Murat Yılmaz

 

Kirazlar, erikler, elmalar, armutlar.

Lezzetleri ise bugünkü meyve lezzetleri ile kıyaslanamayacak kadar güzeldi.

Peki artık eski meyveler neden olmuyor?

Çünkü bölgeye uyumlu olmayan sözde ıslah edilmiş meyve fidanlarını (bu fidanları bazı yerlerde ziraat odası sattığı için ziraat fidanı derler) bahçelerimize diktik.

Bunların polenleri bölgedeki diğer ağaclardaki dişi çiçeklerin tozlaşmasını,döllenmesini etkiledi.

Kısırlaştırdı, döllenmesini etkiledi diye düşünüyorum.

Tek sebep bu değil elbette, topraktaki yararlı mikroorganizmaların olmaması, çalışamaması, don ve sıcakların görülmesi hepsi birer etmen.

Eski meyvelerden artık sadece elmalarda meyve oluyor, diğerleri az oluyor veya hiç olmuyor.

Yüzyıllardır bölgeye uyum sağlamış fidanlar, meyveler varken hiç bilmediğimiz, nereden geldiğini bilmediğimiz fidanlar dikildi.

Hangi türler ile ıslah edildiğini bilmediğimiz fidanlar getirildi.

Bir bölgedeki toprağın mikrobiyolojik dengesi farklı iken, ağaçların, bitkilerin farklı olmaması mümkün mü ?

Bu tür fidanları alırken yerelde bulunan fidanlara bakmalıyız, ya da yerele yakın, bölge içindeki fidanlara bakmalıyız.

Çinden gelen bir fidanın, Türkiye'deki bir bahçede istilacı olmaması mümkün mü ?

O bölgenin dengesini bozmayacağını söylemek mümkün mü ? (Karadeniz'de bulunan vampir kelebeğin Çin' deki süs fidanlarından geldiği tahmin edilmektedir)

Belediyeler park ve bahçelerde ithal türler dikiyor.

Sürekli su isteyen,bakım isteyen türleri dikiyorlar...

Çim denilen şey nedir? Allah aşkına.

Çim, İngiliz feodallerinin egosu için eğlencesi için üretilmiş, sürekli bakım, işçilik isteyen, su isteyen, bazı dönemlerde ilaçlama isteyen bir görsel israf.

Belediyelerde sırf görüntü olsun diye akla hayale gelmeyecek türleri getirip dikiyorlar.

Sarmaşıkları getirip koymuşlar, ormanlar hedera (sarmaşık) türleriyle dolu, al onları çoğalt, park ve bahçelerde kullan.

Kaybedilen dövizlere mi, israfa mı, gösterişe mi üzülelim , bilemedim.

Her bölgenin toprak yapısı, topraktaki içeriği, mikroorganizma dengesi, bakterisi, mantarı, böcekleri farklı iken, bu kadar değişik iken dışarıdan getirdiğimiz meyve fidanları bahçelerimizi mahvetti.

Rize'de bulunan bir erik fidanını Ordu' da dikelim ama alıp Muğla'da, Antalya'da dikmeyelim, bunu yapmayalım.

Kazdağları eteklerinde yetişen, endemik tür (Dünya'da sadece orada yetişen) Çanakkale Bayramiç Beyazı nektarinini alıp Antalya' da dikmeyelim.

Coğrafi işaret almış Ordu Akkuş Şeker fasulyesini, Denizli'de ekmeyelim.

Erzincan Cimin üzümünü alıp, Konya' da dikmeyelim.

Kayseri Yamula Patlıcan'ını alıp Adana' da ekmeyelim.

Elazığ öküzgözü fidanını alıp, Manisa'ya götürmeyelim.

Aynı şey tüm süs bitkileri, meyve ağaçları için geçerlidir.

Bölgenin dengesini bozmak, istiyorsanız, yabancı menşeli fidanları dikmeye devam edelim.

Sonra sızlanıyoruz eski kirazlar yok diye,

Çocukluğumuzdaki domateslerin, salatalıkların tadı yok diye....