Müslüman ve Hristiyan Mübadiller arasında fark var mı?



Bulunduğumuz ve benzeri platformlarda en çok karşılaştığımız soru şu: Neden Müslümanların trajedilerine daha az yer veriyorsunuz?
Mübadele belgeselini çalışırken öncesi ve sonrasında yaşadıklarımdan çıkardığım sonuç şöyle:
Bir : Müslüman mübadiller anlatmayı tercih etmiyor ve susuyorlar, kaderciler.
İki : Müslüman mübadiller devlete itiraz etmiyorlar, itaatkarlar.
Üç : Müslüman mübadillerin arşiv tutma geleneği neredeyse yok (Ses, fotoğraf, film, yazılı belge).
Dört : Müslüman mübadiller yeni vatanlarına yabancılaşmamaları için çocuklarına tarihlerini anlatmamayı tercih ediyor.
Beş: Çoğu Müslüman mübadil, nereden geldiniz, sorusuna “Selanik”, diye cevap veriyor. Çünkü Atatürk de Selanikli ve her mübadilin ailesi Atatürk’e komşu olduklarını söylüyor. Devlete sığınma ve savunma.
Bu beş davranışın çoğu muhtemelen Hristiyan mübadillerde de başlangıçta vardı. Ancak onların en önemli farkı zorunlu göçten birkaç yıl sonra, 1930’lu yıllardan itibaren arşiv tutmaya, ses, fotoğraf, film ve yazılı belgeler, kitaplar oluşturmalarıdır. Yunanistan’da Küçük Asya Araştırmaları Merkezi ve Pontos Arşivi bugün çok zengin kaynaklara sahip ve tüm araştırmacılara açık halde.
Ayrıca Hristiyan mübadiller devleti ve liderleri kutsamamış, Venizelos’u eleştirmişler. Öyle ki Venizelos’un bir veya iki heykeli var Yunanistan’da. Yunanistan'da devlet bugün hizmetkar olarak görülüyor, bizde halk devletin hizmetkarı.
Türkiye’de mübadeleye ilgi 1990’larda başlıyor. Ondan önce en erken 70 ve 80’li yıllarda TRT’nin tek taraflı yaptığı birkaç röportaja dayalı belgeseli sayılabilir. Ancak, maalesef bizim bu konuda başvurabileceğimiz bir araştırma merkezimiz dahi yok.  
Biz İbrahim Dizman ile mübadeleyi karşılıklı olarak çalışmaya başladığımızda maalesef birinci kuşağın temsilcilerinin öldüğünü ve ikinci kuşağın çok az bilgiye sahip olduğunu gördük.
Buna rağmen başarılı bir şekilde mübadeleyi karşılıklı, analitik bir şekilde ele aldık. Amacımız konunun siyasi değil, insani yanını ortaya çıkarmaktı. Ve gördük ki, belki de insanlık tarihinin en trajik olayı bu coğrafyaya ait.
Ez cümle; Müslüman mübadiller ve hatta Balkan ve Kafkas muhacirleri (sayıları milyonları buluyor) acılarını saklamış, travmalarını sağaltmak için susmayı tercih etmişler. 
Oysa Hristiyan mübadil ve muhacir torunları öyle yapmamış, seslerini yükseltmeye devam etmişler. Bunun altında yatan asıl sebep, güçlü bir arşive ve bilince sahip olmalarıdır.
Şimdi biz ne diyelim?
Biz sustuk, siz de susun mu diyelim?