Sanal alem tüketim toplumu oluşturur


Necdet Topçuoğlu


Sanal alemin dostlukları da sanaldır. Gerçek değil, yanıltıcıdır. İnsanlar bir masada oturup, çay veya kahve içip dertleşmedikçe dost olamazlar. Gerçek dostluklar yüz yüze münasebetler sonucunda kurulan dostluklardır.
Sosyal medyanın emperyal amaçlarından birisi de, gerçek dostlukları sanal ortamda eritmektir. Bu hususta başarılı olduklarını söylemek mümkündür. Artık sosyal medya kullanıcıları klavye başında yalnızlığı tercih etmektedirler.
Bu toplum tüketim toplumu olmuştur. Önüne ne gelirse tüketmektedir. Tüketilen bitmiş, yani değer olmaktan çıkmış demektir.
Değerlerin kıymetini bilmek tüketmekle değil, biriktirmekle mümkün olur. Para, mal, mülk, dostluk, sevgi, kültür, müzik, folklor, güzel sanatlar hepsi biriktirilirse anlamlıdır. Biriktirilmez,tüketilirse yok olmaktadır.
Bu toplum parayı tüketiyor, gıda maddelerini tüketiyor, dostlukları tüketiyor, kültürü, vefayı, sevgiyi saygıyı tüketiyor. Tükettiği ne varsa değer olmaktan çıkmaktadır.
Okuyanımız azdır, çünkü okuma özürlü bir toplumuz. Yazanımız azdır, çünkü yazmak için okumak gerekir. Bunları da biriktirmiyor tüketiyoruz.
Bu toplum yol gösteren değerlerini tüketmeye çalışıyor. Onları kısa süreli yokluklarında arayıp sormayı bile düşünmüyor. Şayet bu değerleri biriktirmiş olsaydı yazdıklarının bir değişime kapı açması gerekirdi.
İnsanlar makaleleri ya okumuyorlar, yada okuyorlarsa da lezzetli bir yemek gibi tüketiyorlar. Sonra daha yokmu, bu kadar mı diye soruyorlar. Gereğini yapmayı düşünmüyorlar. Kendilerini yenilemiyorlar.
Bu tüketim toplumu sedat peker'i bile tüketiyor. Adam akla hayale gelmeyen çürümüşlükleri anlatıyor, hepsi bu kadar mı diye soruyorlar. Dizi film saatini bekler gibi yeni videoların yolunu bekliyorlar. Daha ne söylesin, ülke dibe vurdu buradan çıkması imkânsız mı desin !
Toplum, yolsuzlukları, çürümüşlükleri, hırsızlıkları bile tüketmektedir. En kötü durumları içselleştimektedir. Gereği yapılmayan ancak sürekli konuşulup, yazılan çürümüşlükler toplumu bunları duymaya alıştırmak için seçilen bilinçli bir yoldur.
Toplum, yaşamın olmazsa olmaz şartı olan çevreyi, suyu, havayı ve iklimi bile tüketmektedir. Dünya yaşanılır bir gezegen olmaktan uzaklaşmaktadır. Yaşam için gerekli olan ne varsa ya bozulmuş, yada kirlenmiştir.
Artık siyaset ve siyasetçi bile tüketilmektedir. En doğru öneriler dahi çözüm için reçete olmamaktadır. Herkes birbirini menfaatleri doğrultusunda kullanmaktadır. Kullanılan her şey sonuçta tükenmeye mahkumdur.
Aslında bu toplum kendi kendisini tüketmektedir. Bir toplumu ayakta tutan değerler tüketilirse o toplumun ayakta kalması mümkün değildir. İşte yıkılmadan önce hissedilen şiddetli sarsıntıların sebepleri özetle bunlardır.
Yeniden dirilişin reçetesi üretimden ve biriktirmekten, değer bilmekten geçer. Kaybettiğimiz her değeri yeniden üretmeli ve kıymetini bilmeliyiz. Millet olarak bekamızın temeli kalıcı değerlerimizi korumaktan geçmektedir.

05, temmuz, 2021-ankara)