Reklam

DEMOKRASİ ve TAM BAĞIMSIZ YARĞI....

Sn. Turan Ateş Bey'in "DEMOKRASİ ve TAM BAĞIMSIZ YARĞI...." başlıklı makalelerini siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

DEMOKRASİ ve TAM BAĞIMSIZ YARĞI....

Sn. Turan Ateş Bey'in "DEMOKRASİ ve TAM BAĞIMSIZ YARĞI...." başlıklı makalelerini siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

DEMOKRASİ ve TAM BAĞIMSIZ YARĞI....
27 Ağustos 2022 - 10:04

KAMUOYUNA.......

        DEMOKRASİ  ve TAM   BAĞIMSIZ   YARĞI....

      Şu gerçeğin kabulü  gerekir; HUKUK DEVLETİNN  VERİLERİ ile YAŞAMAYA ALIŞAN bir TOPLUMDA, KEYFİ BİR YÖNETİM ŞEKLİNİ BENİMSETME -BENİMSEME OLANAĞI OLAMAZ.
      HUKUK KİŞİLERİ DİNE, DEVLETİN OTORİTESİNE  ve EKONOMİK GÜÇLERE KARŞI KORUMAKTADIR.
      Yalnız   bu HUKUK; DİN KURALLARINA DAYALI olan bir HUKUK DEĞİLDİR. BU HUKUK,DEMOKRATİK ve LAİK bir HUKUKTUR....
      Bir Siyasal Yönetim; HUKUKUN  Kurumlarının ve Kurallarının üzerinde oturduğu zaman RAHATLAR...Siyasal Yönetim, HUKUK DIŞI Güçlerin üzerine oturup ve ONDAN GÜÇ almağa kalkarsa , Kendi Geleceğini ve ve ÜLKE  Geleceğini de Karanlığa iter.
    Hukuk Devletinin İlkeleri, baştan SIKICI Olabilir. Ama İLERİSİ için RAHATLATICIDIR....

      DEMOKRASİ çoğulcu, katılımcı, KURALLAR ve  KURUMLAR  düzeni olup; TAM BAĞIMSIZ  YARĞININ Denetimi ile  YÖNETİMİN  ve YASAMANIN   GEÇERLİLİĞİNİN  Korunduğu-Korunabildiği- bir DÜZENDİR...
      Klasik Demokrasilerde DEVLET GÜCÜ Bölünmüştür. YASAMA-YÜRÜTME-YARĞI....
     Bu üç GÜCE GÖREV dağılımı yapılarak, GÜÇLER arası DENGE de Kurulmuştur.
     Buna da GÜÇLERİN Bölünmesi denir.
    M. Duverger; "Güçlerin bölünmesini, Yönetenlerin kişiler üzerindeki  TOTALİTER  Egemenlik kurmalarını  önleyecek , en iyi yollardan birisi ...." olarak yorumlar...
      Möntesqüleü ise; " GÜÇ,GÜCÜ DURDURUR..." olarak yorumlar...
      Bu sınıflama ve uygulama ; çok büyük yararlar sağlamaktadır. Ve YARGI GÜCÜ ,Tamamen diğer iki güç olan; ( YASAMA ve YÜRÜTME ) dışında tutulması gerekir.
     Bu düzenleme ve uygulama, Kişiler açısından , Siyasal Yönetimin  Yetkilerini kötüye kullanılmasına karşı olarak EK BİR GÜVENCE olmuştur.
      Yargısal Denetim; Yönetenlerin Yetkilerini ve bu yetkilerin sınırlarını tanımlayan, Yargı Kurallarının  konulması ve bu Kurallarında, YARGI Organlarınca uygulanmasıdır.
     Buradaki amaç; Mahkemeleri, diğer Kurumlardan ayırarak, HÜKÜMETİN Gücünü AZALTMAK değildir. YARGIYA; İdare ve Yönetim Organlarını  DENETLENME  ve FRENLEME Görevini vermektedir.
     Burada amaç, Yürütmenin eylemlerinde , HUKUKİLİĞİN-Yasalığın bozulmamasıdır.  Parlamentoda çıkan Yasaların  amacına uygun olarak İDARE Tarafından uygulanmasını sağlamaktır. Aynı Zamanda da kötüye kullanılmasını önlemek ve Yasaların Anayasaya uygunluğunun  denetimidir.
       TBMM . de; Yasa çıkarırken, İnsan Hakları ve Anayasaya uygunluğunu sağlamaktır... YASALAR; kendilerine saygı gösterilmesin sağlayan BAĞIMSIZ YARGI olmadığı sürece , bir hiç olmaktadırlar. Anayasa da , Kendisine uygun olmayan  YASALARIN  Çıkarılmasını engelleyen ve Denetleyen  bir Kurum olmadığı sürece de; HUKUK DEVLETİ  olamamaktadırlar...
     HAKİMİN BAĞIMSIZLIĞI, Anayasa ve Yasalara konan  düzenlemelerle olamaz....Hakimin, öncelikle  BAĞIMSIZLIK FORMASYONU ile YETİŞTİRİLMESİ GEREKİR.
    BU FORMASYON HAKİME; EĞİTİM ile VERİLİR. Hakimin belleğine; " BEN BAĞIMSIZIM....BEN BAĞIMSIZIM....BEN BAĞIMSIZIM..." diyerek   ÖZGÜVENİ yerleşmelidir..
       HSK.nın Kamuoyuna; " YARGI BAĞIMSIZDIR..." açıklaması ve Anayasadaki HAKİMLER-SAVCILARLA ilgili  Anayasal Metni anımsatarak yaptığı açıklaması....
                    xxxxx
             Bir süredir; yorum yapmıyorum....Bazı dostlardan  telefonlar alıyorum.....   
                                                                                                                                                                       "                   " KORKUYOR MUSUN?..." 
                                                        
       Neden? ...Niçin ?...Ve Kimden? Korkacağım ki? 

      Benim HUKUK DIŞI İŞİM ve İLİŞKİLERİM OLMAZ Kİ !....                 .                                                                 

     Sanatçı Kızımız GÜLŞEN;  İMAMHATİPLERLE ilgili bir söz kaçırdı, sahnedeki grup arkadaşlarına....
      Aman ne tepkiler.....Ve,  bu  talihsiz  sözlerinden DÖRT AY sonra da  GÜLŞEN   TUTUKLANDI ve CEZAEVİNE gönderildi...
       Kısa süre de TAHLİYE EDİLİR....Çünkü; Eyleme verilecek CEZANIN NEVİ ve MİKTARI TUTUKLAMAYI Gerektirmez....
                      XXXX
      Yıl  1968....Kırşehir İlköğretmen Okulu Yatılı öğrencisiyim.....Fen Fakültesi Matematik bölümü mezunu  bir Öğretmen atandı...Adı NEDİM....Soyadını anımsayamıyorum....
     Biz O dönemler....Aya giden Astronotları.... Kozmonotları... Apolloları...Soyuzları....Ve Ülkedeki SÖMÜRÜYÜ .... Madenlerin Devletleştirilmesini ....İnsan Haklarını tartışıyoruz....Sorunları gidermeye çalışıyoruz, kendi dünyamızda...
      Bu Öğretmenimiz bekar ama, Okulun bünyesindeki yatakhanelerde kalmaz...
      "ÖĞRETMEN OKULLARI, MİKROP YETİŞTİRİYOR !..." demiş...
     Biz Öğrencilerin cevabı da şu oldu:" Biyoloji ve Sağlık Bilgisi Derslerinde öğrendiğimiz kadarı ile; ZARARLI MİKROPLR ve FAYDALI MİKROPLAR var; İnsan bünyesinde..."
      "Biz FAYDALI MİKROPUZ..İNSANLIĞIN  GELECEĞİNİ ve ÖZGÜR OLMASI GEREKTİĞİNİN; Mücadelesini veriyoruz...." yorumunu yaptık...
           xxxxxxx
       Bir zamanlar Tv. kanallarının birisinde EĞLENCE Programları yapan; GÜNER ÜMİT; bir yarışmacıya espri yaparken, talihsiz  bir  söz  kaçırdı. Anımsadığım kadarı ile  Yarışmacı Çocuk Babamdan gibi; Espri amaçlı bir söz sarf etti...
       GÜNER ÜMİT'de "  Yoksa sen KIZILBZŞ MISIN?" sözünü etti...Tabi ki; Alevi Yurttaşlarımız İNCİNDİLER....
       Ama o dönemler Milletvekili Olan AZİMET KÖYLÜOĞLU;              " Alevi Toplumu İNCİNDİK....Ama; İNCİNSENDE İNCİTME...." sözünü Alevi Toplumuna  anımsattı...
      GÜNER ÜMİT; bir süre sonra yeni programa başlarken; yine Alevi Yurttaşlarımızdan Özür diledi...Ve olayda kapandı...
         xxxxx
       Evet....Bir Sanatçı olan Kızımız GÜLŞEN hatasını da anlamış ve üzüntüsü ile de özrünü beyan etmiştir....
      Ama...Yine de TUTUKLANMIŞTIR....
     Tabi ki ağır ELEŞTİRİLER...Tutuklamaya Sevk eden Genç C. Savcısı ve TUTUKLAYAN  Genç HAKİM için....
      HSK'nın ; Kamuoyuna yaptığı açıklama; Anayasadaki Yargı ile ilgili Düzenlenmiş olan Madde metni...
        xxxx
     1980 Öncesi; YÜKSEK HAKİMLER KURULU ve YÜKSEK SAVCILAR KURULU Vardı...
      -YHK; Seçilmiş 11 Yargıtay ÜYESİNDEN oluşurdu....Seçimini de YARGITAY GENEL Kurulu Yapardı...
      Ülkemizin tüm İL ve İLÇELERİ; Yargı yönünden 5 BÖLGEYE ayrılmıştı...5. Bölgeler gelişmemiş küçük İlçeler...4. Bölgeler biraz gelişmiş İlçeler....3. Bölgeler gelişmemiş küçük İLLER ve Gelişmiş İlçeler idi...2. Bölgeler, gelişmiş ilçeler ve Gelişmekte olan İLLER idi...       1. Bölgeler ise Büyük İller ve tam gelişmiş ilçeler idi...
      Göreve yeni başlayan Hakim-Savcı Kura ile 5. Bölgeler 2 yıllık süre için gönderilir...Sonra 3 yıllık çalışma süresi için 4. Bölge...Sonra 3 yıllık süre için 3. Bölgelere....Ve sonrada 5 yıllık Süre  için 2. Bölgelere gönderilirler...Bundan sonrada 1. Sınıfa Ayrılmış olmak koşulu ile 1. Bölgelere gönderilirlerdi...
      Yalnız Kura ile 3. Bölge Ağır Ceza Mahkemesi olan Bölgelere de en fazla iki yıl görev yapmak-deneyim kazanması için- Hakim-Savcılar gönderilir....Sonrada 5. Bölgeye ataması yapılırdı.
      Bu Hakim-Savcı arkadaşlarımız daha başarılı olurlardı....3. Bölgede az da olsa; bir uygulama deneyimini, deneyimli meslektaşlardan kazanırlardı.
     İSTANBUL-ANKARA Adliyelerinde GÖREV VERİLECEK HAKİM-SAVCININ ; 5.,4.,3. ve 2 Bölgelerde Çalışma Sürelerini doldurduktan ve 1. SINIF HAKİM-SAVCI Statüsünü aldıktan sonra  GÖREV Yapabilirler...
       Evet....Bu KURAL  tarımaar oldu...Bir yıllık Hakim-Savcı İstanbul Adliyelerinde....Ama ; Onlarda sıkıntılılar....Çünkü; Yeterli olmadıklarının da bilincindeler....
      Hakimlik ve Savcılık uzun süreli Deneyimi gerektirir...
     BEN; Meslekte 30 yılımı tamamladıktan sonra İSTANBUL Adliyesinde görev aldım...
     Hep de ASLİYE HUKUK Mahkemesi Hakimliği yaptım...Ama....Kitap, Kanun ve İçtihatta karıştırmadım ve araştırmadım....Çünkü; Deneyimlerimle işlerimi yürüttüm...
      Vaktinde ve Saatinde Duruşmalarımı bitirdim...Siyasi Yöneticilerden hep uzak durdum....Bu amaçla gelenlere kapıyı gösterdim ve açıkça da kovdum...
       Her zamanda İKTİDAR Olan Siyasi Partinin Yöneticileri ile de TERS Düştüm....Çünkü; İKTİDAR Olmak Onları fazlaca şımartır...
       xxxxx
     Şimdi İSTANBUL Adliyelerinde ki Mahkeme HAKİMLERİNE şöyle bir göz atalım...
    Hepsi de çok genç... Deneyim  edinilmemiş ....HUKUKÇULARDAN-Avukatlardan-  Çekinen Hakimler ....
     Biz bulunduğumuz bölgelerde; Deneyimli Av.lardan ve onların HUKUK Birikimlerinden hep yararlandık...
       xxxx
     İstanbul Mahkemelerinde Kamuoyuna yansıyan Sıkıntılı Kararlar ...Ve özellikle de TUTUKLAMALAR...İşte bu deneyimsiz GENÇ HAKİM-SAVCILARIN Tasarrufudur.
    HSK, Atama yaparken ve Görevlendirme yaparken; HAKİM-SAVCININ ; Meslek Kıdemi , Becerisi  ve verdiği Kararları Değerlendirerek yapması gerekir.
      Siyasilerin...Cemaatlerin....Hukuk dışı Güçlerin rica ve talimatları ile Görevlendirmeler yaptığı sürece de bu sıkıntılar gitmez ve de artar...
         xxxxx
    Yargı Mensupları üzerinde sıkı bir BASKI Her Dönemde oldu....
     Ben Sanatçı GÜLŞEN Kızımız  hakkında TUTUKLAMA KARARI veren HAKİMİ ve Soruşturma yaparak; Tutuklamaya sevk eden  SAVCI Hakkında olumsuz bir şey söyleyemem...Onlarda Bizim kadar huzursuzdurlar...
     Çünkü Biz 2000 li yılların sonlarında ; Müfettiş Hal Kağıtları ve Raporları ile  Yürekli ve Hukukun üstünlüğüne inanmış Hakimleri kaybettik...FETO Cemaati  kısgacında yok edildik.
      Çünkü; HAKİM-SAVCININ Özgür Karar verebileceği bir ortamı biz Onlara veremedik ve vermedik...
      Merhum Süleyman DEMİREL Başbakan iken  Merhum Yeğeni YAHYA DEMİREL'i  Krd. EREĞLİ C. Savcısınca TUTUKLAMAYA SEVK edebilen C. Savcısı ve TUTUKLAYAN Ereğli Hakimi gibi; HUKUKUN üstün ilkelerine bağlı kalan HAKİMLERİ kaybettik....Yerlerine de dolduramadık...
       12 Eylül 1980 li Yıllarda SIKIYÖNETİM Komutanlarına karşı direnen Hakim-Savcılar vardı...
     HSK.nın Anayasadaki; Yargı ile ilgili düzenlemeyi okuyarak; Kamuoyuna açıklaması da yeterli değildir....
     Öncelikle HSK; Hakim-Savcıların Kıdem konumuna göre Atama ve Yetkilendirmeyi gerçekleştirsin....Hakim ve Savcısına her yönden GÜVENCE versin...
    1980 Öncesi YÜKSEK HAKİMLER KURULU ve YÜKSEK SAVCILAR KURULU yeniden oluşturulmadan; BAĞIMSIZ Yargıdan söz etmek ve Adil Karar beklemek de hayal ürünüdür.
       xxxxxxx
     2000 li yıllar....Sayın SEYFİ OKTAY Bey ADALET BAKANI....Müsteşar ise; Eski Adalet Müfettişi Yusuf KENAN Bey.... 
      Sayın Bakan SEYFİ Beyi Ziyaretimde kendisine;  " Sayın BAKANIM....HSYK Toplantılarına BAKAN olarak SİZ ve Müsteşarımız  YUSUF KENAN Bey Katılmayıp; HSYK, Yedek ÜYELERLE Toplanıp Karar alması sağlansa daha etkili olmaz mı ?..." dedim.. .Gülümsedi...Ve İleride bu konumu oluşturabileceğini  beyan ettiler...
       Evet.....Biz yeniden 1961 Anayasasının getirdiği...Ve Ellerimizle kırdığımız 1961 Anayasasının benimsediği;
      " Güçlü  ve Tam Bağımsız bir Yargı ile sınırlandırılmış; KLASİK PARLAMENTER Sisteme ..." dönmeliyiz...
       Saygı ile....

Bu haber 590 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum