Yeni Yıla (2022) Girerken!


 
2021 yılını geride bırakmak üzereyiz. Bizim için çok zor ve sıkıntılarla dolu bir yıl oldu. Zorluk ve sıkıntılarıyla birlikte geçmişte kalmasını diliyorum.
Ancak yeni yıla bu zorluklarla gireceğimiz kesin. İktidarın umursamazlığı, keyfiliği, hamasete dayalı politikaları, sorgulanmaz tutumu yeni yılda daha büyük sorunlara neden olacağı açık.
Bölgemiz açısından değerlendirildiğinde körfez savaşıyla başlayan işgal, terör ve talan uygulamalarının hız kesmeden devam ettiği ortadadır. Filistin, Irak, Libya, Suriye, Yemen ve diğer ülkelerde kaos ve istikrarsızlık artarak sürmektedir.
Dünya için de zor bir yıl oldu. Savaşlar, göçler, iklim ve çevre sorunları ve önlenemeyen Covid-19 salgını en belirgin problemler oldular. Aynı sorunların yeni yılda da katlanarak devam edeceği gözükmektedir.
Sadece Covid-19 salgını nedeniyle yaklaşık 2 milyon insan hayatını kaybetmiş ve 100 milyon insan da bu virüse yakalanmıştır.
Covid-19 salgını yeni yılda da insan sağlığını tehdit etmeye devam edecektir. Salgının oluşturduğu tehdit ve tehlike ülkemizde de fazlasıyla hissedilmektedir. Özellikle iktidarın salgınla ilgili umursamazlığı toplumda genel bir endişe ve travmaya neden olmaktadır. Aşılara rağmen bir güven ortamı oluşmamaktadır.
Covid-19 salgını dışında genel olarak dünyayı olumsuz etkileyen iklim değişikliği, ülkemizde de büyük bir kuraklık riskini taşımaktadır. Ancak hiçbir önlem alınmaması ve bu alanda toplumsal duyarlılığın oluşmaması geleceğe ilişkin kaygılarımızı daha da artırmaktadır.
Covid-19 tehdidiyle birlikte artan işsizlik, açlık boyutlarına ulaşmış yoksulluk, Halk-Ekmek kuyrukları, derinleşen ekonomik kriz, hayat pahalılığı, dolar-faiz oyunu, kadın cinayetleri, hayvanlara eziyet, duyarsızlık, çaresizlik, umutsuzluk, en önemlisi de belirsizlik sadece yaşamı değil, toplumun ruh ve akıl sağlığını da tehdit etmektedir.
Türkiye-AB ve Türkiye-NATO ilişkilerinde tarihin en sorunlu yıllarından birini yaşadık. Türkiye’nin elli yıllık AB’ye üyelik mücadelesi tam bir hayal kırıklığı ile sonuçlandı. Yüz yıllık demokrasi iddiası da çökmüş oldu.
ABD ile ilişkiler Trump döneminin sona ermesiyle birlikte olumsuz yönde gelişti. S-400 krizi başta olmak üzere yeni sorunlar yeni Başkan Biden’la birlikte tırmanmaya başladı. Biden yönetiminde ABD-Avrupa ilişkileri yeniden olumlu yönde seyretmeye başlarken, Türkiye’nin başka eksene kaymaya çalışması ilişkileri olumsuz etkilemeye başladı.
Bunun sonucu olarak AB’nin Doğu Akdeniz’deki tavrı Fransa ve Yunanistan lehine gelişirken, NATO-Yunanistan ilişkileri de zirveye ulaştı. Buna bağlı olarak Türkiye’nin Irak ve Suriye politikaları da olumsuz olarak etkilenmeye başladı.
Söz konusu olumsuz gelişmelerin yeni yılda (2022) daha ciddi sorunlara yol açacağı düşünülebilir. Özellikle Irak ve Suriye politikalarında Türkiye’nin yalnız kalması kuvvetle muhtemeldir. ABD desteğinin devam etmesi durumunda Kürtlerin Irak ve Suriye’de yeni kazanımlar elde etmesi kolaylaşacaktır.
Ayrıca Afganistan örneğinde olduğu gibi Türkiye birçok alanda NATO desteğinden yoksun kalabilir. 2021 yılının en büyük gelişmelerinden birisinin NATO’nun Türkiye’nin önerilerini dikkate almadan Afganistan’dan tamamıyla çekilmesi olduğunu düşünüyorum.
NATO-Rusya ilişkilerinin en düşük seviyeye indiği bir yılda Türkiye-Rusya ilişkilerinin de yeni yılda zarar görmemesi mümkün görünmemektedir.
ABD-Çin rekabetinin yeni yılda gerilime yol açacağı beklenebilir. Pasifik merkezli gelişmeler yeni ekonomik ve siyasal krizlere neden olabilir. Mevcut politikalarla Türkiye’nin de olumsuz etkileneceği kesin.
Katar ve İsrail dışında Türkiye’nin Ortadoğu bölgesinde sorun yaşamadığı bir devlet söz konusu değildir. Özellikle Türkiye’nin Libya’ya müdahale ederek ve Suriye’ye savaş açarak İsrail’e sunduğu katkılar unutulamaz.
İsrail’in Suriye’ye ait Golan tepelerini ilhak etmesi ve "Yüzyılın Anlaşması" olarak tanımlanan Kudüs’ün bölünmeden İsrail'in başkenti olarak kabul edilmesi Erdoğan-Trump ilişkilerinin zirve yaptığı döneme denk gelmesi manidardı.
İçerde hiç ara verilmeden askeri ve güvenlik operasyonları sürdürüldü. KHK uygulamaları ve Kürt siyasetçilere yönelik operasyonlar aralıksız devam ediyor. Başta Cezaevlerinde olmak üzere hak ve hukuk ihlalleri, işkence, keyfi tutuklamalar, ayırımcılık, ırkçılık sıradan uygulamalar haline geldi.
Seçilmiş Belediye Başkanları yerine atanmış kayımlar marifetiyle belediyeler yönetilmekte, yolsuzluk, usulsüzlük iddiaları görmezden gelinmektedir. Salahattin Demirtaş ve Osman Kavala başta olmak üzere yüzlerce siyasetçi, aydın, gazeteci, yazar haksız yere cezaevlerinde tutulmaktadır.
Güneydoğu’da insansız dağlar ve kırsal alanlar “terörle mücadele” gerekçesiyle bombalanmaya devam ediliyor. Güvenlik gerekçesiyle bölgede hak ve özgürlükler ihlal ediliyor, kontrol, taciz, tehdit, baskı yaşamın bir parçası olarak uygulanıyor.
Sur-Cizre ve Roboski katliamlarının failleri meçhule terk edilirken yeni yıkım ve katliam senaryolarından endişe duyulmaktadır.
Türkiye genelinde sahiller, yeşil alanlar, ormanlar, akar sular hızla yok ediliyor. Çevre ve doğa rant uğruna katlediliyor veya kirletiliyor. Şehirler beton yığını haline getirilmiş, sağlıklı yaşam alanları ortadan kaldırılmıştır.
Yeni yılı (2022) büyük beklentilerle karşılamanın hayal kırıklığı yaratacağını göz ardı etmemeliyiz. Mevcut siyaset/yönetim anlayışı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile geleceğin Türkiye’sini inşa etmek mümkün olmayacaktır.
Ancak umutlarımızı yüksek tutmak zorundayız. Ülke bizim. Enerjimizi, birikimimizi çoğulcu demokrasi, hukukun üstünlüğü ve medenileşmek için harcamaya devam etmeliyiz.
Her şeye rağmen barış, huzur ve adalet temennisiyle herkesin yeni yılını kutluyorum.
 
Abdulbaki Erdoğmuş