Yaşatmak İçin Yaşamak



                   Hacı Zeynalabin TAĞIYEV’in
            Eğitim Faaliyetleri ve Eğitime verdiği Önem
 

Tağıyev, Allah’ın kendisine vermiş olduğu serveti insanlık adına harcaması bakımından kendi devri içerisinde sayılı insanlardan biridir. Küçükken yokluk içerisinde yaşamasına rağmen, sonradan kendisine verilen servetle şımarmamış, biriktirme yerine milletinin geleceğine yatırım yapmayı bilmiştir. O, daha küçük yaşlarda, yaşadığı fakirlik zilletini, gelecek neslin yaşamasını istemiyordu. Bununla birlikte Müslümanların cahil, yobaz, gerici olarak gösterilerek bir köşeye atılması ve ötekileştirilmesine de bir türlü gönlü razı olmuyordu. İlk işe gençlerin tahsil alarak, beyinleriyle beraber gönüllerinin de aydınlanması için okul açma çalışmalarıyla başlar. Yani, neft kapitalini, insan kapitaline çevirmeyi düşünüyordu.
 
19. yüzyılın ikinci yarısında Azerbaycan çok önemli gelişmelere sahne oluyordu. Tek tip eğitimin dışına çıkılarak, medreselerin yanısıra muasır okullar da açılmaya başlamıştı. Tağıyev, bu değişime ayak uydurmak, kendi neslini yetişme adına fikir yürütmek, projeler geliştirmek için, en yakınında bulunan aydınları bir araya toplayarak, günlerce istişareler yaparak, milleti için bir çıkış yolu arar.
 
Bu dönemin en önemli gelişmelerinden birisi, “ Usul-i Cedid ” okullarının açılmasıydı. Bu önemli gelişmelerin yanında ayrı bir gerçek daha göze çarpıyordu ki o da, bazı mihraklar tarafından Azerbaycan halkı, bu yeni gelişmelerin dışına itilmeye çalışılmasıydı. Çünkü, 1900 yılında Azerbaycan’da bulunan 172 ilkokul eğitim ve öğretim faaliyeti veriyor, bu okullarda 14.400 çocuk eğitim ve öğretim görüyordu. Ne acıdır ki, Bakü ve Zagatala şehrindeki sanat okulunda okuyan 198 öğrenciden sadece dokuz tanesi Türk’tü. 
 
Bu gerçeği gören Hacı Zeynalabidin Tagıyev, Azerbaycan halkının kasıtlı bir şekilde eğitimsiz bırakılarak, kendilerine en büyük kötülüğün yapıldığının farkındaydı. O, yakın arkadaşı ve Azerbaycan’ın tanınmış simalarından olan Hasan Bey Zerdabi ile güçlerini birleştirerek, milletinin düşürülmek istendiği bu tuzağı boşa çıkaracak adımlar atmaya karar verirler.
 
İlk önce maddi durumu iyi olan Türk zenginleriyle irtibat kurulacak, onların eğitim ve öğretim faaliyetlerine yardımcı olmaları adına, himmetlerine başvurulacaktı. Zaman hızla ilerliyordu ve Tağıyev, adeta zamanı durdurmanın yollarını arıyordu. Kendi kazancının tamamına yakınını bu projeye yönlendirerek, Zerdabi’yi de bu eğitim faaliyetlerinin  organizesi verir.
 
Hacı Tağıyev’in eğitim için bu çırpınışlarını gören halktan bazıları, kara gün için biriktirdiği akçelerini getirip halkın hizmetine vakfeder. Artık bu işin önünde başka engel kalmamıştı. Rusya’nın ve diğer güçlerin Azerbaycan halkını ötekileştirmeye çalıştığı 1896 yılında, Azerbaycan’da özel teşebbüsle bir kız okulu açma girişimiyle eğitim faaliyetlerine başlamak isteseler de, ilk girişimlerinden bir sonuç alamazlar. Aynı yıl içerisinde Bakü’de bir okul açma girişimi de yine başarısızlıkla sonuçlanır. Ama Tağıyev asla millet yolunda hizmetten vazgeçmeyecekti.
 
Tağıyev’ın en büyük ideali, kendi neslini yine kendilerinin yetiştirmesiydi. Rus Çar’ı 3. Aleksandır’a bir mektup yazarak kız okulunun açılmasıyla alakalı izin vermesini ister fakat Rus Çar’ı buna olumlu bakmaz. Ümidini yitirmeyen Tağıyev, Rus Çar’ı 3. Aleksandır’ın vefat etmesini fırsat bilerek bu defa eşi Aleksandra Fyodorovna’ya hediyeler göndererek okul açma isteğini bir defa daha yeniler. Hatta eğer okulun açılmasına izin verirlerse okula onun adını koyacağının da sözünü verir.
 
Bundan da olumlu bir sonuç alamayan Tağıyev,  1896 tarihinde bu defa Kafkas Eğitim Müdürlüğüne bir mektup yazarak Rus-Müslüman okulu açmak istediğini bildirir. Bu okulda sadece kız çocuklarının tahsil alacağını, Rusça ve Türkçe’nin yanında el işleri, dikiş-nakış vb. el becerilerinin de öğretileceğini vurgular. Tağıyev, bu arada yakınında bulunan kızlara Aleksandır’ın eşine okulun açılması için mektuplar yazdırmayı da ihmal etmez.
 
Rusya’nın bu bezdirme politikaları karşısında 29 Nisan 1896 yılındaki ayrı bir teklifle tekrar girişimde bulunur ve okula açılma izni verilmesine karşılık, okul binasına 25.000 manat, okul binasının bakımı için 125.000 manat sermaye koyacağı, ayrıca 20 öğrencilik bir de yurt binası yaptırma vaadinde bulunur.
 
Tağıyev’in bu okul inadından vaz geçmeyeceğini anlayan Ruslar sonunda, Kafkas Eğitim Dairesi Müdürlüğü ne okul açma izninin verilmesini emreder. Ve nihayet Tağıyev amacına ulaşmış, himmetini milleti için ortaya koymanın sevincini yaşar. Kısa zamanda başta Tağıyev olmak üzere, zengin Türk iş adamlarının gayretiyle okul binası tamamlanarak eğitim ve öğretim faaliyetine başlar.
 
Tağıyev, onca işin yanında mesaisinin büyük bir bölümünü eğitim ve öğretim faaliyetlerine ayırır. Aslında onu en çok sevindiren Müslüman kızlara eğitim ve öğretim imkanının sağlanmasıydı. Bütün zorluklara rağmen 183.500 manata tamamlanan bu okulda 35 öğrenciden fakir oldukları gerekçesiyle para alınmayacak, aynı zamanda bu para alınmayan öğrenciler okulun yurdunda yine parasız barınacaklardı. Ailelerinin maddi durumu iyi olan öğrencilerden ise yıllık olarak 100 manat alınacaktı. Arıca, bu eğitim seferberliğinin kesintisiz devam edebilmesi ve öğrencilerin ihtiyaçlarının karşılanması için, zengin Müslümanların mali yardımlarından da istifade edilecekti.
 
Ama, her şey binadan ve paradan ibaret değildi. Bu kadar büyük zorluklara ve sıkıntılara rağmen açılan okul 1901 yılında yeterli başvuru olmadığı için eğitim ve öğretime bir türlü başlayamaz. Bunun üzerine Tağıyev halkı Bakü’de bulunan Tazepir Camisine toplar ve onlarla görüşür. Onlara okulun açılması, öğretmen bulunması, binanın tamiri, yurdun yapılmasıyla alakalı çektikleri sıkıntıları anlatsa da, halkın kızlarını okula vermeye yanaşmamasına bir anlam veremez. Problemin devrin din adamlarının tutumundan ve halka kızların okumasının dinen caiz olmadığı yönünde baskı yapmasından ortaya çıktığını anlaşılınca, bu defa Tağıyev stratejisini değiştirir.
 
Bu devirde din hadimlerinin halkın üzerine nasıl bir tesir icra ettiğini bilen Tağıyev, ilk olarak bu insanları evine çağırmakla işe başlar. Evindeki toplantılarda İslamiyette kızların okumasını engelleyecek her hangi bir ayet, bir hadisin olmadığını, hatta Kur’anın ‘oku’ diye başlamasını örnek gösterse de, başarılı olamaz ve bu defa din hadimlerinin daha da sinirlenmesine sebep olur. 
 
Bunun üzerine tek çıkar yol olarak gördüğü Mekke, Medine, Kerbela, Horosan, Kahire, İstanbul ve Tahran’daki din adamlarından kızların okumasına İslami yönden bir yasaklamanın olup-olmadığı yönünde fetva ister. İslamiyette kızların okumasıyla alakalı hiç bir yasağın olmadığı ve hatta teşvik edildiği ayet ve hadislerle tescil edilince, Tağıyev bu haberi vermek ve fetvayı onlara göstermek için hocaları tekrar evine davet eder. Fetvaları gören din hadimlerinin mahcup olduğunu gören Tağıyev, onların değişik hediyelerle gönüllerini de almayı ihmal etmeyerek büyük bir incelik gösterir.
 
Bu okuldan mezun olanların öğretici vasfının olmaması, ayrı bir problemi ortaya çıkarmıştı. Tağıyev, 1913 yılında 100 bin manat daha yatırım yaparak bu okulu öğretmen okuluna çevirir.  Buradan mezun olanlar diğer okullarda öğretmenlik yapabilecek ve kendi neslini yetiştirebilecekti. Seminerler verilerek kısa bir zaman diliminde mezunlar öğretmen olarak kendi mesleklerinde yeterli hale getirilerek, İslami ilimlerin yanında Rusça, Azerbaycan Türkçesi, matematik, fizik, pedagoji,  tarih, coğrafya, hitabet dersleri de veriliyordu. Büyük sıkıntılar çekilerek açılan bu kız okulu 1918 yılındaki Bakü’de çıkan karışıklıklardan dolayı eğitim ve öğretim hayatına mecburen son vermek zorunda kalır.
 
Gelecek yazımız: Azerbaycan Sovyet Hakimiyetinde