ENİŞTEMİZ BİZİ NEDEN ÖPÜYOR?


Geçtiğimiz pazar akşamı, Niksar Hükümet Konağı'nı satanlar ve alanlarla ilgili yaptığım canlı yayında Halil Taşova isimli bir mağduru ve tanığı konuk ettim...

Konuğum Niksar Belediyesi'nin Hükümet Konağını yangından mal kaçırır gibi verdiği isimlerin, kendisi üzerine kağıt üzerinden şirket kurduğunu...
O şirket üzerinden sahte faturalar da dahil devlete borçlandırdığını...
Devlete vergi ve SGK borçları olarak 20 milyon lira civarı borca sokulduğunu...
Bu nedenle hapse düştüğünü...
Haczedildiğini anlattı...

Kendisinden önce Hüsne isimli başka bir kadının üzerine de aynı şekilde şirket kurulup, o kadın üzerinden de devletin milyonlarca lira dolandırıldığını anlattı...
O kadının da hapis yattığı ve şu an borç içinde olduğunu anlattı...

Kendisinden sonra da Mersin isimli bir kişi üzerine kurdukları şirketle devam ettiklerini söyledi...
Bunlar sadece bildikleriydi; bilemediği neler oluyor kim bilir..?

Savcıya gittim; kendini mağdur eden ve devleti dolandıranların isimlerini verdim; savcılık ifadelerini aldığında, "biz o şirkette sadece çalışandık" deyince kurtulduklarını söyledi...
Savcı bana, "senin işin maliye" ile deyip, "oraya yönlendirdi" dedi...
Oradakilerin de her şey ortada olduğu halde bir şey yapmadığını.. SGK'dakilerin de aynı şekilde davrandığını anlattı...

Son çare CİMER'e şikayet ediyor...
O sayede Niksar'dakilerin görmezden geldiği konuyu İstanbul'da bir savcı ele alıp, tekrar soruşturma başlatıyor...

Bu insanları mağdur edenler, savcıya gidip, "biz o şirkette sadece çalışandık" deyip nasıl kurtuluyorlar?
Adamlar bu fabrikalarda mülki amirleri, "kendi fabrikamız" diyerek karşılamış...
Onları fabrikada fabrikanın sahibi olarak gezdirmiş; ağırlamış...
Onları lanse eden paylaşımlardan birinde, bu şahısları fabrikanın sahibi olarak tanıtıyorlar...

Nasıl oluyorsa; fabrikanın sahibi yoksul... çalışanı lüks evlerde yaşıyor, lüks arabalara biniyor... başka yerlerden fabrikalar alıyor; hatta son olarak Niksar Belediyesinden 35 milyona arazi alıyor...
Yahu hangi savcı anlamıyor acaba; burada gerçek patronun kim olduğunu, gerçek işçinin kim olduğunu...?
Gerçek dolandırıcının kim olduğunu?
Bunu anlayamıyorsa; buncacık basit bir şeyi dahi ortaya çıkaramıyorsa neden savcı olmuş?

Ortada vergi dairesi ve SGK başta milyonlarca lira devletin dolandırılmasından bahsediyoruz...
Devletin savcısı devletin hakkını korumayacaksa; devletin maliyesindeki amir korumayacaksa, devletin SGK'sındaki amir korumayacaksa kim koruyacak?
O alınan maaşlar haram değil mi?

Konuşturduğum mağdurdan önce yapıyorlarmış...
Mağdura da yapmışlar...
Mağdur şikayet ettiği halde; yine yapıyorlar...
Bildiğin devlete karşı seri suç işleyen bir yapı olduğu iddiası var ortada...
Ki; iddianın ötesinde, somut şeyler var ortada...
Nasıl kimse bir şey yapıyor yahu?
Şaka mı bu?

Gelelim Niksar Belediye Başkanı Özdilek Özcan'a?
Dindar geçinen, bizlere din satan Özcan'a...
19 mayısta Atatürk'ü anmamayı din sayan; bu derece CHP ve türevlerine mesafeli olan Özcan'a...
Bu Özcan nasıl oldu da Niksar Belediyesine ait Hükümet Konağı gibi böylesine değerli bir araziyi, koyu CHP'lilere verdi?

Ney bir uçtaki, Ak Parti'yi hırsız ve vatan haini gören CHP zihniyeti ile; CHP'yi din düşmanı ve vatan haini gören Ak Parti zihniyetindeki iki insanı birbirine böylesine kenetleyen?
Ak Parti CHP'ye yakasındaki bitini vermezken; başkan Özcan bu değerli araziyi yangından mal kaçırır gibi CHP belediye meclis üyesinin oğluna nasıl verdi?
Yahu 8-9 aylık geçici temizlik işçisi alınıyor da; o basit işi dahi Ak parti ilçe binasına gidip, yedi göbek Ak Partili olduğunu ispat etmeden alamıyorken; bu değerli araziyi Ak Parti'nin en dindar geçinen belediye başkanlarından birinden, CHP'liler nasıl aldılar?

Bir ben mi merak ediyorum; aynı bayrağın altında olmalarına rağmen; bunları bayrak birleştiremedi...
Aynı dine mensup olmalarına rağmen; bunları din de birleştiremedi...
Yaşadıkları aynı ülkeyi, aynı ili, aynı ilçeyi, beldeyi, köyü paylaşamadılar... aynı coğrafya dahi onları birleştiremedi de; ne birleştirdi?
Hangi kutsal sebepten dolayı Ak Parti ve CHP ayrımı kalkıverdi ortadan...?
Menfaat olabilir mi?

Niksar belediye başkanı Özdilek Özcan'da biliyor; alıcıların kim olduğunu...
Neler yaptıklarını...
Parayı nasıl kazandıklarını...
Çünkü; o yayında Özcan ile alıcıların önceden çekilmiş samimi görüntülerini de yayınladım...

Bütün bunlar ortaya çıktıktan sonra, belediye müdürleri ile alıcının yan yana samimi görüntülerini de yayınladım...
Kimse kimseye din düşmanı, vatan haini veya hırsız gibi bakmıyordu o görüntülerde...

Özdilek Özcan'ı bu bu satışa götüren ve bu satıştan vazgeçirtmeyen, direttiren neyse.. Adliyedeki savcıyı, maliyedeki ve SGK'daki amirin elini kolunu bağlayan da o muhtemelen...

Bize devlet düşmanı, ecdat düşmanı, din düşmanı, terörist diye anlattıkları CHP'lilere; halkın altından değerli malını vermekle kalmıyorlar; bir de 16 ay taksit yapıyorlarsa.. bütün bu şaibe ortaya çıktığı halde de geri adım atmıyorlarsa; bunun çok duygusal sebepleri olmalı...
Kimin aklı basıyor bu ihalenin normal olduğuna yahu?

Ve belediye meclis üyeleri resmi yoldan istedikleri halde; belediye yönetimi o arazinin satış sözleşmesini vermiyor...
Kanunen vermeleri gerektiği halde; suç işleyerek vermiyorlar...
Kim neyden utanıyor; neyin ortaya çıkmasından korkuyor da vermiyor acaba?