MUHALEFET OLMAK SEYRETMEK DEĞİLDİR



Necdet Topçuoğlu

Düşük faiz, yüksek kur bir siyasi tercihtir. Halkı fakirleştirerek altılı çeteyi zenginleştirmek için uygulanan sosyalist orijinli bir modeldir. Bu model Çin Modelidir. Ancak orada halk fakirleşirken Devlet zenginleşmektedir. Türkiye de ise halk fakirleşirken altılı işbirlikçi çete zenginleşmektedir. Sosyalist bir modelle altı işbirlikçi çete üzerinden ülke soyulmaktadır. Artık bıçak kemiğe dayanmıştır.
Bunun anlamını şöyle okumak gerekir. Giderken öyle bir ülke bırakalım ki, gelen yönetim altında kalsın. Kimse Merkez Bankası üzerinden yapılan seri operasyonların bilgisizlikten kaynaklandığını sanmasın. Yapılanlar bilerek ve akıllıca yapılan çökertme operasyonlarıdır. Bu yapılanların arkasında Uluslar arası tefecilerin olduğu düşünülmektedir.
Her faiz indirme sürecinde cemaatler çuvallar dolusu Dolar ve Avro satmaktadırlar. Halk fakirleşirken yönetimi kuşatan ahtapotun kolları kan emmeye devam etmektedir. Bir yandan siyasi cinayetler söylentisi ile korku iklimi yaratılarak muhalefetin direnci baskı altına alınırken, diğer yandan soygun devam etmektedir. Eskiden evlâlarımızın hakları sümüklü Fetö tarafından gasp edilirken, şimdi de TÜGVA Vakfı tarafından gasp edilmektedir. Eskiden paralel yapı vardı, şimdi devlet ele geçirilmiş durumdadır.
Eğitim bir ulusun geleceğini inşa etmek için plânlanır. Dikkat edilirse şu anda en tehlikeli oyun Milli Eğitim Bakanlığı üzerinde oynanmaktadır. Bakan, yapılan baskılara dayanamayarak ayrılmak zorunda kalmıştır. Getirilmek istenen eğitim sistemi ile 30-40 yıl sonrasının toplumsal yapısının temelleri atılmaktadır. Dayatılmak istenilen eğitim, dini ağırlıklı şükre dayanan biat kültürüdür. Bu sistemde dava uğruna hırsızlığın bile meşru olduğu öğretilmektedir. Temel amaç eğitimdeki Atatürkçü yaklaşımı yok etmektir. Din sadece kılıf olmaktan ibarettir.
Tarım sektöründe kullanılan tohum, gübre, ilaç, motorin gibi girdiler ithalata dayalı olduğu için fiyatları dövize bağlı olarak 4-5 kat artış göstermiştir. Çiftçinin bu girdileri kullanması imkânsızdır. Türkiye tarımsal girdileri sübvanse edecek tedbirleri almadıği takdirde çiftçinin tarlasını ekmesi mümkün değildir. Çiftçi halen olup bitenin farkında değildir. Mart ayı geldiğinde acı gerçekle yüzleşince ne olduğunu anlayacaktır. O gün olacakları düşünmek bile istemiyorum. Gübre satıcıları stoklarını doldurmuşlardır. Şimdiden yüksek kârlarının hesaplarını yapmaktadırlar. Bir halk ancak bu kadar zalimce soyulabilir.
Diğer yandan enerji fiyatları da dövize bağlı olarak her hafta yükselmektedir. Benzin, doğalgaz, kömür, motorin, otogaz, elektrik fiyatları sürekli artmaktadır. Buna bağlı olarak her türlü tüketim maddesine yani iğneden ipliğe zam gelmesi kaçınılmazdır. Bu kış nasıl geçer bilmiyorum. Kurt yaza çıkar ama kışın yediği ayazı unutmaz. Zaten pandemi döneminde yapılan desteklerde nasıl ayrımcılık yapıldığı herkesin malumudur. Yine bu tutum devam ederse mağdur olanlar çok olacaktır. Bu zamana kadar Millet İttifakı belediyeleri bütün olumsuz müdahalelere rağmen gösterdikleri çabalarla iktidara gelecek tepkileri tolere etmişlerdir. Ancak bundan sonrası zor görünmektedir.
Merkez Bankasındaki parasal operasyonlar nedeniyle Ana Muhalefet Partisi heyeti Merkez Bankası Başkanını ziyaret etmiştir. Bu doğru bir davranıştır. Ancak eksik olduğunu düşünüyorum. Böyle bir ziyaretin Millet İttifakı olarak yapılması gerekirdi. En azından ittifak paydaşlarına bilgi verilmeliydi. Böyle tek başına yapılan girişimlerin ittifakın geleceğine zarar vereceğini düşünüyorum. En azından bundan sonra bu birliktelik sağlanırsa daha faydalı olacağı düşünülmektedir.
Türkiye iktidarın değiştirilmesi için içeride çok güçlü bir enerji üretmiştir. İktidar ittifakı bu sıkışmışlıktan kurtulmak için içeride biriken enerjiyi dışa aktarma çabası içindedir. Bu nedenle Suriye de sert tartışmaların içine girmektedir. Bu aşamadan sonra Suriye de çıkacak bir savaş beka sorunumuz olabilir. Millet İttifakının sorumluluk üstlenerek Milli Savunma Bakanından bilgi alması faydalı görülmektedir. Muhalefet olmak demek olup biteni seyretmek demek değildir. Hatta Esat ile görüşmenin imkânları araştırılmalıdır. Aslında bu görev TBMM'ye düşer ama Meclis eski Meclis değildir.
ABD ve İngiltere'nin ortak stratejilerinde kullandıkları işbirlikçilerini yok ederek tarihe gömmek vardır. Geçmişe baktığımızda rahmetli Adnan Menderes bunun tipik bir örneğidir. Ancak, alternatifini bulmadan böyle bir yola girmeyecekleri kesindir. Kim ve hangi ittifak olursa olsun yeni dönemde Ingiltere'deki tefecilerle işbirliği içinde olmak zorundadır. Maalesef ülkenin içine düşürüldüğü durum bunu gerekli kılmaktadır.
Erken veya zamanında yapılacak seçim için Toplum Mühendisliği ve Algı Yönetimi faaliyetleri başlamış görünmektedir. Unutulmamalıdır ki, önümüzdeki seçim Cumhurbaşkanlığı seçimidir. Parlamenter sistem seçimi değildir. Aday buna göre tespit edilmelidir. Aksi takdirde dönülmez bir yola girilmiş olacaktır
Müsteşarlık görevini yürüttüğüm yıllarda ABD ve İngiltere de sık sık duyduğum ve rahatsız olduğum söz, "Türkiye Türk yöneticilere bırakılacak kadar basit bir ülke değildir" sözüdür. Bu gerçekleri yakından bilen bir yurttaş olarak çok fazla umutlu olamıyorum. Bütün olumsuzluklara rağmen mücadelemizi gerçekleri göz ardı etmeden vememiz zorunludur. Ülkemizin içinde bulunduğu durum bize ders olmsmışsa başka alacağımız ders yok demektir. Bu hassas dönemde kimsenin şımarıklık ve hafiflik yapma lüksü yoktur.
(16, Ekim, 2021-Ordu)