BİR EMEKLİ HİKAYESİ



Tanıdığım bir emekli vardı. 25 yıl devlette çalışmış ve emekli olmuş. 18 yaşında göreve başlamış. Askerliğini saydırmış. 43 yaşında emekli olmuş. Görevi gereği, yüksek emekli maaşı alıyordu.
Allah uzun ömür versin çok da yaşadı. 86 yaşında öldü. 25 yıl çalıştı, 43 sene emekli maaşı aldı. Beni her gördüğünde, emekli maaşının düşük olmasından şikayet ederdi. Bu şikayeti, rastladığı herkese yapardı.
Öldükten bir süre sonra kızı kocasından ayrıldı. Ama koca ile birlikte yaşıyor. Sonradan fark ettim. Gerçekte ayrılma yok. Fakat, ekonomik çıkar resmi nikahı ortadan kaldırıyor. Kadının, babasından kalan emekli maaşını alması için, resmen boşanmışlar. Realitede evlilik devam ediyor.
Geçenlerde gördüm. Konu emekli maaşına geldi. Ne kadar oldu diye, sordum. ''Abi 20 yılı geçti'' demez mi. Baba 43 yıl emekli maaşı almış. Ölmüş. Kızı 20 yıldır ölen babanın maaşını alıyor. 25 yıl çalışan memura, devlet 63 yıldır emekli maşı ödüyor.
Konuşma sırasında, emeklinin torunu ''bize halen dedemiz bakıyor'' şeklinde itirafta bulundu. Anası, kızına ters ters bakarak ''yasal hakkımız'' diyerek uyardı.
İşin kötü tarafı, ana ve kız üniversite mezunu. Hiç bir işte dikiş tutturamadılar. Ufak bir ekonomik güvence, onları ekonomiden soyutluyor. Taşı tutsa suyunu çıkaracak kadınlarımız, babalarının emekli maaşı ile yaşıyor. Sayılarının 2 milyonu aştığı söyleniyor.
Emekli ölüyor ama maaşı ölmüyor. Sayıları arttıkça, diğer emeklilerin daha az maaş almasına neden oluyor. Bu işe bir çözüm bulmamız gerekiyor.
Şinasi Kara