ÖCALAN KAYBETTİĞİ İÇİN ERDOĞAN'IN DA KAYBETTİĞİ SEÇİMİN HESAPLAŞMASI MI?



Erdoğan dedi ki: Edirne’deki en büyük hesabı İmralı’dakine verecek...
Erdoğan.. Yani; TC Cumhurbaşkanı...

Bu sözün meali şöyle; Edirne cezaevindeki HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İmralı cezaevindeki PKK Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'a hesap verecek...

Yani bir cumhurbaşkanı; Tescilli bir teröristbaşını hesap sorucu pozisyona taşıdı...
Bildiği bir şey varsa dahi anmaması gerekirken; özellikle de hesap soracak ve güçlü kudretli göstererek anmaması gerekirken andı...

Peki neden?
Hepimiz biliyoruz ki; PKK filozoflar derneği değil... Düşünce kuruluşu değil...
Ya ne; bir cinayet şebekesi...
Hain bir örgüt...

Peki bir cinayet şebekesi, Türkiye Cumhuriyetinde siyaset yapan ve şu an cezaevinde olan bir parti genel başkanına nasıl hesap soracak?
Erdoğan'ın bu sözlerinden sonra Demirtaş ya da ailesinden birinin başına bir şey gelirse bunu kudretli teröristbaşı Abdullah Öcalan mı yapmış veya yaptırmış olacak? 

Erdoğan'ın sözlerinin alt metninden şunu net okuyabiliriz; HDP Genel Başkanı Demirtaş PKK'nın marka değeri ve doğal lideri Abdullah Öcalan ile ters kutuplarda... Biri Kürt hareketini barışçı siyasi zemine çekmek istiyor; diğeri dağlara, teröre...
Ki; yakın zamanda bu tespiti haklı çıkaran büyük bir çatlak meydana gelmişti...

Neydi o çatlak?
İstanbul Seçimleri...
PKK elebaşı Abdullah Öcalan ve kardeşi Osman Öcalan seçimi Erdoğan'ın adayı kazansın diye çalışırken; HDP Genel Başkanı cezaevinden Öcalan'ı da, PKK'yı da karşısına alarak, seçimlerde tarafsız kalmayacaklarını; İmamoğlu'nu destekleyeceklerini açıkladı...
İşte bu; HDP ile PKK'nın... Demirtaş ile PKK elebaşlarının toplum önünde açıktan restleşmeydi..
Erdoğan'da muhtemelen bu restleşmenin hesaplaşmasından bahsediyor...

Peki Demirtaş'ın İmamoğlu'nu, PKK elebaşı Öcalan'ların ise Erdoğan'ın adayını desteklemesi şeklindeki çatlaktan, restleşmeden ne sonuç çıktı..?
HDP oylarının belirleyici rolü ile İmamoğlu kazandı..
Bunun çarpıcı ve baş tacı edilmesi gereken okuması şu olmalıydı...; Kürt halkı haklarını terörle ve teröristlerle değil; siyasi ve barışçı zeminde aramak istiyor...

Evet; Kürt halkı Demirtaş ve Öcalan'ların açık ve net çağrısı karşısında tercihini PKK ve terörden yana değil; Demirtaş ve siyasi çözümden yana koydu...

Arkasından da içişleri bakanı HDP belediyelerine kayyum atandığını açıklamaya başladı...
O günlerdeki yazımı hatırlayanınız var mı bilmiyorum...
Soylu; PKK'ya finansman ve alet, edavat, makine desteği yaptıkları tespit edilen HDP'li belediye başkanlıklarına kayyum atadıklarını açıklamıştı...
Ben de sabahında yazmıştım; madem bu şahıslar teröristlere finansman sağladı, alet, edavat, makine verdi; o vakit kayyum atamadan önce şafak operasyonları ile bunların evini basıp neden yüzüstü yatırıp, ters kelepçe yapmadınız?
Çünkü, dediğiniz doğruysa; bunlar Türkiye Cumhuriyeti devletine resmen ihanet etmiş...
Önce tutuklayıp, cezaevine tıkacaksın; kayyum daha sonraki iş...
Ama siz bırakın tutuklamayı; ifadelerini dahi almadan kayyum atadınız...

Erdoğan "Edirne'deki İmralı'dakine hesap verecek" derken muhtemelen İstanbul seçimlerindeki çatlaktan bahsediyor...
Sizin de hatırladığınız; HDP ile PKK'nın karşı karşıya geldiği başka bir çatlak var mı?
Ya da Abdullah Öcalan ile Selahattin Demirtaş'ın karşı karşıya geldiği ve mücadele ettiği... Bu mücadeleyi de Abdullah Öcalan'ın kaybettiği... Dolayısıyla da bir hesaplaşma için fırsat kolladığı başka bir olay var mı?

İstanbul seçimlerinden başka; Abdullah Öcalan'ın, Selahattin Demirtaş karşısında kaybettiği için Erdoğan'ın da kaybettiği başka bir restleşme var mı?

PKK bu.. yani; bir terör örgütü...
Yani; bir cinayet şebekesi...
Bir cinayet şebekesinin hesap sorma metodu nedir, nasıl hesap soracak?
Yaksa Demirtaş ile başka birileri hesaplaşacak da, bunu üstlenicisi veya taşeronu PKK mı olacak?