Reklam

ÇARŞI-PAZAR YANIYOR

Sn. Şinasi Kara Bey'in "ÇARŞI-PAZAR YANIYOR" başlıklı yazısını siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz...

ÇARŞI-PAZAR YANIYOR

Sn. Şinasi Kara Bey'in "ÇARŞI-PAZAR YANIYOR" başlıklı yazısını siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz...

ÇARŞI-PAZAR YANIYOR
29 Eylül 2022 - 11:10

Sinasi Kara


İstanbula yeni döndüm. Ev tam takır. Birnur Hanım ''Alışveriş yapmamız gerektiğini'' hatırlattı. Markette gezmeyi severim. Zira, fiyatlar benim mesleğimin mihenk taşını oluşturuyor.
''Erkenden gidelim'' dedim. Geç olunca kalabalık artıyor. Markete vardık. Reyonun başında görevli bir genç etiketleri değiştiriyor. Elinde bir makine var, zımbalayıp duruyor. Gence ''biz hangi fiyattan ödeyeceğiz'' diye takıldım.
Fiyatlar gerçekten çok yüksek. Dolar artışından daha çok fiyat artışı var. Alışveriş yapanlara bakıyorum, sepetler boş. İnsanlar seçici davranıyor. Nasıl davranmasın. Geçen yıl, 450 dolar olan asgari ücret 330 dolara düşmüş. Vatandaş, fiyatlar karşısında sızlanıyor. Hükümet de işin farkında ve asgari ücretin artırılacağına dair duyumlar geliyor.
Fiyat artışının iki cephesi vardır. Bir tarafta arz, diğer tarafta talep. Arz=Talep dengesi fiyatlar ile kurulur. Yeterli arz yok ise, fiyatlar dengeyi kurana kadar artar.
1. Arzı maliyetler tayin eder. Üretimin maliyetine giren girdi fiyatlarını, satış fiyatı karşılamak zorundadır. Dolayısıyla, maliyetler fiyata yansıyor. Üreticiler bilir. En büyük maliyet unsuru ücrettir. Ücretler arttığı zaman, otomatik olarak maliyetler de artıyor. Fiyatlar artıyor.
Hükümet, asgari ücreti artırdığı taktirde, fiyatlar daha da artacak. Enflasyon oranı yükselecek. Asgari ücreti artırmaz ise, işçinin alım gücü düşüyor. Şu anda dahi, çalışanların geliri ''kendilerini yeniden üretecek seviyenin'' altına inmiş durumda. Asgari ücreti mutlaka artırmak gerekiyor. Zira, emek, kendini yeniden üretemez ise verimi düşüyor.
Bir de kur meselesi var. Kurlar arttıkça, ithal malları fiyat geçirgenliği yoluyla maliyetler artıyor. Fiyatlar artıyor. Hükümet, 9 aydır, kurlara nisbi bir istikrar kazandırdı. Ancak, sürekli cari açık veren bir ekonomide kur artışını önlemek mümkün değildir. Sermaye girişi ile kurlar baskılanabilir. Şimdilik bu yol tercih ediliyor. Edilmek mecburiyeti var. Zira, kur artışı sadece fiyat artışı olarak kalmıyor. Kur korumalı mevduatın Hazineye olan yükü de artıyor.
2. Talebin gerisinde tüketim vardır. Tüketimi, gelir tayin eder. Para miktarının da etkisi olur. Piyasaya sürülen para miktarı talebi artırır. Düşük faiz, kredi mekanizması yoluyla tüketimi artırır. Artan tüketim, talep artışı olarak piyasaya yansır. Ve fiyatlar artar.
Türkiye dokuz aydan beri, negatif faiz uyguluyor. Negatif faiz, tüketimi artıran en önemli etken. Hükümet, negatif faizden vaz geçmiyor. Geçmediği için, talep artışı durmuyor. Arzdaki sabitlik karşısında, talepteki artış fiyatlara artış olarak yansıyor.
Buradaki soru şudur. Enflasyon arz yönlü mü, yoksa talep yönlü mü hareket ediyor?
Bizdeki fiyat hareketi, talebe bağlı olarak gerçekleşiyor. Teşhis bu olduğuna göre, enflasyonu önlemenin yolu talebi kısmaktan geçiyor.
Talebi kısmak için, Hükümetin elinde iki enstrüman var. Birincisi vergiler. İkincisi faiz. Yüksek vergiler talebi kısar. Lüks tüketim mallarında, Hükümet, ÖTV yoluyla bu politikayı uyguluyor.
Yüksek faiz, kredi maliyetini artırır. Krediye bağlı tüketim daralır ve talep kısılır. Yüksek faiz, insanları tasarrufa iter ve talep kısılır. Hükümet bu yolu tercih etmiyor. Bırakınız faizi yükseltmeyi, negatif faiz uyguluyor. Yangına benzin döküyor.

Şinasi Kara
 

Bu haber 620 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum