Reklam

FAİZ İNDİRİM KARARI VE EKONOMİK BEKLENTİLER

Sn. Şinasi Kara bey'in FAİZ İNDİRİM KARARI VE EKONOMİK BEKLENTİLER başlıklı köşe yazısını siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

FAİZ İNDİRİM KARARI VE EKONOMİK BEKLENTİLER

Sn. Şinasi Kara bey'in FAİZ İNDİRİM KARARI VE EKONOMİK BEKLENTİLER başlıklı köşe yazısını siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

FAİZ İNDİRİM KARARI VE EKONOMİK BEKLENTİLER
22 Ekim 2021 - 09:27



Merkez Bankasının ''politika faizini'' yüzde 16 ya indirmesi, bana göre yanlış bir karardır. Bu karar, ekonomideki dinamik dengelerin yeniden kurulmasına neden olacaktır. Sırayla inceleyelim;

1. Politika faizi ile kurlar arasında ters yönlü ilişki vardır. Politika faizi düşünce kur artar. Elemanter ekonomi dersi alan herkes bu sonucu bilir. Nedeni de bellidir. Vatandaş, ulusal paradan kaçar. Birikimlerini döviz olarak biriktirir. Bu birikim, dolara ilave talep yaratıyor. Kurları artırıyor. Nitekim ülkemizde, sürekli faiz üzerine yapılan baskıların sonucu olarak, mevduatın yarısından fazlası döviz olarak tutuluyor. Faiz düştükçe döviz olarak tutulan mevduat miktarında artış oluyor. 

Önümüzdeki günlerde ''Para İkamsi sorunu'' diğer bir deyimle dolarizasyon artacaktır.  Mevduatın, bankaya geri dönmeme sorunu göz ardı edilmemelidir. Yastık altına inen döviz ve altın, ödemeler dengesi bilançosunda, sermaye çıkışı gibi NEGATİF etki yaratıyor. Negatif etki, döviz talebinin arzı aşmasından kaynaklanan kur şokları  yaratır.

2. Enflasyon artacaktır. Faizler  ile likidite tercihi arasında ters yönlü ilişki vardır. Faizler düşünce likidite artar. Artan likidite, kritik noktadan sonra,  toplam talebi artırıyor. Artan toplam talep,  tam istihdam sınırından sonra enflasyona neden oluyor. 

Talep enflasyonunun yanında, arz yönlü enflasyon  devam ediyor. Dünyada ham madde fiyatlarında artış var. Tedarik sektöründeki maliyet artışları da devam ediyor. Uluslararsaı ekonomide mevcut bu duruma ilave olarak, bizim ekonomimizde kur artışları da maliyetleri etkiliyor. Ekonomistler bu durumu ''Kur geçişgenliği'' olarak tanımlıyor.

Artan kurların, ithal mallarının maliyetini artırmasıyla sonuçlanan kur geçişgenliği, anında fiyatları yukarı çekiyor. Faiz düşmeleri kuru artırıyor. Artan kur, maliyetler yoluyla, maliyet enflasyonu yaratıyor. Nedeni ise ihracata bağlı üetim yapılmasından kaynaklanıyor. Ki bu oranın ortalama değeri yüzde 57 civarında bulunuyor.

3. Piyasa faizini ''Ödünç verilebilir fon arz ve talebi'' tayin eder. Bunu anlamak için, bankaların toplam kredilerine ve toplam mevduata bakmak lazım. Son aylarda, toplam mevduatın, toplam banka kredilerini aştığı görülüyor. Bu durumda, yatırıma ve tüketime gitmeyen fonlarda artış olur. Bu artış, faizleri aşağı baskılar. Ancak, bizdeki mevduat artışının gerisinde TL mevduat yok.  Kurlardaki artış, dolar mevduatının TL üzerinden hesaplanan miktarını artırıyor.  TL tasarruf artmış gibi görünüyor.  Gerçekte ise döviz mevduat çok önceden bozulmuş ve krediye dönüşmüş idi. Bankalar üzerindeki yükü, kredi alanlara aktarmak zorunda. Bu paradoksu çözemeyen Merkez Bankası yetkillieri, kredi faizlerindeki artışı görünce, yaptıklarına bin pişman olacaklardır.  Zira, bankaların kredi faizlerindeki artış, reel yatırımları azaltma gibi sonuç yaratacak ve ekonomik büyümeyi negatif yönde etkileyecektir.

4. Kur artışları, ithalatı pahalılandırır. Pahalanan ithalat azalır. İhraç mal ve hizmetleri ucuzlatır. İhracat artar.  Ancak buada da bir paradoks var. Merkez Bankası yetkilileri bu paradoksu bilmiyor. Ekonomide paradoksları bilmeden politika uygulamak, çocukların eline yanıcı madde vermeye benzer.  

Kural şudur.  ''İthal malları talep elastikiyeti ile ihraç malları talep elastikiyeti toplamının birden büyük olması halinde, kur artışları ülkeye ilave döviz kazandırır''. Bu teknik bir ifade olup, açıklaması benim ULUSLARARSI EKONOMİ  adlı kitabımda yapılmıştır.

 Bu sonuç, Türkiye açısından gerçekleşmiyor. Nedeni ise ithal edilen mallardaki talep elastikiyetinin sert olmasından kaynaklanıyor. Basit bir ifadeyle, kur arttı diye ülke petrol ithalatından vaz geçemez. İhracata mal üreten sanayici, gereken ithal mallarını kullanmaktan vaz geçemez. Yani, kur arttı diye ithalatta önemli bir düşme beklenmemelidir. Aksine, ihracat artacağı için, ihracata dayalı mal ithalatı da artacaktır. Kuraldan dolayı, cari açıkta  azalma bekleyenler  yanılıyor.

5. Dolarizasyon  sorunu olan bir ekomide, faiz düşmeleri sorunu daha da artırır.  Faiz ile TL mevduat arasındaki ilişki, çok önceden bozuldu. Vatandaş, TL faizi ile ilgilenmiyor. Birikimlerini döviz olarak tutuyor. Türk lirası VERGİ VERMEK amacıyla tutuluyor. Gümrükten malını TL ile çekenlerin kasasında TL  var. Vadesi geldiğinde vergisini ödemek isteyenler dahi, parasını dolar olarak tutuyor.  Bu durumda, Merkez Bankası Politika  faizi  çok az bir kesimi ilgilendiriyor. Sonuç, Merkez Banasının görevi olan enflasyon ile mücadele etkisini kaybediyor. Merkez Bankası enflasyon beklentileri gerçekleşmiyor.

6. Politika faizini düşürmek, dolarizasyonu artıracaktır. Para ikamesi olarak sonuç veren bu durum, ülke ekonomisine ilave yük getiriyor. Başkası sana parasını bedava vermez. Dolar kullanmanın maliyeti daha da artıyor. Dolar imparatorları, kağıt para dolar ile paradan para  kazanıyor.  Karşılığında mal ve hizmet satın alınmadığı işçin, dolar talebindeki artış kurları beklenenden daha yukarı çıkarıyor.

Bu haber 298 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum