'' Çırpınırdı Karadeniz''


Bir GÜLÜSTAN Nağmesi - 4 -

Toplu Vuran Yürekler

            Ahmet Cevat, hayata atıldığı ilk günden beri adeta evinin yolunu unutmuş, kültür sohbetleri, yardım toplantıları ve hayır cemiyetleri onun evi haline gelmişti. Diğer taraftan yaptığı çalışmalarla batılı eserleri Azerbaycan diline tercüme ederek, halkının kültür hayatına da katkıda bulunuyordu. Adeta 24 saat zaman dilimi ona az geliyordu.
 
Her şeyin yoluna girdiği bu dönemde Osmanlı topraklarındaki karışıklıklar onun düşünce dünyasını dalgalandırmaya başlar. Hiç düşünmeden kendi halkının dertlerini bir kenara bırakıp, bir itfaiyeci hassasiyetiyle eline tulumbasını alarak Osmanlının imdadına koşar. Balkan savaşlarında zora düşen Osmanlı ordusu içerisinde bir asker gibi göğüs göğüse mücadele verir.
 
Bu mücadele sırasında Türkiye halkına daha faydalı olabilecek işleri organize etmek için Azerbaycan’a döner. Kurdukları ''Cemiyeti Hayriye'' vasıtasıyla yardım toplamaya başlar. Onun sinesi o kadar genişti ki, kollarını bir makas gibi açarak Dağıstan’dan Batum’a. Oradan Kars’a, Kars’tan Balkanlara kadar uzanan büyük bir coğrafyada soydaşının imdadına yetişmeye çalışır.
 
 Dert çoktur ve derman bulmak zordur. Soydaşlarının yaşadığı bu coğrafya adeta kazan gibi kaynamaktadır. 1914 yılında başlayan I. Dünya savaşı işleri daha da içinden çıkılmaz bir hale getirir. Ahmet Cevat artık yerinde duramayan bir aslan gibi ‘’ Cemiyeti Hayriye’’ adındaki yardım derneği aracılığı ile değişik şehirlerde yardımlaşma toplantıları organize etmeye başlar. Kadınlar kollarındaki bilezikleri, kulaklarındaki küpeleri himmet ederken, Bakü dilencileri de dilendikleri paraları o gün Osmanlının yardımına gönderiyordu.
 
Ahmet Cevat, Bakü’de yayınlanan birkaç gazetenin aynı zamanda muhbirliğini yapıyordu. Bu kimliğini kullanarak Azerbaycan’dan topladığı yardımları Türkiye’deki savaş mağdurlarını ulaştırır. Onun Türkiye’ye ayrı bir sevgisi ve ayrı bir düşkünlüğü vardı. Nasıl olmasın ki, gönül dünyasını aydınlatan hocaları Türkiyeliydi. Tam suların durulacağı bir dönemde bu defa da 1917 yılında Bakü’de kurulan Sovyet hükümeti, bu bölgedeki ateşi tekrar alevlendirir. Buna karşı Azerbaycan Türkleri başkenti Gence olan ve Müslüman Türk toplumlarında ilk demokratik devlet olma özelliğine sahip olan ‘’ Azerbaycan Demokratik Halk Cumhuriyeti ’’ni kurarlar.
 
Azerbaycan Türklerinin kurmuş olduğu bu devlet, Rusları çileden çıkarır ve hemen  sadık kuçu kuçuları olan Ermenileri harekete geçirerek 31 Mart 1918 yılında Bakü’de Azerbaycan halkına büyük bir katliam yaparlar. Bu olay üzerine Osmanlı ordusu Nuri Paşa komutasında Azerbaycan halkına yardım etmek için Nahçıvan üzerinden Bakü’ye ulaşır ve bu Bakü'yü Ermenilerden temizler.
 
Evet, gençliğinin en güzel yıllarını vatanı ve milleti uğruna çalışmakla geçiren Ahmet Cevat, yazdığı yazılar ve şiirleriyle de halkının gönlünde taht kuruyordu. Onun artık gecelerinde uykusu yoktu. Hanımı  bitkin düşüp hastalanacağını söylese de o, milletinin derdini sırtında adeta bir kambur gibi taşımaktan vazgeçmiyordu. Azerbaycan halkının yardıma ihtiyacı olduğu ve Türk ordusunun yardıma koştuğu o tarihte o da kalemine sarılır ve gözyaşlarıyla o meşhur şiirini kaleme alır.   
 
Çırpınırdın Karadeniz
Bakıp Türk'ün bayrağına
Ah ölmeden bir görseydim
Düşebilsem toprağına.

 
Sırmalar sarsam koluna
İnciler dizsem yoluna
Fırtınalar dursun yana
Yol ver Türk'ün bayrağına

 
Evet, Bakü’nün düşmanlardan temizlenmesi ve Azerbaycan halkının rahatlaması da uzun sürmeyecekti. Çünkü, Azerbaycan semaları kızıl bir kasırgaya hazırlanıyordu. Hızını kin ve düşmanlıktan alan bu kızıl kasırga, Gülüstan’da katmer güller bırakmayacak, Ahmet Cevat gibi rengini bayrağından, kokusunu şehit kanlarıyla sulanmış toprağından alan yiğitleri önüne katıp sürükleyecekti. Evet, 1920 yılında Kızıl Ordu büyük bir kızıl kıyametle Bakü’ye girecek, şehit kanlarıyla GÜLÜSTAN’a dönen bu toprakları, kendi kızıl rengine boyayacaktı. İşte Ahmet Cevat ve onun gibi vatan ve millet sevdalılarının da asıl mücadelesi bundan sonra başlayacaktı.

Türkiye'nin zora düştüğü dönmelerde  Azerbaycan halkının Türkiye halkına yaptığı yardımların bir belgesini 
 
                          ‘’ Türkiye Respublikası                                                                                                   Nazirler Kabinetinin Reisi ve Harici İşler Naziri İsmet Paşa Cenablarına
 
Türkiye ordusunun Azerbaycan’ı  düşmanlardan azad ettiği ve sevgili İzmir’imizin ve diğer bazı mukaddes Türk topraklarının düşmanlar tarafından işgal edildiği bir zamanda, Azerbaycan da medeniyet düşmanı İngilizler tarafından işgal edilmişti.
Bütün yüreklerin sızladığı ve kan ağladığı  zor günlerde Azerbaycan’ın yiğit evlatları, 23 Mart 1920 tarihinde baharın gelişi ile alakalı ‘’Anadolu Günleri’’ adı altında  bir yardım kampanyası başlatmıştır.
Anadolu’da yaşayan kardeşlerimize  küçük bir hediye olarak 3 milyon Ruble yardım toplanmıştır.  Bakü yardım komitesi  adına bankaya yatırılan 3000 İngiliz parasını da kabul etmeniz bizi, kardeşlerine yardım yapamama vicdan azabından kurtarmış olacaktır. Bu zor günlerde size Yüce Allah’tan merhamet diliyorum.
 
 Bakü şeheri,
10 Teşrin-i Sani 119 Azerbaycan Maliye Naziri Hayriye Cemiyetinin Reisi ve direktörü 
 imza      ABDÜLVASİ