Reklam
Reklam

DENİZİN DİBİNDEKİ CAMİ..!

DENİZİN DİBİNDEKİ CAMİ..!

DENİZİN DİBİNDEKİ CAMİ..!

DENİZİN DİBİNDEKİ CAMİ..!

DENİZİN DİBİNDEKİ CAMİ..!
10 Mayıs 2020 - 18:21



Karaköy Vapur İskelesi'nin karşısındaki Ziraat Bankası'nın arkasında bir zamanlar zarif bir cami yükseliyordu. Sultan 4. Mehmet dönemi sadrazamı Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, bir zamanlar Yağ Kapanı ismiyle bilinen bu yere, aynı isimde bir cami yaptırmıştı. (1676-1683)

Merzifonlunun Karaköy'deki camisinin yerinde daha önce Fatih döneminden kalma bir mescit vardı. Fevkani olarak yapılan bu cami, zamanla harabeye döndü. Ve Sultan 2. Abdülhamid tarafından 1903 yılında, vakfına ait dükkânlarıyla birlikte yeniden inşa ettirildi. Dönemin meşhur İtalyan mimarı Raimondo D'Aronco'nun eseri olan cami, artnouveau üslubunda ve sekizgen planlı idi.

Alaattin masallarındaki soğan kubbeli sarayların mimari tarzını andıran caminin minaresi de aynı üslupta, benzerine pek rastlanmayan bir görünümdeydi. Sekizgen gövdesi, tıpkı cami gibi tamamen mermerle kaplı minarenin, Arap üslubunda sevimli bir de şerefesi vardı.
Bu cami Karaköy Meydanı'na öyle yakışıyordu ki; uzaklardan görülen Galata Kulesi'yle de, bölgenin batı üslubundaki mimari yapısıyla da tam bir uyum içindeydi. Eski kartpostallarda ve siyah-beyaz fotoğraflarda da bunu görmek mümkün.

1950’lerden itibaren Karaköy'de artan trafik yoğunluğunu rahatlatmak maksadıyla yol genişletme çalışmalarına başlandı. Nihayet 1958 yılında Adnan Menderes’in başbakanlığı döneminde Karaköy Camii, eski fotoğraflardan da görüleceği üzere, yola hiçbir engeli olmamasına rağmen sebepsiz yere yıkıldı.

Camiyle aynı hizada olan Ziraat Bankası'na ise dokunulmadı. Halkın tepkisinden de çekinildiği için taşlar numaralandırılarak sökülen cami, Kınalıadaya taşınacağı ve oraya aynen monte edileceği söylendi.
Her bir parçasına numara verilen caminin taşları gemiyle Kınalıadaya götürülürken, geminin yan yatması sebebiyle taşların denize döküldüğü de söylentiler arasındadır.

Camiden kalan iki parça mermerin birisi, şimdiki Kınalıada Camii'nin avlusunda yatıyor. Diğeri, aynı caminin duvarının yapımında tuğla niyetine kullanılmış. Kubbe, şerefe, külah vs. gibi birçok unsurlar kaybedildi. Abanoz ağacından oyma, nakışlı ahşap mihrabı ve minberinin, Mercan'daki Atik İbrahim Paşa Camii'ne monte edileceği söylentisi de gerçek çıkmadı. Mihrabın, şu an Kasımpaşa'daki Yahya Kethüda Camii'nde bulunduğu da söylentiler arasında. 

Halıları, saatleri, şamdanları ve Venedik'ten getirilen muhteşem avizelerini ise bir daha gören olmadı.
Günlerce kamuoyunu meşgul eden, gazetelerde boy boy haberleri çıkan camiden iki taş kaldı yadigâr...
 

Bu haber 974 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum