KUŞLAR TOPLU UÇAR


İnsanoğlunun sorunlarına çözüm olabilecek her türlü örnek tabiatta mevcuttur. Sorunlarımıza çözüm bulabilmek için tabiatı çok iyi incelemeli ve tanımalıyız. Karıncalar birbirine tutunarak köprü kurarlar. Bu köprüden işçi karıncalar yiyecek taşırlar. Yunus balıkları avlarını çember içine alırlar. Çemberden çıkan yunus karnını doyurur ve tekrar çemberlerdeki nöbetini devralır. Bütün sürü doyduktan sonra çemberi dağıtırlar.
 
Kuşlar toplu uçarlar. Mevsim değişikliklerinde göçmen kuşların gökyüzündeki göç hareketlerini izlemek çok güzel bir duygudur. Atlar, yabani hayvanlara karşı küçük tayları ortalarına alıp, arkalarını yabani hayvanlara dönerler. Saldırı anında çifte atarak kendilerini ve taylarını korurlar. Bu örnekleri istediğimiz kadar çoğaltabiliriz. Görüldüğü gibi Doğada inanılmaz bir dayanışma ve işbirliği mevcuttur.
 
Biz hayvanların bu toplu davranışlarına sürü içgüdüsü diyoruz. Sürü içgüdüsü güçlü olan canlılar soylarını tarih boyu sürdürebilmişlerdir. Sürü içgüdüsü zayıf olan ve doğada tek başına hareket eden hayvanlar ise yok olmaya mahkum olmuşlardır.
 
Tanrı insanoğlunun ihtiyaç duyduğu her türlü çareyi tabiata bahşetmiştir. Bunu gören ve anlayanlar dertlerine çare bulurlar, göremeyen ve anlamayanlar da dertleriyle baş başa kalırlar. Bireysel hareket etmenin iyi ya da kötü sonucuna katlanmakta bireysel olmaktadır.
 
Birlikten kuvvet doğar. Bir kişiye rağmen iki kişi bir aradaysa bu bir ekiptir. “Örgütlenmiş on kişilik bir azınlık, örgütlenmemiş binlerce kişiye yön verebilir”. Tarih bunun örnekleri ile doludur. Tarihi galipler yazar. Mağlupların tarih yazdığı hiç görülmemiştir.
 
Kültür sosyolojisi bir bilim dalıdır. Toplumdaki her sosyal grubun bir kültürü vardır. Meslek odaklı sivil toplum kuruluşları da bir toplum kesimidir. Aynı mesleğin ekmeğini yiyen insanlar bir araya gelerek enerjilerini birleştirirler ve bir güç oluştururlar. Önemli olan bu gücün yasal zeminde hukuk kuralları içinde kullanılmasıdır.
 
Sivil Toplum kuruluşlarının başarısı, toplu hareket etme ve karar sürecine katılma yeteneğine bağlıdır. Toplu hareket edemeyen, karar üretemeyen ve üretilen kararlara uymayan sivil toplum kuruluşlarının başarılı olması mümkün görülmemektedir.
 
Hukukun üstünlüğünü şiar edinmiş çağdaş toplumlarda, hukuk yolu ile hak arama kültürü, meslek odaklı sivil toplum kuruluşlarının en büyük gücüdür. Bu gücü kullanırken hukuk yıpratılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki hukuk bir gün gelir, ona karşı olanlar için dahi gerekli olabilir. Hukuk sistemi, doğru ve haklı yerde durmayı zorunlu görür. Doğru noktada durup sabırla beklemeyenlerin durumu, hızlı akan trafikte sürekli karşıdan karşıya geçmeye benzer. Bir an gelir araçların çarpması ile kaza meydana gelebilir.
 
İnsanlar bir derede akan su gibidirler. Normal şartlarda derede akan suyun önemli bir gücü yoktur. Ancak önüne bir bent inşa edildiğinde bu bendin arkasında biriken suyun müthiş bir gücü vardır. Bu güç elektrik enerjisine dönüştüğünde fabrikaları çalıştırır, şehirleri aydınlatır. Derede masum akan su gibi toplum içinde tek başına dolaşan insanların önemli bir gücü olduğu söylenemez. Şayet insanlarda bir bendin arkasında toplanan su gibi bir liderin arkasında toplanırlarsa oluşturacakları toplam güç birçok şeyi değiştirmeye yeterlidir.
          Bunun örneklerini pratikte görmemiz her zaman mümkündür. Doğru yerde, doğru zamanda ve doğru bir amaç için kullanılmayan güç faydalı bir güç değildir. Yeri zamanı ve amacı çok iyi tespit etmek önemlidir. Bu da tabi liderin görevidir. Bu sebeple lider doğayı iyi incelemeli ve tanımalıdır. İhtiyaç duyulan çözümler doğada saklıdır. Marifet o çözümleri bulup, toplum yararına kullanabilmektir. İşte Lider budur.