AYASOFYA ANILARI




Her ''Ayasofya'' sözü edildiği zaman, yaşadığım anım aklıma geliyor. Sizler ile paylaşmak istedim.

Sene 1967. İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisine yeni girmiştim.  O dönemde, Akademi Sultanahmet Meydanındaki tarihi binada eğitim veriyordu. 

Sultanahmet turistlerin uğrak yeridir. Zira, Ayasofya, Yerebatan Sarayı, Topkapı Sarayı   ve Sultanahmet Cami burada bulunuyor.   Mısırdan getirilmiş  ve meydana dikilmiş dikilitaşın, nasıl getirilip buraya konulduğu insanı derin düşüncelere sevk ediyor.

Sultanahmette turist gezdiriyor. Harçlığımı çıkarıyorum. Mağazalar Hanut tabir edilen, getirdiğimiz turistlere sattıkları mallardan komisyon veriyor. İşler yolunda gidiyor.

Güney Afrikalı bir aileyi gezdiriyorum. Kadın ''Ayasofya'ya, gitmek'' istedi.  Bildiklerimi anlattım. Kadın ''Bir şey atlıyorsun genç adam'' demez mi.  ''Ne olduğunu'' sordum. Dilek deliği,  diye tarif etti.  ''Dilek Deliğine  parmağını soktuğun zaman,  aklında tuttuğun ilk dilek gerçekleşiyor'' dedi.

 Ayasofyadaki, Dilek Deliğine yaklaştım. Deliğe parmağımı sokmadan önce konsantre olmalıydım. Aklımda dilenecek o kadar çok şey vardı ki. Öncelik sırasını belirlemeliydim.  Zira, ilk aklından geçen, gerçekleşiyor.  

1.Param olursa, fena olmazdı. Tabanı yamalı  ayakkabı   çabuk fark ediliyor. Kızlar züğürt olduğumu anlayınca, hemen beni terk ediyordu.

2. Okulu bitirip, bir an önce maaşlı bir işe başlamak da kabul edilebilir bir arzu idi.  

3. Siyasete girip ülkeme hizmet mi etsem, diye düşündüm. Memleketin hali perişandı. İşsizlik korkutucu idi. İnsanımız köle olarak Almanyaya gidiyordu. Almanyaya giden işçileri, Alman Doktorlar Tophanedeki İş Bulma Kurumunda hayvan gibi muayene ediyor. Sanki esir satın alıyormuş gibi, dişlerine dahi  bakıyordu. Bu beni kahrediyordu.

Üç seçenek arasında kafam gitti geldi. İkinci seçenekten kolay vaz geçtim.. Okulu nasıl olsa bitirecektim. Benim için okumak zor iş değildi. 

Üçüncü seçenekl beni aşıyordu. ''Önce kendine faydalı ol. Kendine faydası olmayanın başkasına faydası olmaz''deyişi aklıma geldi. Ondan da vaz geçtim. En iyisi birinci seçenek idi.

Parmağımı, Ayasofya'daki  Dilek Deliğine sokmadan önce var gücümle irademi birinci seçenekte topladım. Zira, aklıma başka şeyler de geliyordu.  Dileğim kabul oldu.

 
Şinasi Kara