KUR VE FAİZ İLİŞKİSİ




Serbest piyasa ekonomisinde, KURLARI, ödemeler dengesinin aktif ve pasifleri tayin eder. Pasifler, borç ilişkisi yarattığı için talebi belirler. Aktifler de arzı belirler. Arz ve talep de kuru belirler.

Ödemeler blançosunun aktifinde neler vardır?

1. Mal ihracatından  gelen dövizler,
2. Dışarıdan elde edilen emek karşılıkları, 
3.  Sigorta primleri ve nakliye gibi diğer hizmet bedelleri,
4.  Turizm gelirler (Hastalık ve okumaya gelen yabancıların harcamaları dahil)
5.  Dışarıdan gelen her türlü karşılıksız yardımlar,
6. Ülkede yerleşiklerin yurt dışından elde ettikleri  ülkeye getirdikleri kira, kar payı, prim ve faiz gelirleri,
7.  Göçmenlerin ve yabancıların ülkeye taşıdıkları servetleri,
8.  Kalıcı  yatırım amacıyla giren sermaye,
9. Finans piyasasına giren sıcak para,
10. Borç olarak elde edilen  finans kapital (Devlet ya da özel sektör farketmez)
11. Ne olduğu  belirsiz her türlü para girişi.

Ödemeler blançosunun pasifindekiler;

1. Mal ve hizmet ithalat bedelleri,
2. Ülkede çalışan yabancıların yurt dışına taşıdıkları ücretleri,
3. Yurt dışına ödenen sigorta primleri, nakliye ücretleri,
4. Yerli tursitlerin dışarıda harcadıkları paralar (Tedavi ve okumak amacıyla gidenler dahil edilir)
5. Devlet ya da özel  sektörün yurt dışına yaptıkları yardımlar.
6. Yabancıların ülkede kazanıp dışarı çıkardıkları kira, kar payı ve faiz gibi her türlü gelirleri.
7. Yatırım amacıyla yurt dışına giden yerli sermaye,
8. Yabancı borsalarda, menkul kıymet satın almak amacıyla giden paralar.
9. Yurt dışındaki özel ve tüzel kişilere verilen borç paralar.
10.  Yurt dışına giden yerleşiklerin servet transferleri,
11. Dışarıya kaçan yerli sermaye.

Görülüyorki, ödemeler dengesi kalemleri çok karmaşık. Döviz arz ve talebini etkileyen bu karmaşayı çözecek formülü bulmak çok zor. Ancak, ulusların özel durumlarına göre fikir ve politika üretmek mümkün. Örneğin Türkiyenin ödemeler dengesi bilançosunu etkileyen  en önemli kalem İthalat ve ihracattır. Turizm harcamaları lehimize işliyor. İthalat-ihracat-hizmet karşılıkları ve turizm gelirleri ile giderleri cari açık olarak karşımıza çıkacaktır. İthalattaki fazlalığın, cari açığı belirlediği görülecektir.

İthalatın ihracatı aşıyor olması, döviz talebinin döviz arzını aşması sonucunu getiriyor ve döviz arzı talebe yetişemiyor. Kurlar artıyor. Dengeyi kurmak için cari açıkların, finans piyasasından karşılanması gerekiyor. Bu da borçlanmayı beraberinde getiriyor. Sermaye hareketlerinde önemli olan kalıcı olarak ülkeye gelen paradır. Bu para, cari açıkları finanse ettiği sürece, ekonomide sorun olmaz.  Yetmez ise yine kurlar artma sürecine girecektir.

Finans piyasası yoluyla, dışarıdan giren para, kurları aşağı doğru baskılar. Ülkeden çıkan, yerli ya da yabancı her türlü finans kapital, kurları artırır. 

Finans kapital hareketlerini tayin edici iki önemli faktör vardır. Birincisi  sermaye güvenliği. İkincisi politika faizidir. Sermaye güvenliği olmayan yerlerde, finans kapital durmaz. Yerli ya da yabancı olması fark etmez. Sermaye güvenliği var ise, finans kapital düşük faizli yörelerden, yüksek faizli yörelere akar. Tıpkı, bileşik kaplardaki gibi, ekonomideki finans kapital hareketleri reel faiz eşitleninceye kadar içeri ve dışarı akımını sürdürür.

Faizin bu etkisi, cari açık veren ülkeler tarafından kullanılabilir. Libor üzerindeki yüksek faiz, ülkeye finans kapital girişi sağlar. Ödemeler dengesi aktiflerindeki artış ile kurlar aşağı doğru baskılanır.

Karşımıza önemli bir paradoks çıkacaktır. Dolarizasyona yakalanmış ekonomilerde, yeni bir döviz talebi oluşuyor. Bu talep, ödemeler dengesi kalemlerinde yok. Fakat, kurları artırıyor. Yabancı para mevduat, bankalardaki toplam mevduatın yüzde otuzuna ulaştığı zaman, dolarizasyon ortaya çıkıyor. 

Türkiyede, yabancı para mevduatın toplam mevduatın içindeki yeri,  yüzde 53 seviyesine ulaştı. Ülkemiz ağır bir dolarizasyon sorunu yaşıyor.  Vatandaş, ithalat ya da dışarıya para çıkarma  amacıyla değil, parasını korumak amacıyla dolar satın alıyor. Döviz için ortaya çıkan bu talep, kurları artırıyor. Eğer, vatandaş piyasadan satın aldığı dolarları yastık altına atar ise, ödemeler dengesindeki sermaye çıkışı gibi sonuçlanıyor.

Şinasi Kara