SEÇİP AYIRMAK


GÜZEL bir güne uyanmıştım. Her şey yerli yerindeydi. Ne bir eksik ne bir fazlaydı. Olması gerektiği gibiydi. Mutluydum.
Gün içi gezmesine çıktım. Havadaki buluta baktım içim açıldı. Ağaçların yeşilliğine nazar edip baharı içime taşıdım. Geriye ne kalmıştı, çayın demine bakmak ve onunla birlikte demlenmek.
Bunu yapmak için uğrak yerim olan bıçakçı Cafer abiye uğradım. Cafer abi ilginç bir adamdı. Muhabbetliydi. Sahici bakardı hayata. Sahteliğe hayatında yer açmayanlardandı. Ocağın duvarlarına insanı düşünceye davet eden çarpıcı cümleler bulup kendi el yazısı ile bir A4 kağıdına yazıp asardı. Dükkânın duvarı bir nevi açık kütüphane gibiydi özet bilgiler sunan.
Çay geldi. Demini almıştı. Sıra bana geldi düşüncesiyle duvar yazılarında yeni bir mesaj var mı diye okumaya başladım. Evet, vardı. Yanılmamıştım.
Büyük harflerle SEÇİP AYIR yazmıştı.
Size sıradan iki kelime gibi gelebilir, bilemem. Bana çok etki etti. Huzurumu kaçırdı. Çayı zor bitirip kendimi yollara vurdum. Neden tez çıktığımı sordu sonra izah ederim diyerek hızlıca uzaklaştım.
Düşündükçe içine düştüğümüz kuyuyu daha iyi anlıyordum. Neyi, neyden seçip ayıracaktık? Bunu hangi temiz bilgiyle yapacaktık? Bugün seçip ayırdığım yarınki bilincime göre nereye tekabül edecekti? Bu defa o bilinç katmanından bir daha seçip ayırma işlemine tabi tutacak mıydım?
Sorular birbirini kovaladı. Akşama kadar da peşimi bırakmadılar. Bir rahatlık yüzü vermediler.
Seçip ayırmak için Furkan ehli olmak gerek. Yani Kur’an öğrencisi olabilmek ve âyetlerle kendine yolculuk edebilmeyi başarmak gerek.
Farkları idrak etme, tefrik etme konusunda sınıfta kalıyoruz. Karıştırıyoruz her şeyi birbirine.
Yalanla doğruluğu karıştırıyoruz.
İmanla inkârı birlikte tutuyoruz içimizde.
Gerçeği hurafelerle tanınmaz hâle getiriyoruz. Buna da gerçek diye yapışıyoruz ve herkesi de teşvik ediyoruz.
Hurafe ile gerçeği birbirinden ayırt etmek 7 yaş bilgisidir oysa. Mümeyyiz olma hâli…
Makul hareket etme, dengeli davranma, daima merkezde olma meselesi yani.
İyiyi kötüden ayırt etmek, doğruyu yanlıştan seçmek mümeyyiz olanların işi ve ergenlik öncesi dönemde kazanılıyor.
Hadiseye buradan baktığımızda karşımıza nasıl bir tablo çıkıyor dersiniz?
Sonuç umutlandırıcı mı, umut kırıcı mı?
Hayrı şerden ayırmak gerek. Faydalı faydasızdan, imanı küfürden, çalışkanlığı tembellikten, duyarlılığı aymazlıktan…
Seçip ayırmak muhatap olmak demektir. Sorumluluk almaktadır. Neyi ne sebeple yaptığının idrakinde olmaktır. Kâr ve zarar dengesini gözetmek demektir. Rahmet azap farkını anlamaktır.
Mükellefiyet farkındalığıdır.
Neyi üstün tutacağına karar vermektir. Neyi tutup kaldıracağını bellemektir. Her meselenin sebep sonuç ilişkisini önceden kurabilmektir. Kapsam ve etkilerini hesap edebilmektir. Öngörmektir yani. Önceden kestirmek ve buna göre doğru tutumu tercih etmek demektir.
Makul hareket etmek aklın olgunluğuna işaret eder. Dengede kalma gayreti idrakten düşmemeyi sağlar. Seçip ayırmak eda ehliyetimiz olup olmadığını belirler.
Konu mühimdir dostlar. Sandığımızdan daha da mühim üstelik.
İçimizdeki kötülükleri iyiden seçip ayırmazsak fesada uğrayacağız zira. Vücut ve ruh bütünlüğümüz bozulacak. Pusula şaşacağı için istikâmet kaybedilecek. Geminin dümeni yanlışların kontrolüne geçerse geri almak epeyce zahmetli olacaktır.
Yapılacak iş bellidir. Nazarımızı artık içeriye, içimize çevirmeliyiz. Bu konuda hiçbir ayrıntıyı küçük görmemeliyiz. Küçük görmenin arifin değil cahilin vasfı olduğunu bilmeli ve bundan kaçmalıyız.
Dışımızdaki dünya bizi çok oyalıyor. Kesret içinde boğulduğumuz için mümeyyiz olup olmadığımızı bile tartışmalı hale getiriyor. Bilinçten düştüğümüz için bunun farkına da varamıyoruz.
Dönelim Allah’ın âyetlerini bir daha okuyalım. Kendimizi ve tutumlarımızı Kur’ana arz edelim. Doğrularımızı teyit ettirelim. Onu kendimize şahit tutalım ve bizde Kur’ana daha dikkatli bakarak Peygamberlerin verdiği mesaj ve yaptığı dualarla seçip ayırma konusundaki yanlış ve eksiklerimizi giderelim.
Yeniden fiil ehliyetimizi elde edelim.
Hayatı hakkıyla eda edelim. Yaşamamız gerekenleri kazaya bırakmayalım.

Ah Cafer abi ah!
Duvara yazdığın iki kelime beni azaplara sürükledi.
Şu bayram bir geçsin çayını içmeye yine geleceğim.
13.05.2019