Reklam
Reklam

İDAM CEZALARI .... ve DARAĞACINDA CAN VERENLER!.....

İDAM CEZALARI .... .Ve DARAĞACINDA CAN VERENLER!.....

İDAM CEZALARI .... ve DARAĞACINDA CAN VERENLER!.....

İDAM CEZALARI .... .Ve DARAĞACINDA CAN VERENLER!.....

İDAM CEZALARI .... ve DARAĞACINDA CAN VERENLER!.....
10 Mayıs 2022 - 09:42

Turan Ateş


KAMUOYUNA.....
6 Mayıs sonrası bazı Tv. Kanallarında Deniz Gezmiş ve Arkadaşları ile ilgili programlar yapıldı ve İDAM CEZALARI üzerinde de tartışmalar oldu....
Önceki TCK .muzda İDAM CEZALARI ile ilgili ÖZEL Düzenlemeler vardı.
Ben 1961 yılı Eylül-Ekim Aylarında Ortaokul Öğrencisi iken İDAM CEZALARI ile tanıştım ve İDAM sözcüğünü Telaffuz ettim...
27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi sonucu; YASSI ADADA kurulan Mahkeme-Yüksek Adalet Divanı- İDAM KARARI verdi. Ama; Mahkeme Başkanı merhum Salim BAŞOL...Ama 27 Mayısın Komutanları ve Siyasilerle içi içeydi.
"Sizi buraya tıkan; Güç benden bu kararı istiyor..." doğru mudur? Bilmem...Ama ilişkiler sıkıntı vericiydi...
xxxx
1963 lü YILLAR....Oto Stop usulü bir gezi...Eskişehir PORSUK Çayı vadisine çadır kuran iki ALMAN GENCİ...18 yaşlarında RENETA...22 aşında PETER....Nişanlı iki genç...Kendilerini doğaya bırakmışlar...Onlar el ele geziyorlar...Sevişiyorlar...
Gayet rahat ve doğallar...Ama...Bu Yaşam bizim bölgedeki iki yurttaşımızı huzursuz eder...
Gece çadıra baskın yaparlar ve PETER'i öldürürler... RENATA'nın da ırzına geçerler...Onu da öldürüp Porsuk suyuna atarlar...
Bir süre sonra herşey ortaya çıkar ve Yargılandılar...İkisi de İDAMA Mahkum oldular....İdama giderken de şu sözü söylediler....
"BİZ BUNLARIN BU KADAR DEĞERLİ OLDUKLARINI BİLMİYORDUK..."
Bu kişilerin birisi koyun çobanı...Biriside sığır çobanı... İsimleri de hala aklımda...ZEKİ POLAT...CAFER ÇETİN....
Bu insanlarımı eğitimsiz...Biz O insanlarımıza Dini duygular yanında; " Kendilerinden olmayanların katli vaciptir..." duygularını vermişiz...
xxxx
Daha sonraları, 1963 de Darbe Teşebbüsünde bulunan Talat AYDEMİR, FETİ GÜRCAN v e bir Harbiye ÖĞRENCİMİZ...
İdam Sehpasına gönderildi.
Daha sonraları 12 Mart 1971 Askeri Muhtırası....
" DARAĞACINA ÜÇ FİDAN " gönderdik...DENİZ GEZMİŞ- YUSUF ASLAN ve HÜSEYİN İNAN...
Daha sonraları 12 Eylül 1980 Askeri Müdahalesi....
"ASMAYALIM DA , BESLEYELİM Mİ? " söylemi ile 17 yaşındaki gencin Sehpaya gönderilmesi....
xxxxx
Yasalarımız ve özellikle de Ceza Hukukumuz SUÇU şöyle tanımlar....
SUÇ;suç sayılan eylemi, sonuçlarını bilmek ve isteyerek işlemek iradesidir.
Bu hükümlere aykırı eylem ve davranışların CEZASI da Yasa da gösterilir.
Evet...İDAM Sehpalarına SİYASİ SUÇLULARI Gönderdik...İdam Cezası alıp da; Yaşı nedeni ile İdam edilemeyenler; sonradan Ülke Yönetiminde söz sahibi oldular...İDAM Cezaları devamlı olarak; SİYASİ SUÇ ve SUÇLULAR aleyhinde uygulaması yapıldı.
Askeri Müdahaleler ve DARBELER; Osmanlı Devlet-Toplum yapısında hep olmuştur. İstanbul'da YENİÇERİ-ÜLEMA bir raya gelmiş yer yer ayaklanmış, Sadrazam-Defterdar başı yemişlerdir. Padişah da değiştirmişlerdir.
Bu durumlar; Cumhuriyet Döneminde de devam etmiştir. ASKER-ÜNİVERSİTE İşbirliği ve GENÇLİK Eylemleri ile bu eylemler değişik boyutlar kazanmıştır.
Askeri Darbeler ve Müdahaleler ancak Eğitim ile aşılır. Kuzey Avrupa Ülkelerinde benzer Eylemleri göremiyoruz. Az Gelişmiş ve Gelişmemiş Ülkeler yanında DİNİ Kurum ve Kuralların hüküm sürdüğü Ülkelerde daha fazla görüyoruz...
Ne yazık ki; Ülkemizde bu katağori içine girmektedir.
xxxxxx
Büyüklerimiz biz çocukken anlatırlardı...İDAM CEZASININ Yapılacağı ALANA; SEHPA KURULUR ve Bölge PANAYIR Alanına dönermiş..."İDAMA ...BİR İKİ..." diyerek dolmuşlar kalkarmış...Kişi Halkın huzurunda CELLAT tarafından sehpaya çıkarılır ve bir sür sürede ASILI kalırmış... İnsanlara İBRET olsun diye...
Önceki İNFAZ YASASI; İDAM Cezasının İnfazını GİZLİ olarak yerine getirilmesini düzenlemiştir.
Genellikle de; Kararı veren Mahkeme Hakimlerinden birisi, Dr. İmam, Hükümlü Av. ve infaz Savcısı yanında; CELLAT ve Güvenlik görevlileri huzuru ile Sabaha karşı DARAĞACINA gönderilirdi.
ABD.de Elektrikle, Fransa da GİYOTİN ile bu cezalar infaz ediliyordu.
Ben Ankara-ULUCANLAR Cezaevini Müze haline geldikten sonra bir kaç yıl önceleri gezdim...Deniz GEZMİŞ ve Arkadaşlarının İdam edildiği DARAĞACINI da gördüm...
xxxxx
Kişi, Hasta olduğu zaman; Hastalık tedavisi sonrası İdam edilir. Kişinin Dini inançları gereği Kutsal sayıldığı gün idam edilemez...
Yine KİŞİ; YARGILAMA SAFHASINDA KAFAYI BOZARSA; İDAM CEZASINI VEREMİYOR MAHKEME...Çünkü AKLEN MALÜL...KİŞİ; İNFAZ ÖNCESİ AKLEN MALÜL DURUMA GELİRSE; İDAM CEZASI İNFAZ EDİLEMİYOR. TEDAVİ EDİLDİKTEN SONRA İDAM EDİLECEKTİR...
Ne Akıl bu...İdam etmek için; İnsanın hastalığı TEDAVİ edilir mi?...
Artık; ÜLKEMİZDE geride kaldı; her ne kadar; bu CEZANIN yeniden getirilmesi istense de...
Ülkemiz ve insanlık bu uygulamaların fayda değil; zarar getirdiğini anladı...İdam Cezaları artık Tarihin karanlık sayfalarına gömüldü.
Günümüz DEMOKRASİ ve ÖZGÜRLÜKLERİN yanında İNSAN SEVGİSİNİN Geliştiği günler ve dönemlerdir...
xxxxx
Tüm Toplumların eğemen güçleri ve onların uzantıları, tarih boyunca her zaman bilime saldırdılar. Ama karşılarında Bilimi ve Bilim Adamlarını buldular. Işıktan, aydınlıktan,gerçekten korktular. Düşünen ve sorgulayan insandan ve toplumdan korktular.
17. Yüzyılda; "Sanıyorum bu dünyada bilgisizliğin bilime karşı duyduğu kin ve nefretten daha zorlu bir kin ve nefret yoktur." diyen GALİLE' ye saldırdılar.
Aynı Karanlık Güçler;COPERNİC SİSTEMİNİ geliştiren GİORDANO BRUNO'yu Tanrı Tanımazlıkla suçladılar.
7 Şubat 1600 tarihinde ROMA'da CAMPE DEİ FİORİ de odunlar üzerinde yaktılar.Ama 294 yıl sonra aynı meydana 1894 de ROMA'da ,yani Yakıldığı meydana HEYKELİNİ diktiler.
" DOĞADA HİÇ BİR ŞEY KAYBOLMAZ,HİÇ BİR ŞEYDE KENDİLİĞİNDEN VAR OLMAZ ..."
kuralını bulan Çağdaş KİMYANIN Kurucusu LAVOİSİER'yi Cumhuriyetin BİLİM Adamlarına ihtiyacı yoktur diye GİYOTİNE gönderdiler.
Tanrı ile Evrenin Birliği görüşünü savunan İslam Mutassavvıf ve Ozanı HALLACI MANSUR toplumsal barışı bozduğu gerekçesi ile idam edildi.
Bilim Adamı düşmanlığı, Bilim düşmanlığına, kitap düşmanlığına,sanat düşmanlığına dönüştürüldü. Kitaplar yakıldı ve Yasaklandı...Düşünce ve Sanat zincire vuruldu. Bilim; sanat ve düşünce Düşman ilan edildi.
Yaşlı tarih, cehaletin bilime karşı,burada sadece bir kaç örneği verilen sayısız saldırıları ile doludur.
Tüm bu saldırılar ve cinayetler; insandaki bu inançları kaldıramadı.Varlığın , bir bütün parçası olan DÜŞÜNCE; SET tanımadan, günümüze kadar ulaştı. GİYOTİNLERDEN Can verenlerin,İDAM edilenlerin,ODUNLAR üstünde yakılanların,İnsanlık dışı İŞKENCE Görenlerin ESERLERİ , DÜŞÜNCELERİ,insanlığa ve insanlığın mutluluğuna ışıklarını saçtı.Bunların DÜŞÜNCELERİ ve ESERLERİ BİLİM oldu. Üniversitelerde ders olarak okutulmaktadır.
Eserleri bir KÜLTÜR Mirası olarak kuşaktan kuşağa ,dönemden döneme insanlığın kurtuluşuna katkı vermiştir. İnsan,insanca olan her şeyi sevdi....
xxxx
Meslek Yaşamımda bana;
"İDAM CEZASI verdiniz mi? Kalem Kırdınız mı?"
sorusu çok yönetiliyor. Kocaman bir HAYIR...Çok sınırlı da olsa yaptığım Ceza Hakimliği dönemim de; İTALYAN PAPPİ'yi öldüren Sanık kişinin yargılamasında bulundum...İki Kez Mahkeme Başkanlığı yaptım,duruşmasında...İlk celse PAPPİ' nin Annesi de katıldı. Mahkeme heyetine hitaben " her şey Türk usulü olsun..." dedi.
Başkan olarak bende; " Biz burada ASİL ROMALILARIN UYGULADIĞI Ceza Hukukunu uyguluyoruz..." dedim...
Cinayet Olayı kısaca şöyle;
İtalyan PAPPİ; Irak da olayları Protesto için gelinlik giyerek; otostop yaparak, Dünya Kamuoyunu bu olaya çekmek isteyen bir protestocu... Gebze ilçesinde Ankara yönüne giden bir Minibüse biner.Sonra uzun süre haber alınamaz. ve orman da ölüsü bulunur.Takip sonucu Fail aracına alır ve İzmit Otoyolunda tünele girdiğinde kadının bacaklarına el atar. Kadın itiraz etse de kadına tecavüz eder. RUS NATAŞA zanneder...Ormanda kendime geldiğimde kadın öldürülmüş idi...kimlerin öldürdüğünü bilmediğini söyler...Kadın; tecavüz esnasında resmini çeker...Sonra kadının tel. kamerasını, foto. makinasını, takısını alır...
FAİLİN KİMLİĞİ ve GEÇMİŞİ;küçük yaşında annesi-babası ayrılmış...Sıkıntılı bir yaşam sürmüş...Kendisi de eşinden ayrılmış ve başka bir kadın ile beraber yaşıyor...İzmit-Gebze güzergahında yük alıp, Sakarya- Bolu güzergahına taşımacılık yapan bir kişi....
RUS NATAŞA adı verilen kadınlardan zannederek; bu fiili işlemiştir. Eğitim durumu ve insan sevgisinden yoksun yetişen bir kişi....
Evet....Konu; EĞİTİM ve İŞSİZLİK....İNSAN SEVGİSİNDEN Uzak bir yetişme ortamından gelmiş bir kişi....CEZASI; AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS ....Ve GASP....
xxxxxx
Hukuk Devletinde elbette Suçlar ve işlediği SUÇ nedeni ile Kişiye verilen ve verilmesi gereken CEZADA; hukukun evrensel sınırları içinde kalmalıdır. Ve özellikle de CEZALARIN İNFAZINDA....Devlet ve Devletin kurumları-birimleri daha duyarlı olmalıdırlar...Cezaların İNFAZI; Cezanın verilmesinden daha da zor olsa gerek...
Hukuk Devleti demek;insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu,adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu da devam ettirme yetkisini yükümlü sayan, tüm davranışlarında hukuk ve Anayasaya uygun,tüm işlem ve eylemeleri Yargı denetimine bağlı bulunan bir devlet demektir. İnsan hak ve özgürlüklerinin ve toplumun huzur ve refahının güvenlik altına alınması ise, ancak ve ancak hukuki durumlarda kararlılık sağlamakla olabilir.
saygı ile...

Bu haber 491 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • Olcay Aşkun
    1 yıl önce
    Muhteşem bir yazı. Emeğine sağlık dayıcığım