Taraklı-Göynük


“İster göynük yolundan, ister Geyve sırtından,
İster Ankara’dan gel, isterse İstanbul’dan gel
Bir zorunluluk Taraklı, ya da hoş tesadüf
Evleri yanı sıra, bahtı açık yayladan”
                                                          Nevzat Bilgiç
İstanbul’un keşmekeşliğinden bir süreliğine kurtulmak;  yaşamın sakin geçtiği, insanların mutlu olduğu, CİTTASLOW (sakin şehir) unvanını alan, tarihi dokusu bozulmayan, Sakarya ve Bolu sınırlarında bulunan bu iki şirin ilçemiz kavi bir düğümle Osmanlıya bağlanmıştır.
Sakarya’nın Taraklı ilçesi, İstanbul’a yaklaşık iki saat mesafede eski bir Osmanlı köyüdür. Eskiden burada tahta kaşık ve tarak yapıldığı için Taraklı denmiştir.
İstanbul’dan yola çıktığımızda hava günlük güneşlikti. Fakat Taraklı’ ya vardığımızda yağan yağmurdan korunmak ve kahvaltı yapmak için sobanın üzerinde çayı kaynayan tarihi bir mekânda buranın yöresel kahvaltısını yaptık. Daha sonra tarih kokan Arnavut kaldırımlı sokaklarından Taraklıyı kuş bakışı seyretmek ve şehrin fotoğrafını çekmek için Hisar tepesine çıktık. Hazırlıksız yakalandığımız nisan yağmuru ve karına aldırış etmeden gezimizin tadını çıkardık
Etrafı dikkatlice inceledikten sonra Osmanlı’nın sembolü olan 700 yıllık çınarın yanına geldik. Yağmurun öfkesinden kaçıp; tüm yaşanmışlıklara rağmen yüzyıllardır dimdik ayakta duran çınarın güvenli dalları altına sığınmak her hayali saadete tercih edilirdi. Çınara yakın mesafede olan, Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferine giderken konakladığı Taraklıda, veziri Yunus Paşa’ ya yaptırdığı ve çizimin Mimar Sinan’ın yaptığı rivayet edilen Yunus Paşa Camisi (Kurşunlu Camisi) tüm mimari özellikleriyle Osmanlı’yı yansıtıyordu. Taraklı gezimizi iki-üç saate bitirip Göynük’e geçtik
Taraklı-Göynük arası yaklaşık 40 dakika kadardı.
Göynük’te Osmanlı’dan kalma ahşap konak örnekleri aslına uygun restore edilmiş ve günümüze kadar korunmuş durumda. Göynük’e anlam kazandıran, gezimizin yegâne sebeplerinden biri, Fatih Sultan Mehmet’in hocası olarak bilinen Akşemseddin’in türbesinin burada bulunmasıydı. Büyük zatlar bu kapkara kubbeden bize yol gösteren kutup yıldızları gibidir. Daima önümüzü aydınlatırlar.
Gazi Süleyman Camii ve Hamamının yanındaki türbeyi gezdikten sonra, camiinin karşısında bu yöreye ait yöresel ürünlerin satıldığı çarşısında alışverişimizi yapıp gezimizi bitirdik.
Taraklı insanının dediği gibi  “Taraklıda evler insan nefesiyle yaşar, teriyle ayakta kalır.”


Gezi yazılarımız hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak isterseniz Zehra Işık’ın https://www.instagram.com/gizemli_rehber/?hl=tr sayfasını ziyaret edebilirsiniz.