Ukrayna felaketi: Şimdi ne olacak?


Göstere göstere gelen Rus işgali başladı. Ukrayna şimdi felaket ve insani trajedilerle boğuşuyor.

NATO Genel Sekreteri “Uluslararası hukukun bu şekilde ezilmesini kabul edemeyiz” dedi. Ankara’da Dışişleri Bakanlığı Rusya’nın askeri operasyonunu “Kabul edilmez buluyoruz ve reddediyoruz” açıklaması yaptı. Avrupalı bazı liderler daha sert dil kullanıyor, işgali “barbarlık” olarak nitelendiriyor.

Bu açıklamalar doğru, hepsinin altına imzamı atarım.

Ancak devlet adamlarının sorumluluğu kınama yapmaktan daha fazladır.

Almanya’da eski CDU lideri ve Savunma Bakanı AKK, Putin’i caydıramadıkları için üzgün, özeleştiri mesajı yayınladı: “Tarihi başarısızlığımız için kendimize çok öfkeliyim.”

O öfkeyi paylaşıyorum, kendi açımdan anlatayım.

Uluslararası ilişkilerde önde gelen uzmanlarının vurguladığı gibi, devlet adamlarında olması gereken en hayati özelliklerden biri hasım tarafı doğru anlamaktır. Anlamak (stratejik empati) hak vermek değildir. Ama çok defa barış ve savaş arasındaki farkı yapar.

Ukrayna’nın NATO üyeliğini Rusya’nın kabul etmeyeceği yıllardır belliydi. Almanya ve Fransa’nın o nedenle karşı çıkmasına rağmen başvurusu, ABD Başkanı George W Bush’un ısrarı sonucu 2008’de NATO tarafından uygun bulundu. Uluslararası hukuku “bu şekilde ezen” bir başka işgalin, 2002 Irak işgalinin lideri Bush’un ısrarıyla.

Rusya’nın davranışının tarihsel ve reel politik gerekçelerini defalarca açıklamaya çalıştım. O gerekçeleri yetersiz hatta saçma bulanlar varsa, haklı olabilirler. Ama devlet adamları, Rusya’nın bu işi hayati çıkar meselesi gördüğünü, savaşı göze alacağını anlamalıdır.

Başlangıçta eksik okuyan olduysa bile, Ukrayna sınırındaki muazzam yığınaktan sonra hemen herkes Rusya’nın niyetini kolayca görmüştür. Nitekim ABD lideri Joe Biden sürekli verdiği demeçlerde, işgalin hangi tarihte başlayacağını açıklamaya başladı. Washington yaklaşık üç ay boyunca yaptığı açıklamalarla, askeri harekatın önünü kesebileceğini hesaplıyordu.

Ancak Moskova’nın hedefinden o nedenle cayması boş bir hayaldir.

O açıklamaların başlıca sonucu, panik ve zaten zayıf Ukrayna ekonomisinin erken çöküşü oldu. En çok Putin’in işine yaradı. ABD’nin en yakın adamı Ukrayna lideri Zelenski bile isyan etti.

Krizin son aşamasında nihai belirleyici rolü üstlenen Biden’ın önünde esasen iki seçenek vardı: Savaş veya Rusya’yla uzlaşmak.

İkisini de yapmadı. Savaşa girmeyeceğini en baştan ilan etti. Ukrayna’nın askeri açıdan tarafsız kaldığı ama dış ilişkilerini serbestçe belirlediği bir modeli test edilebilirdi. Hiç oralı olmadı. Çünkü ABD’nin iç politikasını esir almış şahinler tarafından geri adım attı diye eleştirilecekti.

Ukrayna’nın NATO’ya yönelmesinin orkestra şefi ABD, Rusya askeri güç gösterince hemen geri çekildi, Ukraynalıları kendilerinden kat kat güçlü ölüm makinesiyle baş başa bıraktı. Taşıdığı ahlaki sorumluluğu umursamadı.

ABD Dışişleri Bakanı, Ukrayna henüz üye olmadığı için NATO’nun kolektif savunmasını harekete geçiremiyoruz diyor. Bu sözler hiç inandırıcı ve samimi değil. 14 yıldır üye yapmadılar, çünkü ABD Ukrayna’yı hayati çıkar görmüyor, o nedenle savaşmak istemiyor. Üstelik NATO, üye olmayan ülkelerde defalarca savaşa girmedi mı?

Özetle, ABD lideri Biden başarısız bir devlet adamı sınavı verdi.

Daha dehşet verici olan, ABD Genelkurmay Başkanı’nın aralık sonundaki görüşmede Rus meslektaşına söyledikleri: Ukrayna’yı başarıyla işgal etseniz bile, daha sonra sizi Afganistan’daki gibi kanlı bir isyan bekleyecek.

İnanılır gibi değil. Amerika, Afganistan’da ebelik ettiği El Kaide ve Taliban’dan hiç mi ders alamadı? Hangi ülkeyi Pakistan olarak kullanacaklar, Polonya mı? Doğu ve güneydoğu Avrupa’yı kan deryasına mı çevirmek istiyorlar? Ukrayna’yı tanımadıkları ve zerre kadar umursamadıkları gün gibi ortada. Ukrayna hiçbir koşulda Afganistan olmayacak!

Moskova’nın seçenekleri arasında başlangıçta büyük olasılıkla kısmi işgal dahil değişik senaryolar vardı. Eğer öyleyse, Washington’un aralıksız yağdırdığı direnişe her türlü askeri desteği vereceğiz, Afganistan’a çevireceğiz mesajları, topyekun işgali tek seçenek yapmış olabilir. Misal, Kremlin sadece Ukrayna’nın doğusunu kapsayan sınırlı bir askeri operasyon yaparsa, Amerika açıkça Ukrayna’nın batısını Pakistan’a çevireceğini söylüyordu.
Evet, yaşanan trajedinin baş sorumlu elbet Rusya’dır. Ama Ukrayna’nın tecrübesiz siyasetçilerini peşine takan, sonra en kritik dönemeçte yüzüstü bırakan ve krizi beceriksizce yöneten ABD ardından geliyor.

 

Sık görülen bir eğilim, Moskova’nın davranışından Rus devletini değil Putin’i tek sorumlu tutmak. Böylece daha sağlıklı bir politika oluşturmak zorlaşıyor. Kremlin’de başka bir lider olsa Ukrayna sorununda muhtemelen az şey değişecekti.

 

Mesela Putin’den önceki ‘liberal’ lider Yeltsin’in Ukrayna konusunda düşünceleri ve talepleri pek farklı değildi. Başlıca fark, Putin daha iyi bir satranç oyuncusu ve Rusya ekonomik-askeri açıdan güçlendi.

 

Şimdi ne olacak?

 

Rusya’nın ilk hedefinin Kiev’de kendine bağlı siyasi iktidar olduğu görülüyor. Ardından değişik bölgelerdeki büyük birlikleri teslim olmaya davet edecekler. Karşı çıkanların direnme şansı fazla değil, çünkü havada mutlak hakimiyet, karada büyük ateş gücü üstünlüğü Rusların elinde. Ruslar şimdilik sınırlı ölçüde askeri güç kullanıyor; sonuç almakta zorlanırlarsa korkarım çok daha şiddetli silahları devreye sokabilirler.

 

Ukraynalıların uzun süreli direniş için üç seçeneği bulunuyor. Eğer önceden hazırlıkları varsa, küçük birimler halinde geniş alanlara dağılmak. İkincisi, Kiev dahil şehir savaşı – çok sayıda kente yayılırsa kanlı ve yıkıcı olur. Üçüncüsü, milliyetçi duyguların en güçlü olduğu batı Ukrayna’da daha örgütlü direniş. O bölgede Lviv ve Lutsk gibi tarihi şehirler var. Ukraynalıların en etkili silahı, haklı bir dava için savaşıyor olmaları.

 

Ancak Moskova işin sonunda herhalde Ukrayna’nın tamamında kontrolü sağlayacak. Korumasız koşullarda kahramanca çarpışan Ukraynalılara büyük saygı duyuyorum, ama özellikle Kiev düştükten sonra direnişin uzun sürmesi zayıf olasılık.

 

Putin, Yeni-Naziler dediği ve binlerce kişinin katili olmakla suçladığı Azov Taburları gibi aşırı milliyetçi gruplardan hesap soracağını açıkladı. Bu gruplar ne kadar etkili direnecek, göreceğiz.

 

Savaşlar başladıktan sonra nasıl biteceğini öngörmek zordur.

 

Batı eninde sonunda Moskova’yla görüşüp siyasi çözüm bulmak zorunda. NATO tarafından yalnız bırakıldığını şikayet etmeye başlayan Zelenski şimdiden Putin’le görüşüp tarafsız Ukrayna temelinde anlaşmak istediğini açıkladı.

 

Putin şimdi el artıracak, Batı veya Zelenski karşısında taleplerini önemli ölçüde büyütecek. Sadece askeri açıdan tarafsız Ukrayna seçeneği artık masada olmaz. O kapı kapandı.

Hem askeri yöntemleri hem uzlaşmayı dışlayan Batılı liderlerin elinde ekonomik yaptırımdan başka enstrüman kalmayınca, bunu bıktırıcı şekilde tekrarlayıp durdular.

 

Batı’nın en güvendiği SWIFT dahil yaptırımların Rusya için dayanılmaz sonuçlar doğurmayacağı konusuna tekrar girmeyeceğim. Ama etkili olabilecek yaptırım hâlâ gelmedi.

 

En kritik yaptırım görünen Kuzey Akım 2 gaz hattının durdurulması anlamını yitirdi. Rusya’nın amacı, Ukrayna üzerinden Avrupa’ya sattığı gazı kesip KA 2 hattından vermekti. Ukrayna’nın tamamen Rusya denetimine girmesiyle KA 2’nin önemi kalmayacak.

 

KA 2 hattına ilişkin bu gerçek ayrıca, uzlaşma olsun veya olmasın Moskova her koşulda Ukrayna’yı yutacaktı iddiasını boşa çıkarıyor. Öyle olsa KA 2 herhalde yapılmazdı.

 

Ukrayna’nın NATO üyeliği macerası ABD için acı bir hezimetle, Ukrayna için trajediyle son buldu.

 

NATO’nun güvenilirliği ağır darbe aldı. Ukrayna’yı yüz üstü bırakan NATO, kolektif savunmayı üyeleri için gerektiğinde harekete geçirecek mi? NATO Genel Sekreteri son haftalarda “bütün üyelerin güvenliği içi gerekli bütün önlemleri alıyoruz” açıklamalarıyla yatıştırıcı olmaya çalışıyor.

 

Fransa ve Almanya, Avrupa realitelerine uygun başarılı bir diplomasi sergiledi. Kriz boyunca derinlikli yorumlarıyla dikkat çeken Harvard Üniversitesi dış ilişkiler profesörü Stephen Walt’ın son yazılarından biri “Dış politikada altın madalya Almanya’nın” başlığını taşıyor.

 

Soğuk Savaş sonrasında inşa edilen ve Rusya’yı dışlama temelinde kurulan Avrupa güvenlik sistemi çöktü. Şimdi Batı, Rusya’yı muhatap almak zorunda kalacak. Rusya’nın daha güçlü şekilde yer aldığı yeni bir güvenlik sistemi oluşacak. Ancak Batı ve Rusya arasındaki gerginlik katlanarak artacak.

 

Türkiye son yıllarda tutarlı bir yol haritası çerçevesinde hareket etseydi, Ukrayna krizinden asgari ölçüde zararla, hatta stratejik konumunu güçlendirerek çıkabilirdi. Şimdi ne olacak belli değil. AKP iktidarı yarın ne yapar, kimse bilmiyor. Türkiye mevcut hassas ortamda Batı dayanışmasını bozacak aykırı davranışlardan ve kontrolsüz sesler çıkarmaktan kaçınmalı. AKP bunu becerebilir mi, emin değilim.

 

Gelecek yazımızda Türkiye’nin dış ilişkilerini daha ayrıntılı ele alacağız.

 

Dananın kuyruğu iki buçuk yıl sonra kopacak. Donald Trump ve çevresindeki çılgınlar, görülmemiş büyüklükte milyarlarca dolar fon topladı, yoğun şekilde çalışıyorlar.

 

Biden Afganistan fiyaskosundan sonra Ukrayna’da Rusya karşısında mat olursa, Kasım 2024’de herhangi bir Demokrat adayın kazanma şansı hayli düşer. Trump veya benzeri bir fanatik Beyaz Saraya gelirse, dünyanın nereye savrulacağını kimse öngöremez.