UKRAYNA'YI BATI SATTI (mı) ?


 
UKRAYNA VE BATI SORUNU
 
 
Dün gece (25 Şubat) twit mesajımda; görüştüğüm USA lı stratejist bir arkadaşımla ile görüşmede bazı anlam farklılıklarına değişik yorumlar gelince sanırım olan biteni anlatamadım.
Hem ona hem bana haksızlık olmasın diye anladığım şeyleri yazıya meal halinde özetledim.
Çok hızlı yazdığım için bazı cümle düşüklükleri ve yazım hataları olabilir.
Ama maksat dilerim anlaşılacaktır.
 
Gelişmiş devletleri DEVLET yapan en önemli özellik stratejik hamleleri düşünerek, planlayarak ve tarihsel süreç/dayanaklara göre hareket etmeleridir.
 
Alev gibi hiddetle hamleler ya beyinsizlerin ya da diktatörlerin işidir.
 
Bugün Rusya nın Ukrayna’ya saldırması da buna benzer bir hamledir.
 
Aslında bunun altyapısı Batı tarafından başlatılmıştır…
 
Bu, Ukrayna kilisesini Rusya’dan ayırarak bağımsızlık verilmesi hamlesidir.  Bunu planlayan (elbette) USA olmuştur…
Ama bunu yaparken de İstanbul Ortodoks Patrikhanesi Ekümenik Patrik ve İstanbul Başpiskoposu Bartholomeos’e yaptırmışlardır. Bu hamle de stratejik davranmıştır.
 
Rusya ve eski Sovyetler Birliği için KİLİSENİN (fazla öne çıkmayan ve çok bilinmeyen) ama çok stratejik ve etkin bir konumu vardır.
Bunun yara alması asla kabul edilemezdir Rusya için. 06.01.2019 tarihinden önceki 10 aylık dönemi araştırdığınızda bu konuda çok önemli haberleri göreceksiniz. O dönem Cumhurbaşkanı seçimi olduğunu da unutmayın…
 
Hemen akabinde bir Ukraynalı Yahudi komedyene “Nato” sözü verdirilerek en büyük korkuları olan Rusya’ya karşı daha fazla bağımsızlık ümidi ile; “demokrasi” ye geçmiş ülkede az rastlanır bir oy oranı ile Cumhurbaşkanı seçilmesi sağlanmıştır.
 
Ama Batı bu konuda havuç uzatmaktan başka bir girişimde bulunacağına devamlı bu konuyu kaşıyarak Rusya’yı kışkırtmaya devam etmiştir.
 
Şimdi buraya kadar özetlediklerim karşılıklı sebep-sonuç analizleridir. Yazıyı yazan benden ziyade USA lı dostumun üzerinde durduğu ama çok bilinmeyen ve konuşulmayan verilerdir. Ben de özetlemeye devam edeyim.
 
Putin de elbette arkasındaki derin devlet yapısı ve destekçileri ile birlikte özellikle COVİD sonrası dünyada oluşturulmak istenen “YENİ EKONOMİK DÜZEN” içerisinde hem enerji hem uzay hem de teknolojide yerini almak için bazı hamleleri yapmak zorundaydı. Çünkü mevcut nüfus ve ülke coğrafyasına hakimiyeti kaybettiğini kendisi de görüyor.
Dolayısıyla bazı hamleleri de planlamak zorundaydı. Hatta belki planlamıştı bile. Ama COVİD ile ortaya çıkan durum onun da planlarını bozmuş olabilir diğer dünyanın planlarını bozduğu gibi.
 
İşte burada Batı’nın kanlı dişlerinden akan salyaların izini biraz düşünenler görebilirler.
Batı menfaati için tüm bu hamleleri farklı strateji ile dizayn edebilme yeteneği her zaman vardır.
 
Şu anda tüm dünya halkları SAVAŞ istemediklerini, yaşam davranışlarında açıkça görülüyor. Hatta savaş isteyenlerin dahi gerçekte büyük oranda “savaş esnasında” savaş istemedikleri gibi; paralı olarak savaşan askerlerin de büyük oranda savaş karşıtı oldukları sağlam istatistikler ile bilinmektedir.
 
Bu bilgi BATI için en büyük dezavantajdır. Bundan dolayı ince stratejiler daha da inceleşir ve stratejik hamleler satranç oyunu gibi çok opsiyonlu özel yetenekli yerlerde hazırlanır…
 
Buna ek olarak daha basit ve halk tabiri ile şunu da söylersek daha iyi anlaşılır.
Savaşan ülkeler en büyük zararı kendi halklarına ve ekonomilerine verirler.
Sahaya yayılan ve kıta sahanlıklarını da aşan bir savaş ülkeye hemen her gün belki yıllara raci zarar oluşturacak ekonomik zararlara neden olur. Ama savaş anında bu zararlar GÖRÜLEMEZ ve tespiti çok zordur. Savaş esnasında akıl devreden çıkar ve şuursuzca davranmak zorunda kalırsınız. Bu savaşın en önemli özelliğidir. Yani ölmemek için öldürmek…
 
Buna bir de dünyanın sırt çevirmesini (Ambargo) eklerseniz ne gücünüz olursa olsun içten içe erirsiniz.
 
40 daireli bir apartmanda 38 komşunuz sizinle tüm ilişkisini kesse, sadece bir komşunuz ile iletişim kursanız 1 hafta dayanamazsınız. Yaşam böyle bir şeydir. Çünkü içerdeki aile fertleri başta isyan çıkarırlar.
 
Rusya da durum buna benziyor…
 
Yani Batı o hale getirdi durumu. Rusya’nın etrafında 2-3 küçük ülke dışında (Çin i ayrı tutmak istiyorum. Çünkü Çin asırlara raci Rusyanın eski düşmanıdır ve şu anda Çin dünyanın en büyük kapitalist ülkesidir. İdarede komünist olduğuna bakmamak lazım. Dünyanın en kapitalist ülkesi artık tez değil gerçek bir vakadır. Dolayısıyla Çin her an Rusya’yı satabilir. Satınca da acıtacak şekilde satar) işte burada Batı “zaten savaş istemeyen halkına” da, kendi birliğini oluşturan yumuşak karnı ülkelere de bu hamleleri “güvensizlikten” dolayı sakladıkları bilinen bir gerçektir denebilir. (çok dikkatli olmaya çalıştım bu metni yazarken. Tercüme de çok zorlanıyorum)
 
Rusya’ya bakışın bu şekilde olma ihtimalini yüksek görüyorum. Çünkü Batı ile Rusya’nın ÇATIŞMACI bir savaş ortamı bu sefer dünya çapında farklı SOĞUK SAVAŞ ortamına sokabilir. Bu da ekonomik olarak dünyanın iflası anlamına gelir. Bu da felaket senaryosudur.
 
Hem bu şekilde davranıp hem de Ukrayna’ya/Rusya’ya 1 saatlik mesafede konuşlanmış, Rusya’nın şu anda savaş halinde olan aktif unsurlarının 2-3 katı güçte hazır konuşlanmış atağa hazır güçlerin teyakkuz halinde bekletildiğini görüştüğümüz bazı sorumlular işaret ediyorlar.
Bunu içeride USA-ALMANYA-İNGİLTERE-FRANSA tarafından konuşulduğunu düşünüyorum.
 
O zaman bu RUS-UKRAYNA savaşında bazı sürprizleri beklemek abes değil…
 
Bunun dışında RUS halkı dünya ile barışık yaşamanın tadını almış ve son 30 yılda dünyaya en çok yayılan bir ülkedir. Ne Ukrayna ne de başka bir ülke ile savaşmayı, bunu konuşmayı dahi istemediklerini biliyoruz.
 
Rusya’nın Çeçen askerleri ve Bayaz Rus askerlerini (diğer askerlerin çoğu da maaşlı ve profesyonel olmuş askerlerden olduğu bilgisi var) Ukrayna’ya savaşmaya gönderme hamlesi bunun en bariz örneği olabilir. Hem Çeçen lider hem Beyaz Rusya lideri buna mecburdurlar geçmiş yaşamlarından dolayı.
 
Dolayısıyla bunun devamında farklı sürprizler beklemek stratejisler için sürpriz olmaz.
 
Bir de insanı bakışımız var elbette.
Bu da bir an önce ölümlerin bitirilmesi ve savaşın son bulmasıdır. İnsani olarak bunu istemek bir görevdir. Her insan kalabilen bunu istemelidir.  
 
Bizim bu tarafımız da ağır basıyor.
 
(Not) Bu yazı yazıldığında hala Rus saldırıları devam ediyordu. Ukrayna Devlet Başkanı da kahramanca satıldığını bildiği halde sokaklarda halkına mesaj göndererek “söylenenleri dikkate almamalarını” anlatıyordu.