİR KARARI ile YAYININ DURDURULMASININ ; SANSÜR NİTELİĞİ TAŞIDIĞINI....
      TEDBİRİN KALDIRILMASI İSTEĞİNİN  KABÜLÜNE  ve TEDBİRİN KALDIRILMASINA...."
    Karar verdim...
     E. Yargıtay Üyesi Av. Namık Kemal Bey; "Ağzınıza sağlık Beyefendi... Sakarya 'da böyle HAKİM..." dedi..."Anlayamadığımı söyledim..." "EFENDİM...İSTANBUL' a layıksınız..." dedi...
     ŞOV.Tv. Yayını yaptı ama ; bir şey yok...Kişilere saldırı yok...Genel Müdürün geçmişi ve Sakarya'daki konumu  ve İhalenin Feshinin yersiz olduğu söylentileri..."
      TÜVASSAŞ Genel Müdürü; " Adalet Bakanlığına Hakkımda Şikayet...Hakim HALK Mahkemesinden bahsediyor..."
     Öyle bir beyan ve gerekçe yok...Sadece; Kamuoyunun Devlet İhalelerinde bilgilendirilmesi ve bu konuda , Halkın Güven duyması gerektiği ... Anlatımlar...
      Ceza İşleri Genel Müdürü; " Ben bu Hakimi yakınen tanırım..Kararı için; Bir Demet te çicek göndermek lazım..." demiş...
     Şikayeti yönlendiren  Adliye bünyesinde ve TÜVASSAŞ Genel Müdürü ile çok yakınen dost...
      TÜVASSAŞ 'a Bu Konuda Denetime gelen ULAŞTIRMA  Bakanlığı iki Müfettişi de benim Yurtta arkadaşım...Mülkiyelidirler...Onların Raporlarını kapsamlıca inceledim...
         xxxxxxxx
     1. ASLİYE Hukuk Hakimi Ağabeyimiz, aynı zamanda Adalet Kom. Bşk. 1997 yılı Şubat ayı başlarında Emekli oldular.... Bana , arkadaşlar tarafından bir gaz...Bu Mahkemeye sen gereklisin Haydi Ankara'ya ve HSYK. ya başvuru....
        Müşteşar CENGİZ YELBAŞI....Görüşme talebim...Hemen " Buyursun.." içeri girdim...Müsteşar Bey ayağa kalktı ve yer gösterdi.
    "Niyetli değilsem bir şey içmemi.." söyledi. Niyetli olmadığımı ve Perhiz uyguladığımı ilettim...
     İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Müsteşarı ile Telefon Görüşmesi başlattı... Sayın Müsteşar; " Dosya önümde hemen alacağız, o Savcıyı o ilçeden ...Önce Siz Kaymakamınızı alınız..."
      Bir ilçede; Kaymakam-Savcı ve Emniyet Amiri birbirlerine girmişler. Emniyet Amirini Vali bulunduğu yerden almış ve başka ilçeye göndermiş.
      Konuyu Bana anlattı. "Onlar almayınca Bizde almayız..." gibi söz söyledi...
    Kendi Konuma girdim. "1. Asliye Hukuk Hakimi ve aynı zamanda Adalet Komisyon Başkanımız YAŞ Sınırından EMEKLİ oldu...Beni buraya meslektaşlar gönderdi. " dedim.
     "Bir DİLEKÇE VER Bu konuda .." Ben de " Efendim HAKİM; Yazılı Talep vererek GÖREV İSTEMEZ....HAKİME GÖREV VERİLİR..." dedim
 Güldü ve Özel Kalem Müdürünü çağırdı benim adıma Dilekçe yazdırdı. Bana imzalattı. Kendisi de Sevki yaptı ve Personele vermemi söyledi...Şaşırmadım desem yalan olur.
     Özel Kalem Müdürü güldü...
     Personele verdim ve bazı arkadaşlarla konuştum. Bu Mahkemenin Bana artık verildiğini...Müsteşarın sevkinin hakkımda REFERANS  olduğunu....Müsteşarın Müfettişlikten geldiğini.....Hakimler hakkında olumlu-olumsuz bilgi sahibi olduklarını söylediler.
      Bir Süre sonra da ; SAKARYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Hakimi olarak göreve devam ettim...
                    xxxxxxx
     Sakarya Adliyesinde 3 tane Asliye Hukuk Mahkemesi  vardı.
     Uhdemde 1. Asliye Hukuk Mahkemesi  Hakimliği ve Adalet Komisyon Asıl Üyeliği bulunuyordu.
      Bir yıl hızlı bir tempo ile çalışmaya başladım.  Yarrgılaması uzun süre devam eden Dava dosyalarına ağırlık verdim.
      Ağır Ceza Mahkemesi; bölündü ve 2. Ağır Ceza Mahkemesi kuruldu.
      1. Ağır Ceza Mahkemesinin Duruşmaları Gece SAHURA kadar devam ediyor ve Mahalli Medyanın da konusu oluyordu.
       Adalet Komisyonundan bir Karar....
     Karar; Yüksek Okul Mezunu bir Mahkeme Katibine 1. DERECE Verilmesi Kararı... Başkan ve C. Başsavcı imzalamış...Benim imzam bekleniyor.
      Mevzuat gereği; Sıfat alamayan Yüksek Okul mezunları; Memuriyetlerinde Sıfat Alamadıkları sürece 3. dereceye kadar yükselirler. Ve yan kademe alarak devam ederler.
      Başsavcıya izah ettim...Komisyon Müdürünü de Milli Eğitim ve Maliye ye yönlerdim. Onlardan bu konuda uyuşmazlıkların olduğunu bilgi almasını ilettim...Aynen, benim anlatımım gibi bilgi geldi.
     Komisyonda böyle bir konu gündeme gelmedi ve de görüşülmedi.
    Komisyon  Müdürü, arkadaşı olan memur için bu yola başvurmuş ama ; işlem bana takıldı.
     Bir yıl sonra da Mahkememde Derdest Dosya sayısı  200 civarında....
    Ama 2. Asliye Hukuk Hakimi Yaş Sınırından EMEKLİ...Mahkeme ek olarak bana tevdi....Duruşmalar aynı günde...Çift Katip,Mübaşir ve Daktilo ile duruşmalar...Artık alışkanlık haline geldi...
     İŞ Mahkemesi Hakimi de ON Günlük Rapor...2. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimleri de İzin ve Raporlu...
     Bir gün Duruşmada; kendi Mahkemem 1. Asliye Hukuk, 2. Asliye Hukuk ve İŞ Mahkemesi Duruşmaları aynı Gün ve aynı saatte...
      Üç katip, mübaşir ve dosyalar...Aynı anda Duruşmalar...Baro ve İstanbul'da duruşma için gelen bir Av.ın dikkatini çekmiş...Kendi duruşması yapılınca  BARO da konuyu anlatmış... Bir anda TV. kameraları salona girdiler...
      Yukarı göndererek; Haber yapmamalarını rica ettim.
     Baro Başkanı;  tepki vererek;                                                                                                                             " Hakim bey...Baskı yapmayın... Buranın aptalı senmisin?...AğırCeza kapanmış...Hakimler -Savcılar Plansız proğramsız izne ayrılmış...Ben bildiriyorum..." dedi.
     Akşam Tv. kanalları Adliyenin Halleri...Adında bir görüntülü Haber yaptı... Tabiki baş aktör biziz...
     Böyle bir süreç içinde; YARGI olarak  çalışmalar yapıp; HAK-ADALET İlkeleri içinde kalmaya çalışıyoruz.
        xxxx
      1999 Yılı Adli Tatil Süreci içindeyiz.....
      17 AĞUSTOS 1999 Günü Gece saat 15.00 sıralarında ; 7.4 Şiddetinde bir sarsıntı....Marmara Bölgesini kapsamına aldı ve bir anda Bölgenin her şeyini aldı ve götürdü. Şehre ulaşılamadı. Enkazda kalan insanlara ulaşılamadı....   
     Yetkililer ve Mağdur olarak Hayatta kalanlar; Sorumlu aradılar...   
     1965 Sakarya Depremi sonrası gelişmeleri  ve Yapılaşma Sürecini  masaya yatırıp; İnceleme olanağı buldum...
     -1965 Depremi sonrası yapılan Binalar 2 kat veya 2,5 kat....Hepsi ayakta...
     - 1970 Yılı Sonrası yapılan Yapılarda Depremin İzleri ve verdiği sıkıntılar unutulmuş, Binalar yükselmiş ve birbirlerine yakın  bir konuma getirilmiş...
     -1980 Yılı sonrası, Merhum Turgut ÖZAL'ın İMAR AFFI amaçlı YEMİNLİ BÜROLARIN Denetiminden geçen yapılar...
      - Binalar; Giriş üstü 3-4 Kat olarak yapılmış...Son Belediye Meclis Kararı ise; Giriş üstü  4-5 Kat olarak İMAR Değişimine gidilmiş...
      2002  yılı sonlarına kadar; SAKARYA 'da görevde kaldım. Depremin sıkıntıları ve Deprezedelerin üzüntüleri yanında; DEPREMZADELERİN yaşamları ilginç idi...
      Deprem; her zamanki gibi;yoksul Halkı  vurdu....
     Depremin Oluşumu ile ZARAR Gören Kişilerin  sıkıntıları yeterince de giderilemedi. Özellikle de ; İmara Aykırı İnşaat Yapan ve Yaptıran İnşaat Firmaları Hesap vermediler...
            xxxxxxxxx
        Üzerimde İdari Görev bulunmaktaydı. Sakarya Adalet Komisyon  Başkanıydım. Vilayette; Deprem sonrası hemen bir Toplantı yapıldı.
      Valinin Başkanlığında Bürokratlar, Deprem Uzmanları,Siyasiler, Sakarya'nın ileri gelenleri...Ve Hayatta kalan  DEPREMZEDELER....
      Konu Yapılması  GEREKENLER?....
     Ben;                                                                                                                "Şehre ve Şehirde oluşan DEPREMİN Bıraktığı HASAR ve GÖRÜNTÜLERE Dokunmayalım... Şehri TEL ÖRGÜ Kapsamına  alalım...Depremzedeler, kullanımı mümkün olan kişisel eşyalarını alsınlar ve şehir boşaltılsın....Enkaz kaldırma ve molozların temiliği...Belirli süre sonraya kadarda  YAPILAŞMA Yapılmasın.... Şehir;  KAYNARCA-KANDIRA  Yamaçlarına taşınsın. Burası bir DEPREM MÜZESİ Olsun.... Zaman içinde az hasarlı  binalar ve İşyerleri tadilata eski konuma döndürülsün. DEPREM ile ilgili tüm BİLİMSEL Etkinliklere  yer verilir. Normal hale dönüştürülen ve tadilatları yapılan yerlerde; Deprem ve Depremin Kalıntıları ile ilgili görüntüler ziyaretlere açılsın. 
     İleri de DEPREM ile ilgili Bilimsel Çalışmalar yanında; EĞİTİM KURUMU Açılarak; " Deprem ile beraber yaşamak ve Depremden Korunmak için  Eğitimi veren bir Eğitim Birimi kurulabilir. Deprem ile ilgili Bilimsel Çalışmalar  ve Deprem Labaratuvarı Kurulup, İnsanlar , DEPREM ile YAŞAMAYI Öğrenmeleri için eğitim  kurumu da olmalıdır..."
     Görüşünü ileri sürdüm...Ama, bazı Siyasilerimiz yanında Şehir içinde Arsa-Bina gibi  yerleri olanlar karşı çıktılar.
     Milletvekili-Av. olan Sayın NEVZAT ERCAN bana;                                                                 "Hakim bey...Düşüncen ve önerin çok güzel ama; Olağanüstü bir YÖNETİM Dönemi olması gerekir..."
     Haklıyıdı, Sayın ERCAN....
     Ama; Öneri yerinde görülseydi; SAKARYA bugün; DÜNYANIN bir Deprem Bilim Merkezi olurdu...
       xxxxxxxxxxxx
      Halkımız önce Çadırlarda, sonra da Prefabriklerde KIŞ Koşullarına gögüs gererek yaşamlarını devam ettirdiler..
      ADLİYE'ye Çevre İl ve İlçe Adliyelerinde HAKİM-SAVCILAR, Doktorlar, başta olmak üzere Sağlık Personeli  Görevlendirildiler. Hasar Tespitleri, Veraset ilamları yanında; Kaybettiğiğmiz insanlarımızın Defin işleri için olağanüstü çalışmalar yapıldı.
      17 AĞUSTOS 1999  MARMARA DEPREMİ; Bizlere çok şeyleri  öğretti... "DEPREM ile BERABER  YAŞAMAYI....İnsanları ve tüm canlıları öldürenin DEPREMİN  DEĞİL; BİNALARIN ÖLDÜRDÜĞÜ.... 
      Sakarya Ovası; patates-mısır- pancar yetiştiren verimli bir TARIM Alanı olmasına rağmen, YERLEŞİM Alanı olarak seçilmesi büyük bir BİLİMSEL Hatadır.
      Tarihi ve Harabe olmuş Kentleri geziyoruz. Hiç birisi düz ovalarda değil...DAĞ Yamaçları  ve sert zeminler....
            xxxxxxx
       Yargıda görevli tüm arkadaşlar; akşamları çadırlara ve prefabriklere dağılarak, Depremzede Yurttaşlarımıza moral verdiler...Onlara yemek yiyerek ve çay-kahve içerek  sohbetler yaptılar...Acıları azda olsa unutturmaya çalıştılar...
      Ancak; C. Savcılarımız Ceza Mahkemelerine; Yaptıkları ve yaptırdıkları Binaların DEPREM Nedeni ile Yıkılması sonrası ÖLÜMLER ve YARALANMALAR yanında Hasar Gören Eşyalar için Kamu Davaları açtılar...
      Ama; Üniversitelerimizin İnşaat Fakülteleri Bilimsel Kürsülerinden gelen RAPORLAR....
      "BİNANIN YAPILDIĞI; ZEMİN.....YOĞURT gibi...KOYUN-MANDA Yoğurdu da değil....İNEK Yoğurdu gibi...
      Deprem nedeni ile ZEMİNDE SIVILAŞMA....
    Yani; Binayı yapan Müteahhit, projeyi hazırlayan Mimar, Onaylayan İdari Kadro, İnşaat Malzemelerini Üretenler, İnşaatlarda Kullanalar, İnşaatları her aşamasında Denetleyen Mimarlar-Mühendisler,  Konutları alıp-satan Emlakçılar....Ve Özellikle de Belediyelerin Birimleri...
       SONUÇ; KUSURLU DEĞİLLER...."
      HUKUK Mahkemeleri; CEZA Mahkemelerinin Kararlarının Sonuçlarını Beklediler...
     SONUÇ;   Ölen öldü...Kalan sağlar; Bizimle beraber Yaşama  Devam...
      Ancak; benim yaptığım Keşif incelemelerinde; Yurttaş, kendi olanakları ile iki kat konut yapmış...Konut ayakta...Enkaz olam bir tarafa , Tadilatı gerektirir bir hasar yok...Ya , Müteahhidin yaptığı 3 veya 4 kat bina; Enkaz....
     Bir anımı paylaşmak istiyorum...
      "Şehir içinde; Hasar Tespitleri Mahkeme olarak, İnşaat Bilirkişisi ile yapıyorum...Bir Bina Enkaz olmuş...Enkazı inceliyoruz. 45-50 yaşlarında-daha önce de bir ilçede Belediye Başkanlığına Aday olan- bir Öğretmen; Önüme geçti ve ellerini uzattı...
    "Hakim bey....Boynuma sarıldı ve iki gözü iki çeşme ağlayarak; Beni TUTUKLA....Ben bir Evlat KATİLİYİM...Bu bina iki kat idi. Ben Belediye Elamanı olarak devreye girdim.İki ilave kat izni alınmasına yardımcı oldum ve bir dairesini de ben aldım...4 yaşında ki çocuğuma  bu bina MEZAR oldu..."
       Evet....Yerel Yönetimlerin ve Yönetim Kadrolarının hataları da bu sıkıntılar için birer etkendir.
       Bu olay sonrası; Belediye MECLİS ÜYELERİNİNİN Konumunu inceledim.1999 Nisan ayında yapılan Seçimlerde de Mazbatalatları SEÇİM Hakimi olarak da ben vermişim...
    Belediye Meclis Üyelerinin yarıdan fazlası; Müteahhid, Müteahhidin Teknik Elamanları, Emlakçı, İnşaat İşleri ve İnşaat malzemeleri  satışı ile uğraşan kişiler...
      Belediyelerin Bünyesinde TEKNİK İŞLERLE İlgili KOMİSYONLAR Vardır. Bunlar; Seçim ile gelen Belediye Meclis Üyelerinden seçilirler...
    İMAR KOMİSYONU, YAPI KONTROL KOMİSYONU, İNŞAAT KOMİSYONU....Başkan ve Üyelikleri caizptir.Her Meclis Üyesi bu Komisyona seçilmeyi hedefler.
     SAĞLIK KOMİSYONU,M.EĞİTİM KOMİSYONU  gibi Komisyonlar- da görev almak  pek cazip görülmez...
      İstanbul BB .de ki Meclis Toplantılarını azda olsa Tv. kanallarına yansıyor izliyoruz. ŞEHİRCİLİK ve BİLİMSEL VERİLER bir yana...Partilerinin talimatları...Ve Kişisel çıkışları öne çıkıyor...
      Ülkemizde; Berber-terzi dükkanı açarak iş yapabilmek için bir Belge veya sertifa gerekir.
     METEAHHİTLİK İÇİN böyle bir Belgeye de gerek yok...Sergi açıp-karpuz satan kişi İnşaat yaptırıp, sattı ülkemizde. Yani MÜTEAHHİT...Müteahhitlik yapmak  için bir kurs ve eğitime de gerek yok... Kişinin Eğitimi ECZACILIK....Eczacılık yanında İnşaatçılık yapıp, konut-işyeri de   satıyor...
      İnşaat Sektörünün Başı-Kurucusu; İktidar veya Güçlü Yönetimi olan Siyasi Partilerle her zaman bağlantılıdır.
      İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN; Masaya yatırılıp , denetiminin  sürekli yapılması gereklidir.
       İNŞAAT Sektörü her yönü ile de Denetim altna alınması gereken bir ÖZEL Sektördür.  Ancak; İNŞAAT Malzemelerini Üreten tüm Sektörlerinde sıkı bir Kamu Denetimi ve  Gözetiminde olması gerekir.
      Ülkemiz  Dünya DEPREM KUŞAĞI Bölgesinde olmasına rağmen; DEPREM ile YAŞAMAYI  ve DEPREMDEN KORUNMANIN  yollarını öğretmememiz-öğretememiz olsa gerek.
     SAKARYA'da Deprem olayından kısa bir süre önce  Hizmete giren ELMAS OTEL'de Kalan JAPONLAR, Depremin başladığı anda Binanın Çatısına doğru kaçıyorlar...Bizimkiler ise; Giriş kısmındaki Çıkış Kapısına ulaşmak için kaçıyorlar...
      Japonları büyük çoğunluğu kurtuluyor...Bizimkilerde ise kurtulan yok..    
     İşte bu olay; DEPREM ile Yaşamanın Eğitimini alan insanlar; Binanın Çatı kısmına; Bizimkilerde ise; Deprem ile yaşama eğitimi olmadığı gibi; Deprem Tanrının gazabı olarak değerlendirilir.
      Sakarya -Çark Caddesi güzergahında Tespit yapıyorum. 5 Katlı bir Bina -İşhanı ama ayakta. Yaşlı bir Yurttaş; " Bu binanın yapıldığında  7 yaşlarında olduğunu...Rum Kökenli Yurttaşların yaptığını ve BATAKLIK üzerine kuruluduğunu...200 tane AHŞAP KAZIK Çakıldığını ve binanın bu kazıklar üzrinde olduğunu..."
      Hemen yanıbaşındaki İŞBANKASI Binasının neden enkaz olduğunu sordum.
      " Banka; servis açmak için, Kiriş-Kolon kesti..." dedi...
    Banka Genel Müdürünü de  "DEPREM FAY HATTI GEÇTİ..." diye  kandırıyorlar...
       Sakarya'da hiç bir binanın BODRUM Katı yoktur. Bina Temeli de yoktur. Çünkü; Yer Kum ve 40 cm. sonrada SU  çıkar gölet oluşur.
     Böyle bir TARIM ALANINA Şehir kurularak; Bina yapılmaz...
              XXXXXX
     Deprem Yardımları ve KIZILAYIMIZIN  Verdiği Hizmetlere gelince; söylentiler üzücü....
    Gelen ve özellikle de bazı yiyecek Yardımlarının; belirli kişilerin İşyeri depolarında  bulunduruldu. Bazı Vali Muavini arkadaşlar, bu konuda duyarlı oldular...
      Yalnız; biz ilkokul sıralarında Öğrenci iken, Öğrenci Karnelerimiz dağıtılırken; Karne ücreti 10 krş...En azda 4 tane  10. ar krş.lik KIZILAY PULU Karnelerimize yapıştırılırdı. İlkokulda öğrenci iken; Öğrenci Kolları vardı. KIZILAY KOLU daha farklı bir öğrenci koluydu.
     Babalarımız, Bayram Namazı öncesi verilecek olan FİTERLERDEN; Bizlerin Firelerini sarı ZARF ile KIZILAYA verirlerdi.
     İşte 17 AĞUSTOS 1999 Marmara Depreminde; KIZILAYIN Çadırlarını yağan yağmurlar ve  esen basit Rüzgarlar altü-üst etti...
      Kızılay; Meydanda silindi ve yoktu...Eşiminde uzaktan Akrabası olan DÜZCELİ KEMAL  DEMİR , Baaşbakan ECEVİT Tarafından görevden alındı.
       Yıl; 2004...Sultanbeyli ilçesindeyim. Belediye Başkanı aradı ve Kızılay Genel Başkanının İlçede olduğunu ve Yemekte beraber olmamızı ilettiler...
     O sıralarda; HİNDİSTAN'da büyük ve yıkıcı bir DEPREM Yaşandı...Bizim KIZILAY; Hindistan'a  Yardım için ekip göndermiş...Bizim KIZILAY Başkanı;
        "  Bizim Kızılay, HİNDİSTAN'da HARİKALAR Yaratıyor..." dedi...
   Bende;" 17 AĞUSTOS 1999 Depreminde o Harikaları göremedik..."
    dedim...
     Gerçekten de KIZILAYIMIZIN; gerçek görevi bu olsa gerek. Ama; KIZILAY Bütçesindeki, gelirlerinin bazı VAKIF ve Derneklere yardım amacı ile verildiğini öğrendik...
      Nihayet Sakarya'da  2002 Yılı Yaz Kararnamesi ile İstanbul-SULTANBEYLİ  ASLİYE HUKUK Hakimliğine atandık.
     Mahkeme Görev alanı ve yetkileri yönünden Tek Mahkeme olması nedeni ile Kapsamlıydı.
           Teftiş Dönemi içindeyiz. İki Adalet Müfettişi  geldi...Kıdemli olan Başsavcı ile iyi dost...Beraber çalışmışlar, Doğu illerimizin birisinden...Birisi FETO Soruşturmaları ve Açılan KAMU DAVASI ile Meslekten İHRAÇ Edildi.
       Bir Bayan davasını kaybetmiş, benim görevli olduğum mahkemeden...Müfettişe gider. Ne yapması gerektiğiğni sorar. Müfettiş de ŞİKAYET DİLEKÇESİ getirmesini söyler.
     Davacı bayan; " Hakim için  çalışkan, dürüst ve başarılı bir Hakim..." diyorlar....
     " O zaman; Kararı TEMYİZ EDİNİZ...."der....Başta söylemesi gerekeni,; önce yurttaşı Aleyhime yönlendirir ve sonrada dönüş yapar...
     KADASTRO Mahkemesinde pek dosya yok gibi.... ORMAN SINIRLAMASINA ilişkin İki dava dosyası önceki Hakim arkadaş tarafından RET Kararı verilerek sonuçlandırılmış. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi de ONAMIŞ...
     Kalem; Dosya ve Karar için ne yapılmasını gerektiğini sordu. Karar taraflara da-Orman Yönetimi ve Yurttaşa- tebliğ edilip KESİNLEŞMİŞ...
     Mahkeme Arşivine atılmasını...Yapılacak bir tasarruf olmadığı talimatını verdim.
       Denetim sırasında bu Dosyalar Müfettiş tarafından incelenir ve Kalemi iki çekip bir talimat veriyor. Soruşturma açacağını beyanla TUTANAK Tutuyor.
      Kalem ise; benden için Hakim beyin, yapılacak bir işlem olmadığından Arşive kaldırma talimatını verdiğini iletiyorlar...
      Olay tarafıma iletildi Kalem  Müdürünce. Müfettiş ile görüştüm ve konuyu kapsamlı bir şekilde açıkladım.
      Arazi Kadastrosu Çalışmları ile ilgil olarak Mahkemece; "TAPUYA TESCİL KARARI İşleneceğinden , Dosya bir bütün olarak Devredilir."
Orman SINIRLAMASI; Orman Tahdit Komisyonunca Yapıldığından ve Yapılan İtirazlara da Kadastro Mahkemesince bakılıp karar verildiğinden; ve KARARDA da TESCİL işlemi olmadığından, Tapu idaresine de  Devredilemeyeceğini " açıkladım...
      Pek ikna olmadı... Nihayet bende; " Bu konuda ORMANLARIN HUKUKSAL DURUMU ve 2/B " adlı 400 sayfalık  hazırladığım ve LEĞAL YAYINEVİ ile yaptığım Sözleşmeyi ve Kitabın surteini gösterdim...TUTANAK TUTUNUZ...Bende İmzalarım... Benden de SAVUNMA isteyiniz..." dedim...
      Sesi çıkmadı ve bende hatırlatmadım....
      Buyurunuz....DENETLEYEN ve DENETLENENİN  bilgi birrikimleri...
     Yargı da; DENETLEYEN, Her Zaman DENETLENENDEN GÜÇLÜ OLMALIDIR...Bu Güç; SİYASİ ERK Gücü değil; HUKUK Birikimi Gücüdür.
     Giderken de Bana da doldurduğu HAL Kağıdına ORTA 65 civarında Not vermiş....
        HAKİMLERİN DENETİMİ ile ilgili Konulara ve açıklamalara; Yazımın ileri safhasında gireceğim....
        Müfettişlerin Verdikleri ORTA NOTLARIN İPTALİ ile ilgili, Kesinleşmiş ve Denetimden geçmiş   İDARİ YARGI KARALARINI da  ileri bir  süreçde bu sayfada  Sizlerle de payalaşacağım.
                            xxxxx
          Alman BREMENN Üniversitesinde bir DEPREM UZMANI....Adı da JAACE...
      Sakarya'nın cadde ve sokaklarını benden iyi biliyor. Her yıl gelir; Üniversite adına Sakarya' da DEPREM ile ilgili Akademik  Çalışmalar yaparmış...
     Aynı Misafirhaneyi paylaşıyoruz.  Kendisine sordum;
      "JAACE, ne zaman DEPREM Olacak?..." Bana cep telefonunu verdi... Ve gökyüzünü gösterek; " TANRIYA TELEFON ET!...." dedi.
     Yani; Depremin önceden gün ve saatinin bilinmesinin mümkün olmadığını açıkladı...

           devam ediyorum