CAN ATEŞİNDE PİŞEN GÖNÜL KADEHİ


DOLSUN peymaneler dedim ustam dolsun.
Her daim dolsun.
Hayır, istek senden, ifa benden dedi.
Talep sizden olmalı. İcabet talebi olanadır.
İsteğinizi güçlü tutmalısınız ki doldurulsun.
Dolsun efendim dedim, dolsun.
Dolsun, dolsun ki, taşsın nazarım dedi.
Dolmadan taşma olmaz.
Olsa da tadı olmaz.
Cilalamaz.
Parlatmaz.
Neşe vermez.
Can cilasıdır bu nazarım. Dökmemek gerek.
Yere düşürmemek gerek…
Gönül peymaneleriniz sağlam olmalı bunun için. Korumalısınız onu.
Daimi bir dikkati ister.
Ve en çok bunu, o hak eder.
Can ateşinde pişer çünkü bu peymaneler nazarım.
Gönül kadehiniz sağlam olmalı.
Ki, erenler demine hazır olsun.
Aşkın közünü tartmalı, taşımalı. Acının katmerlisine dayanmalı.
Coşkunun zirvesini kavramalı.
Dolsun peymaneler dememin sebebi dolmaya açık tutmanız içindir. Her dem hazır olması içindir.
Neyle dolduğunun farkında olmanız içindir.
Muhabbette nakıs olanların kadehleri kırıktır.
Aşkın şarabı nasip değildir onlara.
Kırmayın peymanelerinizi, ki nasibiniz daralmasın.
Âmin denir buna, başka ne denir ki…
Kaç zamandır gündüzümde, gecemde bu söz var.
“Dolsun peymaneler efendim” diyorum.
Cevap, “Dolsun peymaneler nazarım” diye geliyor.
Dolsun o vakit, dolsun yürek kadehimiz muhabbetin demiyle.
Dolsun.