YAŞAM TARZI DEĞİŞTİ




75 yaşıma geldim. Yaşam boyu, bu günkü kadar bolluk içerisinde bir Türkiye görmedim.

- Milyonlarca ton ekmek çöpe atılıyor.  Benim çocukluğumda, yerde bir parça ekmek kırıntısı bulsak, günah der alır yüksek bir yere koyardık.

-Benim çocukluğumda, buğday ekmeğinin adı HAS EKMEK idi. Misafirliğe giderken, armağan olarak götürülürdü.

-Benim gençliğimde, çitteki mısır Mart ayında biter. Tarlalarda hoşgıran, sakarca, tiken ucu melocan toplardık. Pancar çorbası yemekten, insanlar guatr hastası olurdu.

-Benim çocukluğumda eti, kurban bayramında yerdik. Onu da Sayaca Köyündeki cami yanında verirlerdi.

- Kışları domatesi, biberi, patlıcanı  hayal dahi edemezdik. Kurutulmuş kabaktan, anam tatlı yapardı. Şekeri, balı  zenginler tüketirdi. Bize,  dut kurusu, elma kurusu, armut kurusu, kabak kurusu yeterdi.

-Evlerde, turşu küplerinin olduğu özle kiler bulunurdu. Her öğün turşu mutlaka sofaya gelirdi. Taze sebze denilince,  kışın, kara pancardan başkası yoktu,

- Üniversiteyi bitirip iş bulana kadar, ayakkabılarımın altı pençeli idi. Hiç bir zaman iki adet pantolonum, fazladan  bir çift ayakkabım olmadı.

- Her sofrada doymayı  bilirdim. Katık az ise ekmekle karnımı doyururdum. Okurken yediğimiz çorba idi. Sultanahmetteki çorbacı dükkanı, yarım ekmekten fazlasını  vermezdi.

-Sultanahmetten-Eminönüne kadar yürür. İndirimli talebe tarifesine rağmen, üç kuruş tasarruf ederdim.

- İstanbulda okurken,  kiralık evin, başımızı sokacak kadar yer olması yeterdi. Kışları, pompalı gaz ocağının üzerine teneke koyar. Tenekeyi ısıtır. Odanın soğuk havasını kırmak bize yeterdi.

Şimdiki gençlere bakıyorum. Marka ayakkabı olmadan olmuyor. İki durak öteye yürümüyor. Giysilerinin sayısını bilmiyor. Bilgisayarlı cep telefonu ellerinden düşmüyor.

Tüketim kalıpları ve yaşam biçimi değişti.  Bu değişimin gerisinde kapitalist medya var. İnsanlara ''Dünyaya bir daha mı geleceksin, tüket'' propagandası yapıyor. İnsanlar, geliri ile yetinmiyor. Tüketici kredisi alıp, birbirleri ile tüketim yarışı yapıyor. 

Herkes her şeyden daha fazlasını istiyor.  Fazlayı bulan, kaliteyi arıyor. Az ile  yetinmek unutuldu. İsraf diz boyu.  Sınırlı kaynaklar daha fazlasını vermiyor.  Ekonomi fiyatları artırıyor.  Tasarrufa zorluyor.  Az ile yetinemeyeni enflasyon ile cezalandırıyor.

Şinasi Kara