Kar aslen Erzurumludur... Milli Gazete'den Hüseyin Akın Bey'in yazısı...


Hüseyin Akın

Kar beyazdır; tam da ismi ile müsemma o karbeyazdır. Aydınlıktır, muştudur, berekettir. Nasıl onu esarete ve felakete dönüştürdük? Beyazda olmayan siyahı gördük galiba. Çağın modernleri olarak istiyoruz ki mevsimlere hükmedelim. Yağmur biz nasıl istiyorsak öyle yağsın, kar bizim istediğimiz yerlere yine arzuladığımız ölçüde yağsın.
Tabiat son sözünü söylüyor her seferinde: Öyle yağma yok! Yok öyle yağma! Tabiatın dilini çözüp terbiyesinden geçmiş olsak gökten gelenin rahmet olduğunu bilerek hareket ederdik. Tabiattan insana hatıra kalan başka nedir ki? Yağan yağmur ve yerlere şenlik kardan başka. Çocukluğunuza inin, bu ikisini göreceksiniz.

En çok da kar yağınca yeryüzünün değişen renk ve ahengini hatırlayacaksınız. Kardan adam yaptığınız, kar topu oynadığınız hayatın bir festivale dönüştüğü çocukluk günlerini. Yağmurun toprakla buluştuğu anları hayal meyal hatırlıyoruz çoğumuz.
Kent hayatında yağmur trafiği yavaşlatan, mazgalları tıkayan, insanları ıslatan bir şey. Yani üstesinden gelinmesi gereken bir şey.

Yağmurdan adam da yapamadığımıza göre, adam gibi konutlar yaparak şiddetli yağmur sonucu oluşan sellerin afete dönüşmesini pekâlâ engelleyebiliriz. Yağmurun duası vardır, kar duası diye ünlenen bir duaya rastlamış değiliz. Hem kar, yağmurun vereceği şeyi kendi içinde barındırdığından yağmura davet kara çağrı olmuş olur. Beton esaretinde yaşadığımız şehir hayatında kar en fazla yağışıyla hatırlanan bir şey.
Yağdıktan sonra uzun süreli kalışına tahammül edemediğimiz için daha zemine tutunmadan süpürüp uzaklaştırıveririz. Çatılardan gülümseyen beyazlık olarak kalır bir süre. Ne kadar gülse beyaz dişlerini göstererek kar bu şehirde hiçbir zaman Erzurum olamaz. Çünkü karın anavatanı aslen Erzurum’dur. Atalarının buraya Kars ya da Ardahan’dan geldiği rivayet edilir. Üşümenin masumiyetini, ısınmanın şefkat ve merhametini başka hangi örnek bu kadar net olarak açıklayabilirdi ki? 

 

KOR TOPU DİZELER

Edebiyatımızda çok güzel kar şiirleri yazılmıştır. Kim bu şiirleri baştan sona kadar okursa eksi 30 derecede bile ısınır. İşte kar topuna karşılık kor topu dizeler:

“Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına, / Allah aşkına, gök, deniz aşkına / Yağsın kar üstümüze buram buram…” (Ahmet Muhip Dıranas)

“Neden bu kadar kar, bu kadar yıl, bu kadar yağış / Bu kadar uzaklardan nedir bu kadar gelen” (Edip Cansever)

“Ben bu şiiri yazdım âşık çeşidi / Öyle kar yağdı ki elim üşüdü / Ruhum seni düşününce ışıdı” (Sezai Karakoç)

“Bir rüya görür gibi gözümde sevinçler var. / Beyaz bir sükût işte: kar yağıyor, kar, kar, kar;” (Behçet Necatigil)

“Neden büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı / Karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak” (İsmet Özel)

“Bir sabah / Uyandık ki / Her taraf kar kar / Uyuyorduk hepimiz / Ah

Nasıl yağar / Hiçbirimiz olmadan” (Cahit Zarifoğlu)

“Dünyanın en uzun hüznü yağıyor, / Yorgun ve yenilmiş insanlığımızın üstüne.

Kar yağıyor ve sen gidiyorsun,” (Erdem Bayazıt)

 

BEYAZ HABER

Aşağıdaki kar şiiri de bendenize ait. Tam 22 yıl evvel yazılmış. Oğlum Hasan İmer Akın’ın yeni yeni konuşmaya başladığı günlerde camdan kar manzarasını izlerken dillendiremediği hissiyatına tercüman olmak istemiştim.

 

Bu sabah erkenden bir beyaz haber / Kapımızı çaldı

Evimiz öyle sıcak / Babamın gülüşü pencerede

Dondu kaldı…

***

Uzak kuşlar göçtü şarkılardan / Sessizlik yoksul ve yabancı

Gerip çadırını gökyüzü / Örttü bir beyaz şalla

Biriken utancı…

***

Matem desem değil / Üstünde ne çok beyaz var

Şölen desem / Bir evde mutluluk

Bir evde yas var.

***

Sordum anneme / Benim neyim olur kar /

Böyle kaç gecedir penceremi tıklar / Çırpınan bir yürektir dedi annem /

Ellerine alsın diye çocuklar.

Yazarın Tüm Makaleleri