Sedat Tunalı : Kimse kendini bizden daha akıllı sanmasın


Trabzonspor'un zorunlu arayı en az kayıpla atlatacak bir çalışma temposu içinde olduğunu duyduk, söyledik , yazdık. Dün 10 kişi kaldıktan sonra da oyundan düşmeyen takım bu bilgiyi teyit etti. 
*
Hakem Zorbay Küçük'e hafta içinde ailesi üzerinden ağır eleştiriler yapıldı, hepsine aklım ve vicdanımca karşı durdum, özelden 1-2 kankamla neredeyse bozuştuk bile. Bir hakem yorumlanacaksa işi üzerinden olmalıydı bu, yani benim durduğum yer anlaşılmayacak bir yer değil, hala oradayım. Lakin gördük ki Zorbay Küçük de baronlar menajerler düzeninin gözüne girmek için hiç bir fırsatı kaçırmayacak düşük ruhlulardan biri olmaya hevesli. 
Buna karşın, Ghilerme'nin atılmasında hakemi suçlamak kolaycılık olur, sambacı hakeme asist yaptı , hakem de gereğini. Ancak burada insanı rahatsız eden, orta düdük ZK'nın, oyunu oynatmaya devam ederken birden durup kırmızıyı çıkarmasıydı.
Yan hakem ya da 4. Hakem etkisi çok küçük ihtimal, bu durumda VAR Ali Palabıyık'la Zorbay K'nın konuşmaları çok  şeyi faş eder.
TS yönetimi bu kayıtlara ulaşamazsa , Zorbay Küçük'ün yarım kalan ameliyatının takip eden maçlarda tamamlandığının  çaresiz tanığı olur, atıyla Üsküdar'ı geride bırakan çetenin ardından sövme tesellisiyle avunur.

TS aleyhine verilen penaltı kararı, Türk futbolundaki çifte standardın görüntülü belgesi olarak saklanabilir. Bu pozisyonun çok daha ağırı 1500 pozisyon arşivlerde duruyor ve bunların hiç birinden 4 İstanbullu aleyhine penaltı kararı çıkmamıştır. Çıktıysa da birbirleriyle olan maçlarda konjoktüre göre çıkmıştır. Trabzon ve diğer Anadolu takımlarının isyanı bu çifte standardın normalleştirilmesinedir.
Kimse kendini bizden daha akıllı sanmasın. Zorbay da efendilerine en kolay yoldan saç okşatmanın peşinde ve her hizmete amade  olduğunu kanıtladı. Esasen Ümit Öztürk'ün kendini ve tiynetini ele veren ameliyatı sonrası hala hakemliğe devam edebiliyor olması da Zorbay K gibi yeni tetikçiler için de en büyük referans kaynağı. Mücadelemiz hiç bitmeyecek.

Gelelim takıma;

Hüseyin hoca işin şov yönüyle hiç ilgilenmeyen bir futbol emekçisi. Sadece sahaya odaklanan ve oyunu dikine oynama iradesinden taviz vermeyen taktik karakteriyle takımıyla birlikte o da büyüyor. Oyuna müdahaleleri, ki , en başta Wakame'yi dışarı alması olmak üzere , hepsi yerindeydi. Wakame'nin çıkarılmasına tepki göstermesi, takımın ruh halini göstermesi açısından da öğretici. İnsan hangi gözle bakarsa öyle görür;)

Sörloth büyük oyuncu. Çok şey yazmak gereksiz.

Ekuban rot balanslarında birkaç küçük dokunuş sonrası kalan 7 maçın kahramanlarından biri olmaya aday

A.Parmak, arayı sadece fizik olarak değil, mental olarak da çok iyi geçirmiş. Sahanın en iyilerinden biriydi.

Ömür, kalitesi ve imajının yarattığı beklentinin altında kalsa da, özverisi ve yüreğiyle İskefiye delikanlısı olduğunu bir kez daha kanıtladı. Maç eksiği ve sakatlık sonrası psikozunu atlattığı ölçüde katkısı da artacaktır. Şampiyonluk Ömür'süz olmaz

Pereira ve Novak kendi standartlarını korudu. Da Costa ve Campi zaman zaman hatalı işler yapsalar da ayakta kaldılar.

Ghilerme , sambayı horona harmanlayıp, kas gücü ile zihni arasında dengeyi kurmak zorunda. Yoksa bu kaliteye yazık olur. Bu ülkede üzerinde bordo -mavi forma varsa, hakeme yaptığın her asistin kalende golle sonuçlanacağını bugüne kadar öğrenmiş olması gerekti. Kendisine ülke gerçekleri bir kez daha anlatılmalı

Wakame , oyun aklı ve sıradışı yetenekleriyle bu ligin en dikkat çeken yabancı oyuncusu. Onu tutmakla görevli rakip oyuncuların psikolojisini bozduğu herkesin malumu. Dün de gereğini yaptı. Hocasının kendisini neden çıkardığını sorgulamasını o adrenalin ve iştahla anlamak mümkün, ama çok net belli oldu ki hoca çok doğru bir zamanda çok doğru bir müdahale yaptı. 

"Kaptan"  Uğurcan'a çok iş düşmedi, düştüğünde de hiç zorlanmadan dümeni rotasında tuttu. Benim için en önemli ayrıntı, pasla çıkmaya çalışırken rakibin 2'li 3'lü baskısında hiç panik yapmadan ara pasıyla topu arkadaşına aktarmasıydı. İlk gün söylemiştim, bu kalite nin yeri premier ligde şampiyonluk mücadelesi veren bir takımın kalesidir. Ama tabi Türkiye Şampiyonu olduktan sonra.

Dün baronlar/menajerler/oligarklar sisteminin sahiplerini bir torbaya koyup çekip çekip öpücüğe boğan Trabzon, bu yıl ameliyatlardan sıyrılıp şampiyon olursa, o kupayı içine Türkiye'deki futbol düzeninin nasıl işlediğine dair tüm verileri doldurup uzay boşluğuna bırakmalı. 

İnsanlık ahlakı meziyet olmaktan çıkarıp normalleştirdiğinde , 20. Ve 21. Yüzyılda Dünya denen yer kürede  spor ve futbol  adı altında yaşanan rezilliklerden de evrendeki tüm canlılar haberdar olur.