VAKKO'DAN ANILARIM ve R.T. ERDOĞAN'LA ARACILIĞIM


Her SALI Unutulmaz BİR ANI / 21

 
 
Sıradan marka değil Vakko, sadece bir konfeksiyon markası da değil. Bir neslin öyküsü, bir kuşağın tatlı rüyası, bir dönemin statü etiketi, varoluş heyecanı… Bazılarının göz boyası, atlama taşı… Büyük kentlerde yaşayan benim yaş grubu çok iyi anladı ne demek istediğimi, reklam yapmadığımı. Gençler pek bilmez Vakko ne demek.
Vakko’nun kurucusu Vitali Hakko'yla (İst. 1913-İst. 2007) iyi görüşürdüm. 1996-2002 arası. Başbaşa çok sohbetimiz olmuştur. Severdi beni. Demirel’i Merter’e davet ettiğimde karşılama için en büyük desteği ondan gördüm. İzzet Öz gibi çalıştığı yetenekli kişileri yanıma yardımcı vermiş, bir sürü güzel fikir geliştirmişti. Demirel'in gözüne girerek Çankaya kadrosuna dâhil olmamda Cumhurbaşkanını Merter'de ağırlamamın rolü büyüktür.
 
“Cem Hakko… Biricik oğlum, onu çek seviyorum ama hiç bana benzemiyor, aklı fikri oto yarışlarında, radyoda… Ölürsem burası ne olur bilemem. Benden geçti artık, teknolojiyi kaçırdım. Hesap makinesini bile kullanamıyorum, ne bilgisayarı! Kardeşim Albert olmasa bu kadarını da yapamazdım ya…” demişti koca kurt.
 
Ne ufak tefek boyu ne de 90’a varan yaşı kimseyi şaşırtmıyordu… O yaşında dahi sabahtan akşama kadar işyerinde oradan oraya koşuyordu. Malların kolilere yerleştirilmesiyle bile ilgileniyor; bunu yaparken de beyaz iş önlüğünün düğmesini koparabiliyordu...
 
Çünkü o işinin ve doğduğu bu toprakların değişmez sevdalısıydı… Çocukluğu olağanüstü sıkıntılar içinde geçmişti. Doğum yeri İstanbul - Yedikule onun için de zindan olabilirdi ama mücadele etti, karşı koydu. Gün geldi, Yedikule’den Sirkeci’ye giden banliyö trenine bilet parası bulmak bile sorun teşkil etti. Daha çocukken babası evi terk edince Vitali, hayata erken atılmak zorunda kaldı ama hayata iyi tutundu, çok çalıştı; itaat etti ustalarına ve hayatın kurallarına. 
 
Türkiye’de markanın önemini kavramış ilk iki-üç kişiden biriydi Vitali bey. Bir zamanlar Vakko deyince akan sular durmasa da gözlerimiz dört açılırdı. Ondan önce, 1930-40’larda Şen Şapka modasını patlatmıştı.
 
Eski parlak günlerinde değilse de Vitali Hakko’nun Vakko’su hâlâ iş dünyasının vazgeçilmezidir ve başarılı bir vizyon-misyonun uzantısıdır. Vakko mağazaları estetik ve müşteri ilişkileri bakımından hâlâ birinci sınıf bana göre. 
 
Son yıllarında, Bay Vitali’ye hayatındaki ilk başarısını sormuştum. 
“Babam anlamadığım sebeple evi terk edince küçük yaşlarda Kapalıçarşı’da bir manifaturacının yanında çalışmaya başladım. Getir götür ve temizlik işleri… İlk başarımı da burada yaşadım. Kumaş dubalarını yapan tezgâhtar o gün olmadığı için topları istif etmek bana düşmüştü. Kumaş toplarını üst üste yığmanın daha güzel bir şekli olmalı diye düşündüm. Renk uyumuna dikkat ederek yerleştirdim topları. Baktım, hoşuma gitti. Patron fark etti ve onun da hoşuna gitti, sırtımı sıvazladı. İş hayatımdaki ilk başarım ve ilk ödülümdü.”
 
Türk modasına ve sanayi çalışmalarına büyük katkıyı Turgut Özal’ın sağladığını söyleyen Hakko, “Özal’dan önce kaçakçı gibi yaşardık, dünyadan habersizdik. Yurt-dışından dönerken ceplerimde konfeksiyon malzemeleri getirir, yakalanırız korkusuyla tir tir titrerdik. Şimdi bazı konularda Avrupa’dan bile iyiyiz. Allah ondan razı olsun.”    
  
Yenilikçi, dünyayı doğru tanıyan özelliği yanında görgüsü, vefası, davetlere icabeti ve hatırnaz kişiliğiyle de tanınan Vitali Hakko, neredeyse 50 yıldır hiç aksatmadan dostlarına gönderdiği hediyeleriyle meşhurdu. 
 
Hediye denince onunla yaşadığım ilginç bir hediye olayını anlatmadan geçemeyeceğim.
 
İNCE YAHUDİ ZEKÂSI…
Dernek yöneticileri olarak ziyaretine gitmiştik… Kalabalıktık. Kalkmamıza yakın, hediye verme isteğini hissettim. Nedense, herkese değil de sadece bana vermek için planlar yaptığını anlıyordum. Birden “Hüseyin, kilo mu verdin, boynun incelmiş” dedi.  
“Pek sayılmaz” dedimse de ısrarla, “gömlek ölçün 42’yi geçmez” dedi. “Gömlek ustasıyım, boynun 42’den kalın olamaz. Bahse girerim, kim haklı çıkarsa gömlek ısmarlasın. Hatta sen bana sadece gömlek al, ben kaybedersem bir de kravat hediye edeyim.”
 
Değil Vitali Bey, gömlekten biraz anlayan bile boynumun 42’den daha kalın olduğunu tahmin edebilirdi. Maksadını anlamıştım, bahsi kaybedecek ve diğerlerini kırmadan bana ziyaret hediyesi verecekti. Nitekim mezurayı aldı, ölçtü ve kaybettiğini anlayınca da hediyeleri hazırlattı. Diğer ziyaretçiler durumu anladılar mı bilmiyorum ama ince Yahudi zekâsıyla hediye işini ucuza kapattığını, sevdiği bir insanın da gönlünü aldığını düşünmüş olabilirler.
 
HER YAŞIN AYRI GÜZELLİĞİ VAR…
Yaşının 90’a varmasının sağlık sorunları yanında bazı avantajlar kazandırdığına da inanırdı Vitali Hakko. “Mesela” derdi, “Ne kadar hata yaparsam yapayım, herkes anlayış gösteriyor bana. Adam çok yaşlı, olabilir diyorlar…”
 
Bununla birlikte yaşının olduğundan daha büyük söylenmesine bozuluyordu şakayla karışık. Yıllar önce bir toplantının sunuş konuşmasında ay hesabı yapmadan yaşını 86 olarak belirtmiştim. Konuşmasının başında şöyle dedi:
 
“Sayın takdimci şahsımla ilgili çok büyük bir hata yaptı. Ben 86 yaşında değilim. Beş ay sonra 86 olacağım. Kimse hayatımdan beş ayı çalamaz. Hatayı düzeltiyorum.” 
 
Bir tarihte Denizli Sanayi Odası’ndan aradılar. 
Seminer organize etmek istediklerini, konuşmacı olarak benimle birlikte Kemal Şahin ve Vitali Hakko’yu düşündüklerini söylediler. 
Hemen Vitali Bey’i aradım.
 
Şu teklifi yaptı: “Denizli’yi takdir ederim, gitmek için iki şartım var. Bir, eşim de benimle gelecek ve her ikimizin bütün masrafları karşılanacak. İki, havlu işine girmek istiyorum; seçeceğin en iyi üç havlu fabrikasını bana gezdireceksin.” 
 
Böyle gayretli, samimi kişileri özlüyor insan; arıyor.
 
R. TAYYİP ERDOĞAN İLE VİTALİ HAKKO ARASINDA ARABULUCULUK GÖREVİM…
 
Vitali Bey’in bir ricası oldu:
“Burayı yıkarak büyük AVM dikeceğiz. İtalya’da projelerine başladık, maket de yaptık. Belediye Başkanı Tayyip Bey, belediye olarak ruhsat için çok para ve şerefiye istiyor. Aran iyidir, benim adıma görüşsen, bu rakamı düşürse…”
 
Merter Sanayici ve İşadamları Derneği yönetiminden birkaç arkadaşla gittim, ricayı aktardım Tayyip Bey’e. Cevap:
 
“Vitali bey işi bilmiyormuş gibi davranıyor. Onun yapacağı AVM için belediye olarak orada altyapı yenilemesine çok para harcamak zorunda kalacağız. Yollar, kanalizasyon vs… İstenilen bedel normaldir. Selam söyleyin.”
 
Cevabı aynen Vakko’nun patronuna aktardım. Yorum yapmadı, tabii inşaat da… Daha sonra buraya başka bir grup AVM ve rezidans dikti.
H. GÖKÇE