OTOKRASİ DEMOKRASİ VE SANSÜR


Zekeriya Herdem


Bilim, sanat, teknolojinin ve refahın gelişmesi için demokrasi, adalet, liyakat ve ifade özgürlüğü şarttır. Bu nedenle, Aziz Sancar, Özlem Türeci ve Uğur Şahin gibi bu toprakların insanları, dünyaya yön veren bilimsel çalışmalarını başka ülkelerde yapıyorlar. Aynen canlıların yaşayabilmesi için belirli ekolojik şartların olması gerektiği gibi, bilim ve sanat insanları da uygun ortamlarda yetişiyor…

Çağımızın en önemli sorunu sansür, oto sansür, baskı, ifade ve haber almanın engellenmesidir. Yakın tarihimizin acı olaylarından biri Sarıkamış Harekâtıdır. Mevsim, teçhizat kıyafet ikmalin yetersiz olması nedeniyle, Hasan İzzet Paşa ve Liman Von Sanders karşı çıkarak görev kabul etmemişlerdi. Esasen III. Orduya kışlık kıyafet, erzak, cephane ve savaş mühimmatı götüren 3 vapur 7 Kasım 1914’de Rus savaş gemileri tarafından batırılmıştı. Enver paşa, Olumsuz şartları ve eksikleri hatırlatan komutanları görevden aldı ve komutayı üslendi. Bu yetersizliklere ilave çetin kış şartlarında ağır yenilgi ile sonuçlanınca, Enver Paşa 10 Ocak 1915 de İstanbul’a döndü...

İstanbul’da gazete yöneticilerini çağırıp: “Sarıkamış’la ilgili haber yazanı Divanı Harbe veririm” diyerek sansür uygulamış, üstelik yalan haberler yayılmiştı. Halep ve Basra gibi Osmanlı Vilayetlerinde Sarıkamış da zafer kazanıldı diye sevinç gösterileri düzenlenmişti. Ancak 1922 de Yarbay Şerif İlden’in hatıratı yayınlanınca, 7 yıl sonra Sarıkamış’ın Bozgun olduğu anlaşıldı…

107 yıl önce yaşanan bu felakette ordumuz, başta şiddetli kış, tifüs, yetersiz erzak ve teçhizat ile basiretsiz sevk- idare sonucu 90.000 den fazla evladını şehit vermiş, esirlerin çoğu dönmemiştir…
* * *
Otokrat yönetimler insanlığın baş belasıdır. Rus Şairi Anna Akhmatova 23 Haziran 1889 Fontan, Odessa’da doğdu. Tatar olan büyük annesinin soyadını kullandı. Yarım yüzyıl boyunca romantik ve duygusal St. Peterburg lirik kısa şiir geleneğinin en önemli temsilcisidir. Rus şiir tarihinde iz bırakan "Neva'nın Kraliçesi" ve "Gümüş çağın ruhu” onunla sanatsal bir bütünlük kazandı. Eşi Sovyet karşıtı olduğu için kurşuna dizildi, oğlu yıllarca Stalinist Gulag kamplarında tutuldu 1922'den sonra, Ahmatova, kapitalist bir öğe olarak mahkûm edildi ve 1925'ten 1940'a kadar şiirlerinin yayınlanması yasaklandı.

Anna Akhmatova Stalin döneminde yazdığı şiirleri önce ezberler, sonra yakardı. Böyle yapan başka şair arkadaşları ile Stalin polisinin eline düşmemek için şiirlerini yok ederlerdi. Sonra da bir kafede buluşup birbirlerine yazıp, yaktıkları şiirlerini fısıltıyla okuyarak ezberlerine alırlardı.

Dünyada benzeri görülmemiş sansüre tabi tutulan Akhmatova’nın şiirleri arşivlenerek yayımlandı. Evi St Petersburgda müze oldu. Hitler ve Stalin gibi diktatörlerin düşünce polisleri bilim ve sanat dünyasının başından hiç bir devirde eksik olmadı…
* * *
Ülkemizin yetişmiş mühendisleri, uzman doktorları ve öğretim üyeleri Avrupa ve ABD’ye gidiyorlar. Alman, İtalyan , Amerikan ve Galatasaray Liseleri ile Robert, Saint Benoit kolejlerinden mezun öğrencilerinin üçte biri yurtdışı üniversitelerini tercih ediyorlar. Ayrıca İstanbul Erkek, Kabataş ve Pertevniyal lisesi mezunları da aynı yolu deniyorlar.

Demokrasi, adalet ve liyakatte Ülkemiz irtifa kaybettikçe adeta çoraklaşıyor. Beyin göçü artarak devam ediyor. Bunun yanında ülke sermayesi de dışarı giderse nasıl kalkınacağız? Asıl “Beka” sorunu budur.

Zekeriya HERDEM 20.12.2021 ANKARA