Reklam

Anadolu dedeleri belki de dünyanın birçok yerinde olmadığı kadar çocuktur.

Anadolu dedeleri belki de dünyanın birçok yerinde olmadığı kadar çocuktur. Bıraksanız torunlarıyla oyuna karışacak kadar neşeli, bazen de oyuncağı elinden alınmış bir çocuk kadar hüzünlü...

Anadolu dedeleri belki de dünyanın birçok yerinde olmadığı kadar çocuktur.

Anadolu dedeleri belki de dünyanın birçok yerinde olmadığı kadar çocuktur. Bıraksanız torunlarıyla oyuna karışacak kadar neşeli, bazen de oyuncağı elinden alınmış bir çocuk kadar hüzünlü...

Anadolu dedeleri belki de dünyanın birçok yerinde olmadığı kadar çocuktur.
23 Temmuz 2022 - 21:15



Urfa'da, Antep'te, Trabzon'da, Malatya'da, Kırklareli'nde...

Memleketin dört bir yanında binlerce ayrı renk kıyafet, binlerce ayrı şive, binlerce farklı gülümseme...

Dünyaca ünlü İtalyan Türkolog ve yazar Ord. Prof. Dr. Anna Masala da Türk nineleri ve dedelerinin toplumsal yaşamdaki yerlerine ilişkin çarpıcı tespitler yapmıştır. Anna Masala, "Türkiye’ye Aşk Mektuplarım" adını verdiği kitabında, "Bana göre dünyanın bütün ülkelerinin Türk nine ve dedelerine ihtiyacı vardır" sözleriyle özetler bu konudaki duygusunu. 

Usta çizer Suat Özkan'ın 90'lı ve 2000'li yıllara damgasını vuran 'Dedeler'i de bir mizahçının gözünden muziplikte sınır tanımayan dedelerin dünyasını işler... 

Türkiye'de olur olmaz birçok konuda sosyolojik araştırma yapılır ancak bu toprakların gerçek birer hafızası olan dedelerimizi anlatan bir tane bile doğru dürüst çalışma yok. Her biri binlerce yıllık kültürel aktarımın adeta son temsilcileri olan dedeleri kahvehane ve cami arasında sıkıştırıp kalmak büyük bir kültürel intihar bana göre. 

Tohumu toprağa, buğdayı ekmeğe, koyunu ipliğe, bağlamayı bilen yaşam bilgeliğinin üstüne toplumsal ve kültürel değerler aktarımının en önemli köşe taşları olan dedeler, aynı zamanda birer insan hazinesi. 

Bugün somut olmayan kültürel miras kaydı yapıp proje kapmaya çalışan yüzlerce araştırıcının gözleri önünde birer birer kayıp giden yıldızlar gibi dedeler... İçine doğdukları zaman ile şimdiki zaman arasındaki dev uçurumların kenarında yürüdükçe akıllarıyla yürekleri arasında soluk soluğa bir yaşam süren dedeler...

Sırtını bir dedenin sıvazladığı çocuk yaşamın en büyük ruh aşısını olmuş demektir. Sırrını bir dedeyle paylaşan çocuk, omuzlarından büyük bir yükü atmış demektir…

Dedeler sadece birer geriatrik sorun değil, yaşam okulunun büyük ustalarıdır. 

Anadolu'nun neresine gitsem mutlaka bir yerlerde karşıma çıkan dedelerin öyküleri bunca yıkımın ortasında insana ilaç gibi geliyor. Bu hastalıklı zamanlar, hırs dolu rant saldırıları bir kenara çekilip ömrümüzü tüketmese de hep bizim dedelerin öykülerini yazıp anlatabilsek... 

Bu da benim düşüm işte...

(Yusuf Yavuz, arşiv)

*Bugün bir çoğu hakka yürüyüp terki diyar eylemiş olan dedelerin bizlere bıraktığı o insan gülümsemelerini ve tevekküllü hayat duruşlarını hep saygıyla anacağız...

Bu haber 619 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum