Milli Görüşçülerin bir de fantezi fetihleri vardır.
Bunlardan birincisi her yıl hiç aksatmadan bir stadyumda toplanıp tahta kılıçlarla kutladıkları İstanbul’un fethidir. Bu türden tarih fetişizmine diğer parti belediyeleri hiç zorluk çıkarmazlar. Gerçi 90’lı yıllarda Refah Partisi İstanbul belediyesini kazandığında fethedilmişti ama kahpe Bizans dirilip İstanbul’u geri almış. İstanbul’u almakla kalmamış fatihler fatihi bay en başkanla cumhuriyeti haraç mezat küreselcilere pazarlamıştı. Uzun bahis. İhaların sihaların balistik füzelerin havada uçuştuğu bir çağda hâlâ tahta kılıçlarla İstanbul’u fethetme derdindeler. Artık İstanbul CHP’nin elinde. Onlara tahta kılıç çekmek daha mübarek bir iş olsa gerek.
İş bu kadarla kalsa iyi. Hıristiyanların Noel kutlamalarına alternatif olarak bir de Mekke’nin fethi garabetini uydurdular. Mekke’yi Kureyş’in müşriklerinden kurtarmak gibi bir durum yok tarihsel olarak. Onu Suudi petro-dolar şeyhlerinin tasallutundan kurtarmak gerekiyor. Ama bu iş tahta kılıçlarla olacak bir iş değil. Artı buna diyanet müsaade etmez zira hac farizası içinden anormal para kaldırıyorlar. Üstelik fethedilecek yerde hacılar galaksideki yıldızlar gibi dönüp Kâbe'yi tavaf ediyorlardı. Aslında şimdi en uygun zamandır. Hazır pandemi varken ve Mekke hayalet bir şehre dönmüşken dalmak lazım Hicaz’a. Lüks oteller bomboştur. Ganimet büyüktür yani.
Uzun etmeyelim. Bizim Milli Görüşçülerin dünyanın gerçeklerinden kopuk ideolojik takıntılı halleri acınasıdır. Ciddi bir projeleri, modern bir toplumda ürettikleri bir şeyleri yoktur. Hamasi konular üzerinde eğlenip dururlar. Bunu dillendirdiğinizde de Adanalı Cumali gibileri size en galizinden küfür ederler. Eh bu durumda da bize ne haliniz varsa görün, demekten başka bir şey düşmez.