ORDU'NUN KAYBOLAN DERELERİ…



Boztepe’ye sırtını dayamış bir kent olan Ordu merkezinde yıllar önce onlarca küçük dere vardı. Selimiye’de Hamam deresi, Zaferi Milli deresi, Taşbaşında Hapishane deresi gibi adını şu an hatırlayamadığım küçük dereler nerede şimdi? Bu dereler yağışın olmadığı normal zamanlarda küçücük bir su birikintisi olarak sessizce denize akardı. Kadınlar bu şirin derelerin kenarında köteklerle çamaşır yıkar, çocuklar el avıyla balık tutardı. Ama baharda ve yaz mevsiminde yağan ani ve şiddetli sağanak yağmurlarda bu cılka dereler adeta bir canavara döner, önüne kattığını kapıp, Düz mahalleye, Şarkiye mahallesine dolup taşar, zarar ziyan verirdi. Bir değil iki değil her yıl bu taşkınlar tekrarladıkça gelen Belediye Reisleri bu derelerin ıslahı için gerekli kurumlara müracaatlar yapmaya ve bastırmaya başladılar. 
Netice olarak 70 lerde  İller Bankası tarafından şehrin içine taşkın yapan Boztepe dereleri  kapalı galeri şeklinde kutu menfezlere alındı. Bu derelerde böylece sessizce ortadan kayboldu. Kimisinin üzerine yol yapıldı, kimisinin üzerine binalar dikildi. Hatırlarsanız Taşbaşı Rum Kilisesinin yanında akan meşhur Hapishane deresi kara yolu kenarında kaybolduğunu pek kimse anlayamamıştı. Çünkü tam derenin üzerine iki katlı betonarme bir bina yapılmıştı. Ta ki Hapishane Deresine 90’lı yıllarda taşana kadar… Hapishane deresine gelen büyük bir sel afetinde bu iki katlı binanın pencerelerinden dışarı şelale gibi dere suları karayoluna adeta fışkırdığını görenler gözlerine inanamamıştı. İşte kaybolan dere selde adeta hortlamıştı…Daha neler neler… 
Fındık yatağı deresi, Şahincili mahallesi tepelerinden doğuyordu. Derenin akmaya başladığı yerde bugün  büyük bir mahalle var. Bu mahalleyi altından kat eden dere, Umut Hastanesi ile Çakal çıkmaz mezarlığı yanından geçtikten sonra İran karayolunda ortaya çıkıyordu. Bu noktada Fındık yatağı deresi tekrar kapalı kutu menfez ile TOKİ konutları kamyon garajı  civarında onlarca sokağın bulunduğu bölgede kaybolup yer altına giriyordu. Mahalleyi baştan başa yeraltından geçtikten sonra Fındık yatağı deresi Civil deresine tahliye oluyordu. Bu yolculuğun bilançosu dere yatağında kurulu binlerce toplu konut, hastane, beş yıldızlı otel, şehir mezarlığı, okul vb. bina demekti...Bu Fındık yatağı deresi arada bir  taşıp ortaya çıkıp ölmdeğini bize gösteriyor. Şu sıralar ortalıkta gözükmeyen ve kaybolan Fındık yatağı deresi patlayacağı günü saatli bomba gibi bekliyor…
Karşıyaka ve Karapınar mahallesinin tepelerinden doğan Sanayi Deresi'nde de durum vahimdi... Sanayi Deresinin doğduğu yamaçların üstünde artık çok katlı yüksek apartmanlar var. Yine de yeni inşaatlar yapılmaya devam ediyor.  On  yıl öncesine ait şehir haritasını elinize alıp Sanayi  Deresi'ni aramaya başlarsanız , bu derenin belli bir kesimde kaybolduğunu göreceksiniz.  Eski haritalara göre Sanayi Deresi Karşıyaka bulvarı ve çevresi ile 2. Sanayi sitesi çevresinde nazlı nazlı akması gerekiyor. Ama Sanayi deresi düz alanda kaybolmuş ve gerçekten ortada yok. Sanayi Deresi bu şekilde yeryüzüne hiç çıkmadan Karşıyaka  Mahallesindeki Otomobil  Satış mağazaları, Adliye  ve Ana karayolunu yer altında sade bir büzle  geçiyor. Sanayi Deresi  Ordu Büyükşehir Belediyesi Durugöl yerleşkesinin önünden itibaren dikdörtgen kesitli olarak yeniden ortaya çıkıyor ve denize kadar bu şekilde akıyor…Ortalıktan kaybettiğimiz  Sanayi deresi birgün coşarsa Karşıyaka Bulvarı ve 2. Sanayi Sitesine taşarak çevrede çok büyük bir zarara ziyana sebep olabileceği endişesi taşıyoruz... 
Yine Ordu’nun birçok ilçesinde üzeri kapatılmış ve kaybolmuş bir sürü deresi daha bulunmaktadır. Mesela Keçiköy sırtlarından Kirazlimanı sahillerine akan bir sürü yağmur dereleri vardı. Bu dereler her yağmurda coşar heyelanlara bile neden olurdu. Şimdi Keçiköy sırtlarında yapılan onlarca site, binlerce konutun arasında heyelan yapan Keçiköy derelerinin üzerilerine sünger çekildi. Yeni mahallede  meşhur öğretmeler sitesinin yanından geçen eski dere yatağına da yıllar öncesi kapatılıp menfez yapılmış, üstüne de yollar, otoparklar yapılmıştı. Perşembe’de Kozyatağı Deresi Belediye tarafından zamanında üzeri tamamen kapatılmış ve iş yerleri yapılmıştır. Medreseönü kasabasından geçen Değirmen deresi de kapatılıp üzerine düğün salonu yapılmıştır. Ha keza; Fatsa’da Pongurt deresi gibi bir sürü derenin ve bir çok ilçeden geçen küçük derenin üzeri kapatılmıştır…O kadar çok kaybolan dere var ki; bunları yazmaya kalkarsak her halde  bir kitap olur… 
Ordu'da Civil ırmağı, Bülbül deresi yataklarının çevresi yeşil alanlara değil de beton yığınları ile duvar gibi örüldüğü görülüyor. Bu şekilde şehrin nefes alması, temiz ve taze havanın şehre nüfus etmesi mümkün değildir. Böyle şehirlerin yenilenmeyen taze olmayan havası, insanları her türlü hasta eder.
Civil ve Bülbül gibi dereler, doğal yapısıyla kent ve kentliyle güçlü bağları olan akarsulardır. ama bu dereler çevresindeki yapı yoğunluğunun ezici baskısıyla, artan beton yüzey alanları ile nedeniyle kentle bağını koparmıştır. Bülbül deresine su yükseltmek için hesapsızca yapılan kapaklar yüzünden geçenlerde az kalsın dere taşıyordu…Civil ve Bülbül Dere yatakları üzerinde su akışına bariyer olan her türlü yapı acilen kaldırılmalıdır.
Ordu’da şehir merkezinde trafiğe kapatılan çarşı pazarlara yaya yürüyüşü için yapılan alanlar mermer taşla ve betonla kaplanmıştır. Bu tür düzenlemeler insana konfor değil sadece yorgunluk vermektedir. Yağmur suyunun toprakla buluşmasının engellendiği, dere yataklarının beton yığını olduğu, altyapı hizmetlerinin yeterli olmadığı sürece Ordu şehir merkezinde en ufak yağmurda artık sel felaketleri  yaşanacaktır. Her şehir gibi Ordu kenti de iklim değişikliğinden dolayı artan taşkın riskleriyle yüzleşmeyi, taşkına karşı ciddi önlemleri artık oturup planlamalıdır. Bizden söylemesi…