Seçil Yurtseven

Bunun bulunduğun yerle ya da yaptığın işle bir ilgisi yok. Beni en çok, olduğum gibi kabul görüyor olmak mutlu ediyor. Kimsenin hakkımda ne düşüneceğini düşünerek 2 dakikamı bile harcamıyorum. (Şiddetle tavsiye ederim.)

Ayrıca uzak duramıyorum. Çiftliklerimden, kızlarımdan ve bu ortamdan 1 haftadan fazla uzaklaşamıyorum.

Denedim, yapamadım. Demek ki ben bu mesleği gerçekten sevmişim. Beni çeken, burada olmamı sağlayan ve mutlu eden bir şeyler var.

(Kendi oluşturduğum bazı markaların patent aşamasında olduğum için sürecin tamamlanmasını bekliyorum. Yani artık girişimci ruhumu daha fazla dizginlemek istemiyorum.)

Bu sebepten; aralarında dünya devlerinin de bulunduğu şirketlerden gelen iş tekliflerini ‘iş ve çalışma modeli’ bana uymadığı için reddettim. Bu konuda beni arayan, çalışma arkadaşı olmak isteyen ve markalarına değer katacağımı düşünen herkese çok teşekkür ederim.

Güzel bir haber de vermek istiyorum. Beni çok heyecanlandıran bir sektörde marka elçisi olarak çalışmaya ve o firmanın dünyaya kattığı değerleri anlatmaya başlayacağım. Bundan sonra dünyanın deyimiyle “influencer” ve fikirlerimi hayata geçiren bir girişimci olacağım.

Korkmuyorum, siz de korkmayın. 
***

“Biz etek giymiyoruz.” Geçen gün duydum...

Biri telefonda konuşurken karşı tarafı inandırmak için, dürüst olduğunu ve sözünün eri(!) olduğunu vurgulamak için böyle bir cümle kurdu.

Yani ‘ben doğru söylüyorum kadın değilim.’ dedi. Dilimize yerleşmiş ve kadınları aşağılayan bu tarz cümleleri doğru bulmuyorum.

Biz etek giyiyoruz. Gerekirse şalvar da giyeriz. Topuklu ayakkabıyla kalem eteğiyle plazalarda olanımız da var, çiçekli basmasıyla tarlada domates ekenimiz de.

“Erkek sözü” değil sözün derecesini arttıran, o sözü verenin özü. Bilin istedim, karşınızda cinsiyeti kadın olan bir birey varsa onun size yalan söyleme olasılığı bir erkeğin yalan söyleme olasılığı gibidir.

(İneklerimi özleyip onları görmeye geldim bugün. Not: Biz etek giyiyoruz ve bu ne siyasi ne etnik ne de psikolojik bir anlam taşır.)