Kadim Şehir Antakya 2


Bir önceki yazımızda Hatay’ın birçok tarihi yapısından, mozaik müzesinden ve yemeklerinden bahsetmiştik. Bu yazımızda Titus Tüneli, Beşikli Mağara, Musa Ağacı, Harbiye ve İskenderun’ dan bahsetmek istiyorum.
Musa Ağacı: Gezimize yağmurlu bir günde devam ettik. Yaralı bir kuşun çalıya sığınması gibi bizde yağmurun hırçınlığından çınarın gövdesine sığındık. Bu ulu çınarın dalları hepimizi geçmişten gelen tarihiyle sarmaladı.
Musa Ağacı üç bin yıllık geçmişiyle Samandağı ilçesinde Hıdırbey mahallesinde yer almaktadır. Ağacın yanında yer alan Ab-ı Hayat çeşmesi de buranın sembolü haline gelmiştir. Hz. Hızır ve Hz. Musa’nın burada buluştukları rivayet edilir. Çınar ağacı yanında yöresel ürünlerin satıldığı küçük bir Pazar yer almaktadır. Ufak tefek kafelerle birlikte oldukça canlı bir yer haline gelmiştir.
Burada bir süre oturup, bu güzellikleri temaşa ettikten sonra buraya yaklaşık 5 km uzaklıktaki Türkiye’de varlığını devam ettirebilen tek ermeni köyü olan Vakıflı köyüne gittik. Köyün tamamı Ermeni asıllı Türkiye vatandaşlarıdır. Organik tarımın yapıldığı ve narenciye ağaçlarının bolca bulunduğu bir yerdir. Dağınık bir köy olduğu için oldukça sessiz ve sakindi. Evler genellikle renk renk çiçeklerle bahçeliydi. Bu köyümüzü sokak sokak gezdikten sonra Hatay’ın Samandağ ilçesinde Çevlik Örenyeri yakınında bulunan Titus Tüneli ve Beşikli Mağaraya vardık.  
Titus Tüneli, dağlardan inerek yaşamı tehdit eden sel ve taşkınlardan korunmak amacıyla Roma İmparatoru Vespasian tarafından MÖ. 1 yy. da yapılmıştır. İmparatora göre tünel şehrin etrafında dolanacak böylece akıntını yönünü değiştirilecekti. Vespaisanın emriyle MÖ. 69 yılında yapımına başlanmış MS. 81 yılında halefi ve oğlu Titus tarafından bitirilmiştir. Tünel inşasında Roma lejyonları ve köleler çalışmıştır. Dağ içine oyulan tünel 1380 m uzunluğunda 7 m yüksekliğinde ve 6 m genişliğindedir.
 Tünelin 100 m kadar uzağında bulunan Beşikli Mağara kaya mezarlarının en geniş ve en ünlülerinden olup, içerisinde birbirine yapışık sıra sıra dizilmiş, oldukça ürkütücü 12 mezar yer almaktadır. Titus Tüneli ile Beşikli Mağara arasında sağlı sollu defne ve narenciye ağaçları yer almaktadır.
Beşikli Mağara ve Titus Tünelinden sonra Harbiye Şelalesini görmek için yola koyulduk.
Binlerce yıllık yerleşim yeri olan Harbiye, Hatay ilinin Defne ilçesinde bağlı mahallesidir. Tarihsel adı “Defne” veya “Daphne” olarak bilinmektedir. Mitoloji tarihindeki efsaneye göre Nehir Tanrısının kızı olan Daphne (Defne); peşinden koşan aşk, şiir ve müzik tanrısı Apollo’dan kurtulmak ister ve Tanrıya yalvarır. Daphne’nin yakarışlarını duyan Toprak Ana, Daphne’nin bedenini ağaca, kollarını dallara ve saçlarını da yapraklara dönüştürür, şelale ise Daphne’nin gözyaşlarından oluşmuştur.
Oldukça etkileyici, haşin bir şelaledir ve suyu Asi Nehrine dökülmektedir. Şelalenin kollarında pek çok mesire alanı bulunmaktadır. Vaktimiz kısıtlı olduğu için şelaleyi ancak kuş bakışı izleyebildik.
Yaprakları güzel kokan kutsal Defne ağacı ise, her mevsim yeşil kalabilmektedir. Defne yaprağı kozmetik, sabun, yemek ve şerbetlerde kullanılmaktadır. Yöre halkı için büyük bir geçim kaynağıdır. Harbiye ipek üretimi ile de ünlü bir yerdir. Buradan defne sabunu ve ipek şalımızı alıp öylece ayrıldık.
 
İskenderun
İki günlük gezimizin son gününde sabah kahvaltımızı Belen Yaylasında yaptıktan sonra buranın en modern, bakımlı, yaşanılası dediğimiz bir yer olan İskenderun’a gittik.
İskenderun eski bir yerleşim yeri olması hasebiyle çok renkli ve zengin bir kültüre sahiptir. Palmiye ağaçlarının sıra sıra dizildiği temiz ve geniş caddeleri ile bizleri adeta büyüledi.
Bu yöreye ait olan pekmez ve künefeyi aldıktan sonra bizleri ağırlayan güzel dostlarımızla da vedalaşıp yola koyulduk.