DİNİN DEVLET YÖNETME İDDİASI OLAMAZ...


Laikliğin anayasadan kaldırılması demek, şeriatın önündeki engelin de kaldırılması demektir....
Gerisi din adına yapılan tecavüzler, din adına yapılan hırsızlıklar, din adına işlenen cinayetlerle ızdırap dolu bir dönem...
Gerisi; din adına, dine.. Allah adına, Allah'a atılan iftira ve zulüm demektir...

Önce diyanet işleri başkanı Ali Erbaş, ardından Tokat Eski Milletvekili Resul Tosun'un laiklik karşıtı söylemlerinin ardından AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Laikliğin anayasadan çıkarılması gibi bir teklife AK Parti'nin olumlu bakması mümkün değildir" dedi.
İnanalım mı..; asla...
Ama yine de önemli...

Şu an ölçtüler, biçtiler. Baktılar; toplum buna karşı çıkıyor, geri adım attılar...
Eğer kamuoyu... hatta bırakın kamuoyunu kendi tabanları şeriat istese, sırf o oyları elde tutmak için en azından, "anayasa için laiklik şart değil" der, tartışmayı körüklerlerdi...

İşin laiklik düşmanlığı ve şeriat sempatizanlığına getirileceğini sezip, aylar önce bunlara yönelik yazılar yazmış, "çık-açık dini devletten uzak tutun" uyarısında bulunmuştum...
O din veya bu din fark etmez... Özelliklede bu çağda devletler din ile yönetilemez...
Dinin maneviyatı açısından böyle bir iddiası olması da normal olmaz...
Bu durum da dinin saygınlığına gölge düşürmez...
Aksine dini; siyaset ve kapitalin tartışmalı ve şaibeli alanından uzak tutarak daha manevi bir alana çeker...

Dinin devlet yönetme iddiası olduğunu ancak; kolay yoldan iktidar elde etmek isteyen pespaye siyasiler... ve halkın sırtına yerleşmiş parazit tarikatler savunur...
Çünkü bu yolla dinleri konusunda cahil kalan halkı motive ederek, taraftar toplama imkanı bulurlar...

Son laiklik tartışmalarında din adına laiklik düşmanlığı yapan softa takımına et etkili cevabı da muhtemelen Hz. Muhammed'in yaptığı laik anayasa Medine vesikası ile ben verdim diye düşünüyorum...
Onların önüne bizzat peygamberin laik anayasasını koydum...
Umarım bundan sonraki laiklik ve din tartışmalarında peygamberin laik Medine anayasasını daha çok duyarız...
Çünkü; bana kadar bu anayasanın laik yönüne hiç vurgu yapılmamıştı...

Ki; sizin dindar olmanız veya dinlere karşı olmanız, peygambere inanmamanız bu belgenin önemini gölgelemez...
Çünkü dinlere inanmayan biri için laiklik diye bir tartışma olamaz zaten.... Bir din ekseninde laiklik sorun ise.. o da bugün İslam adına sorun gösteriliyorsa, Medine Anayasası bu sorunu ortadan kaldırıyor..
-Peygamber yapmış mı laik bir anaysa?
-Yapmış
-Allah ayet gönderip kaldırtmış mı?
-Kaldırtmamış...
-Demek ki; laiklik din düşmanlığı değildir... Dolayısıyla da; Tartışma bitmiştir...

Dün Erbaa'dan bir gazeteci arkadaşım aradı... Laiklik tartışmalarının alevlenmesi üzerine bu kez Yeniçağ'da yazdığım Medine Anayasası yazımı okuyan bir bir kişi bana ulaşmak istemiş... 
Telefonunu bırakmış aradım konuştuk...
Bu konularda araştırmalar yapmış, kitap yazmış, ödül almış bir isim... Bagajı hayli dolu bir kişiydi karşımdaki...
Bu durum beni çok mutlu etti çünkü; Peygamberin yaptığı anayasanın laik bir anayasa olduğuna yönelik yazılarımın bu konularda araştırmalar yapan, kitaplar yazan isimleri etkilemesi, yazılarla ortaya koyduğum bu delilin bundan sonraki tartışmalarda belirleyici olacağına işaret ediyor gibiydi...