Reklam
Reklam

AYŞE SUCU - İnsan Tanrılığa hangi cüretle soyunabilir?

Sn. AYŞE SUCU 'nun sozcu.com.tr de yayınlanan -" İnsan Tanrılığa hangi cüretle soyunabilir?" başlıklı makalelerini siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

AYŞE SUCU - İnsan Tanrılığa hangi cüretle soyunabilir?

Sn. AYŞE SUCU 'nun sozcu.com.tr de yayınlanan -" İnsan Tanrılığa hangi cüretle soyunabilir?" başlıklı makalelerini siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

AYŞE SUCU - İnsan Tanrılığa hangi cüretle soyunabilir?
19 Haziran 2022 - 17:58


İnanç alanı deyince akıllara “gayb” kavramı gelir. “Gayb”; gizli olan, görünmeyen, hazırda olmayandır. Beş duyu ile bilgi elde edilemeyen varlık alanı da diyebiliriz. On birinci asrın düşünürlerinden Ragıp El-Isfehani'ye göre “gayb” duyuların çerçevesine girmeyen ve aklın zaruri olarak gerektirmediği şeydir. Gayb telakkileri inançtan inanca değişir; tüm toplumlarda fizik aleminin ötesindeki bir varlık aleminden veya duyular ötesi alemlerden bahisle görüşler mevcuttur. Antik klasik dönemde, farklı disiplinlerde kurucu eserler vermiş Aristoteles, duyular ötesi alemi işleyen “Metaphysica”sını yazar. Rüya yoluyla haberlerden bahseden teologlar, filozoflar, mutasavvıflar vardır. Konfüçyüs dininde, Hinduizm ve Budizm öğretilerinde ruhun tekamülü ile fizik ötesi alem arasında ilişki kurulur. Keza Arap geleneğinde ruhlar ve cinler geniş yer tutar. Eski dünyada mabetler, gaybdan haber alma mekanlarıdır; kahinler ise gayb aleminden haber alan kişilerdir.
Aydınlanma sürecinde bilimin de etkisiyle kavram dünyası değişir-dönüşür. Immanuel Kant “Saf Aklın Eleştirisi” kitabında, nesnelerle bilinç arasındaki ilişkiden bahseder ve buna fenomen olgu der. Duyularla algılanan, denenebilir olay ve nesnelerin adıdır fenomen. Bizim göremediğimiz veya bilemediğimiz şeyin mutlak bilgisi/kendinde olan şey ise numendir. Numen, görüntünün ardına gizlenmiş gerçek özün adıdır; Kant'a göre nesnelerin kendilerinde kalan bu özün ne olduğu bilenemez. Bu bilinmezlik, bilincin sınırlarıdır; aynı zamanda metafiziğin de sınırlarıdır. Kant'a göre bir şeyi bilmek onun görünüşlerini bilmektir, Hegel'e göre ise ilişkilerini, dönüşümlerini, halden hale geçişlerini bilmektir.
GAYBI TAŞLAMAK
Yukarıda verdiğim kısa bilgiler, inanç alanını doğrudan ilgilendiren eski dünyanın “gayb” kavramını yeni dünyanın kavramları ışığında ele aldığımızda, insanın, kendini çözmekten dahi aciz olduğu yerde özellikle de öteki üzerinden gaybı nasıl taşladığını fark ettirmek için bir girişti. Demem o ki, “gayb” veya “numen” zemininde yapılacak yorumlar sübjektif karakterlidir ve spekülasyonlara açıktır. Kur'an bu alana ilişkin görünenden görünmeze doğru bir takım veriler ortaya koymuştur, nitekim bu zeminde bir takım mantıksal önermeler yapılagelmiştir. Ancak her şeye rağmen gayb alanı bizim idrakimizin ötesindedir ve öyle de kalacaktır.
Tanrı mutlak gaybdır. Bu yüzden her toplumda Tanrıya inananlar da olur, inanmayanlar da. Haliyle inananların Tanrı tasavvurları da farklılaşacaktır; her zihnin oluşturduğu Tanrı imgesi yüzlerce tasavvuru içinde barındırır.
Ezcümle, gaybı Tanrı'nın alanına giren hususlar olarak kabul etmek, kendi özgürlük alanımızla alakalı özerkliğimizi korumamızı şart kılar. Zira Tanrı tasavvuru ile iman arasındaki ilişki özgür zeminde gerçekleşmediği sürece Allah ile ahlaki ilişkinin kurulması zorlaşacaktır. İslam'ın ruhban sınıfına karşı olmasının temelinde bu espri yatar. Bir kişi ya da bir grubun Tanrı ile ilgili kendi tasavvurlarını ve düşüncelerini mutlaklaştırması ve bunu topluma dayatması imanın özgürleştirici ruhunu yok eder. İbni Sina, Farabi gibi düşünürlerden hareketle söyleyelim; Tanrı, duyuların, vehmin, hayalin ve aklın ötesindedir. Tanrı asla kavranılamaz, kuşatılamaz, sınırları çizilemez. Şimdi soralım, gaybın sahibi Allah ise ve gaybın sınırlarını koyan da Allah ise gayba tekabül eden konularda insan insanı nasıl yargılayabilir? Daha açık iadeyle, insan Tanrılığa hangi cüretle soyunabilir? İçinde yer aldığı inanç, ekol, mezhep, son tahlilde beşerin oluşturduğu fıkıh uğruna yekdiğerini nasıl ötekileştirebilir? Hatta bu alanı çıkarlarına, gücüne, siyasetine, iktidarına nasıl malzeme yapabilir?  Vesselam…

Bu haber 370 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum