ERDOĞAN-BİDEN GÖRÜŞMESİ ERMENİ SOYKIRIMI YALANI MİLLİ DIŞ SİYASET


HALUK MURAT POYRAZ


Türkiye genel olarak Beyaz Saray'da yapılan görev değişikliğinin ardından ilk aranan ülkeler arasında yer alırken, Biden ABD Başkanı olarak göreve seçildikten üç ay geçtikten sonra nihayet Sayın Cumhurbaşkanı'nı ile telefonda görüşmüş.
 
İçeriğine ilişkin net bilgimiz yok ama görüşme sonrası ABD Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre yarın "Ermeni Soykırımı Yalanı" ilk defa resmi açıklama ile kabul edilecekmiş.
 
Bu ABD, yıllardır PKK-PYD terör örgütünü destekledi, hamiliğini üstlendi ve halen devam ediyor.
 
Paramızla satın almak istediğimiz Patriot sistemini vermediği gibi başka bir yerden de alamazsınız dedi. Aldık diye baskı uyguluyor.
 
Lozan Antlaşması ile silahtan arındırılmış Dedeağaç'ta askeri üst kurdu. Keza Kuzey Irak ve Suriye'de de.
 
Montrö'yü delmek için Kanal İstanbul'un en kuvvetli destekçilerinden.
 
Türkiye F 35 programından çıkarıldı. Halkbank Davası Demokles'in kılıcı gibi başımızda. 
 
Rusya ve Putin ile ilişkiler pek iyi gitmiyor. Rusya turizm silahını, Suriye'deki denge silahını kullanıyor. Geçende Ukrayna'ya SİHA satmamamız için açıkça tehdit etti bizi.
 
Çin ile Uygur Türkleri nedeniyle gerginlik yaşıyoruz. Kıçı kırık büyükelçi tehdit twetleri atıyor.
 
Kuzey Irak'ta Barzani yönetimi Papa ziyaretinde ülkemizin doğu-güneydoğu bölgesini de içine alan hatıra para bastırdı.
 
Mısır ve İsrail ile ilişkilerimiz bozuk. 
 
Ege adalarını işgal eden Yunanistan, ağa babalarından aldığı destekle hadsizliklerine devam ediyor.
 
Velhasıl kelam dört bir yandan çepeçevre çevrilmiş durumdayız.
 
Dış politika iç siyasetten bağımsızdır. Millidir. Tüm farklılıklarımız bir yana milli meselelerde kenetlenmek zorundayız. Milletimiz asla prangaLarı kabul etmemiş ve etmeyecektir.
 
Hal bu iken ülkenin dış siyasetine yön veren başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm siyasilerin ve bürokrasinin de elini başına alıp düşünmesi gerekir.
 
Dış siyasette temel ilke haklılık değil güçlülüktür. Güçlü olmak bu konuda çağın gereklerine, bilim ve teknolojiye önem vermekle mümkün. Fikir ve ifade özgürlüğünün olmadığı ve az olduğu, göreve gelmede hakkaniyet ve liyakat yerine kör sadakate önem verirseniz beyin göçünün önüne geçemezsiniz. Ülkemizde olan budur.
 
Dış siyasette asıl olan akıldır. Dengedir. Kurumsallıktır. 
 
Millî Mücadele yıllarındaki ve sonrasındaki Atatürk’ün dış politikasının en başta gelen ayırıcı niteliği (eski dilde “fârik vasfı”) “millî” olmasıdır.
 
Atatürk Büyük Nutuk’ta “Türkiye'nin, Türk milletinin takip etmesi lâzım gelen siyasi prensip” hakkındaki görüşünü şu sözlerle açıklamıştır:
 
“Bizim kendisinde açıklık ve tatbik kabiliyeti gördüğümüz siyasî öğreti millî siyasettir…..hayalperest olmak kadar büyük hata olamaz. Tarihin ifadesi budur; ilmin, aklın, mantığın ifadesi böyledir…. Millî siyaset şudur: Millî sınırımız dahilinde, her şeyden evvel kendi kuvvetimize dayanarak mevcudiyetimizi muhafaza ederek millet ve memleketin hakiki saadet ve bayındırlığına çalışmak ... Rastgele sonu gelmez emeller peşinde milleti meşgul etmemek ve zarara uğratmamak ... Medeni dünyadan da medenî ve insanî muamele ve karşılıklı dostluk beklemektir.”
 
Atatürk’ün dış politikasının bir diğer ayırıcı niteliği de “barışçı” olmasıdır.
 
Millî Mücadelemizin başlamasıyla birlikte izlenen ve kurucu irade tarafından Türkiye Cumhuriyeti için de belirlenen dış politika, tarih bilinci içinde hedefi açık olarak belli, akılcı, gerçekçi, dengeli, devletler arasında egemen eşitlik ve “ahde vefa” ilkesine saygılı; güvenilir, öngörülebilir, inandırıcı, diyaloga açık ve “barışa” yönelik olmuştur.
 
Atatürk’ün dış politika anlayışında ve uygulanmasında iç siyaset kaygılarına, güdülerine, hesapsız hamasete, meydan okumalara ve maceracılığa yer verilmemiştir.
 
Dış politikamız siyasî, tarihî, dinî vs. dogmalardan, ön yargılardan, saplantılardan arındırılmış ve tarih bilincine sahip olarak sadece millî menfaatlerimize uygun hedeflere yöneltilmiştir. Bu gerçeğe, Dışişleri Bakanlığına 1923’de intisap etmiş ve önemli görevlerde bulunmuş değerli meslek Büyüklerimden merhum Büyükelçi Aptülahat Akşin “Atatürk’ün Dış Politika İlkeleri Ve Diplomasisi” adlı eserinde şu ifadelerle işaret etmiştir:
 
“(Atatürk) duygularıyla değil belki gerçeklere bakarak, ülkenin genel menfaatlerine uygun gördüğü yolda davranmasını bilen bir devlet adamı idi.”
 
Acilen tarihimizden ders alıp dış politikamızı gözden geçirmemiz gerekmektedir. Yoksa bizi çok zor günler bekliyor.