TAŞRANIN BURJUVA KULÜPLERİ!


Tokat Ticaret Borsası ve Ticaret odası başkanlıkları için adayların ortaya çıkmasıyla seçim süreçleri de başlamış oldu...
Adaylar özellikle sosyal ve kurumsal medyayı kullanıp; gerek yazılı, gerekse görsel olarak mesajlarını vermeye çalışıyorlar...

Ben de bu iki yarış ve adayları ile ilgili seçim sürecine birer analizle dahil olacağım...
Ama öncelikle doğru anlaşılmayan, yanlış anlaşılan, topluma yanlış algılarla empoze edilen Ticaret Borsası konusunda, kitaplarda bulamayacağınız; ama okuyana gerçekçi bir bakış açısı kazandıracağına inandığım görüşlerimi aktarmak istiyorum...

Ticaret Borsasına aday olan Ali Bıçakçı'nın seçime, "geçmişten geleceğe tarım bizim işimiz" sloganı ile gittiğini öğrenince, özellikle bu konuyu yazmam gerektiğine ikna oldum... 
Bunun ne kadar yersiz bir slogan olduğunu birazdan anlayacaksınız...

Ticaret borsası üyelerinin tarım işleri değil, ilgi alanlarıdır...
Başkan Bora'da açıkladı zaten; çitçiler bizim üyemiz değil diye...
Çiftçi ve köylü üyesi olmayan bir STK nedense Tokat'ta sanki bir çiftçi STK'sıymış... Çiftçinin yanında bir yapıymış gibi anlaşılıyor...
Çünkü öyle anlaşılması isteniyor... Ama değil; hatta durum tam tersi...

Ticaret borsası üyeleri arasında belki kısmen tarım yapanlar da vardır; ama asla bizim klasik çiftçi ve köylü tarzında bir tarımcılık değil...
Çiftçi, köylü, hayvancılık ve tarım; Ticaret Borsası üyelerinin işi değil, geçim kaynağıdır..
Çiftçi ve köylü üretir; Ticaret Borsası üyeleri de bu üretimden kazanç elde eder...

Geçen basın toplantısı yaptı mevcut başkan Lütfi Bora...
Anlatıyor; Tokat Buğday pazarında seans odamız yoktu; aldık, dayadık döşedik...
Turhal Buğday pazarını komple satın aldık...
Binamız yoktu aldık.. Toplantı odalarımızı aldık... Üyelerimiz için teknolojik donanıma sahip araç aldık...
Hepsini geçtim; buğday pazarını komple almak nedir yahu?
Demek ki; kazanıyor adamlar...
Çiftçinin de arazilerinden, traktörüne, banka kartlarına; hatta esnafa kadar borç gırtlağında...
Çiftçi, köylünün üretimi ne kadar para etmezse; bu arkadaşların karlılığı o kadar artıyor gibi net bir simetri var ortada...
Çünkü bunlar çiftçi de köylü de değil...
Bunlar başka bir şey...
En basit tabirle;Ticaret borsaları taşranın burjuva kulüpleridir...

Bunların Tokat çiftçisi ve köylüsünün faydasına bir yapılanma olmadığına basit bir örnek daha vereyim...
Ticaret Borsası Tokat merkez ve her ilçesinde örgütlenmiş bir yapı olmasına rağmen toplam üye sayısı 320 civarıdır...
Düşünün bir çiftçi kooperatifi olan Turhal Pancar Ekicileri Kooperatifinin dahi 60 binin üzerinde üyesi varken; ticaret borsasının sadece 320 üyesi var..
Ki; bunların 50 kadarı da henüz 2 yılını doldurmamış, borsa seçiminde oy kullanamayacak yeni üyeler...
Anladınız mı ne denli bir seçkinler kulübü olduğunu?

Çiftçi ürününü değerinde satamıyorsa; bunun karşısındaki en kurumsal yapıdır Ticaret Borsaları...
Koskoca ilin ve ilçelerinin tarım rantını önemli ölçüde bu bir avuç insan kontrol eder...

Ticaret borsası ve üyelerinin çiftçilik ve tarım ile ilgileri, çiftçi ve üretimlerini birer av olarak görmekten öte bir şey değildir...
Çiftçi örgütleri olan Ziraat odaları da bu burjuva tayfasının etkisi altında kaldığı için; çiftçi lehine örgütlü bir eylem planı ortaya koyup; dengeyi sağlayamazlar..

Mesela; geçtiğimiz hafta bir arkadaşla, Tokat Ticaret Borsası'nın Turhal Buğday Pazarını almasını konuşurken; konu TMO'nun ve yerel tacirlerin buğday alım rakamlarına geldi...
Evet diğer tarımsal ürünler gibi Tokat'ta buğdayın en önemli potansiyel alıcıları bu Ticaret borsası üyeleridir..
Mesela Tokat Ticaret Borsasının mevcut başkanı Lütfi Bora ve karşısına aday olan Ali Bıçakçı'da un fabrikası sahipleridir...
Neyse; öğrendiğime göre TMO'nun buğday alım fiyatı yaklaşık 7,5 Lira.. Ticaret Borsası üyelerinin ise 6,5 lira civarıymış...
Buna rağmen köylüden buğday almak istemiyorlarmış...
"neden?" diye sorduğumda şu cevabı aldım; Çünkü hükümet ülkede ekmek fiyatlarını dizginlemek için köylüden çiftçiden 7,5 lira civarına aldığı buğdayı un fabrikalarına, 4 ila 5 lira bandında satıyor...

Aslında iktidarlar enflasyonla mücadelede yetersiz kaldıklarında gözlerini çiftçiye diker ve onların üretimlerinin ucuza gitmesinden medet umarlar..
Bunu da çoğu zaman politika olarak belirlerler...
Bu politikanın uygulanmasında da, ya Ticaret Borsaları ile hareket ederler, ya da onların işine gelecek fiyat politikaları ve uygulamalara giderler...
İşte milletten 7,5 liraya aldığı buğdayı un fabrikatörlerine 4-5 lira bandında vermeleri de bu politikanın bir parçası..
Bir yandan çiftçinin ürününü baskılarken; diğer taraftan politik kaygılarla ekmek fiyatlarını baskılamaya çalışıyorlar...
Bunun için de hazineye zarar ettiriyorlar..
Hazine de milletin olduğuna göre; bu faturayı finalde yine millet ödüyor...

Ticaret Odası Başkanlığına aday olan Ali Bıçakçı'nın, "geçmişten geleceğe tarım bizim işimiz" sloganının temelde ne kadar yanlış olduğunu anlatabildim umarım...
Tarım Ticaret Borsalarının işleri değil; ilgileri...

Tokat'ta sayıları 320 civarı olan Ticaret Borsası üyelerinin, ildeki yüzbinlerce kişinin geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılığın gerçek rantını yiyor olmaları kölelik ve derebeylik dönemlerini anımsatan birer komplo teorisi gibi mi geldi size?
Ama maalesef bu bir gerçek...
Kölelik modernleştirilmiş haliyle devem ediyor aslında...
Ziraat odaları yüzbinlerce üyesini, bir avuç üyesi olan Ticaret borsalarının avı durumundan çıkaramıyor...

Köylü de maalesef sistemin bu şekilde devam etmesi için dizayn edilmiş durumda...
Atatürk döneminde köylere kurulan köy enstitüleri sayesinde köylü bilinçlendiriliyordu...
Türk tarımının bağımsızlaştırılmasındaki en önemli adımlarından biri olarak TEKEL'i yabancıların elinden almış ve millileştirmişti Atatürk...
Köylüye milletin efendisi rolünü biçiyordu...
Ama köylü kendisine oynanan din oyunları ile; bu efendilik rolünü reddetti..

Buraya kadar sabredip okuduysanız; burada Ticaret Borsalarını kötülediğim anlamını da çıkarmayın...
Örgütlenmek burjuvanın da hakkı...
Kendi çıkarları için çalışmak onların da hakkı...
Ama işte bu örgütlenme böylesine dengesiz olunca.. Bu örgütlenmenin karşısında dengeyi sağlayacak gerçek bir köylü ve çiftçi örgütlenmesi olmayınca; buna fırsat verilmeyince; durum böylesine dramatik bir hal alıyor...
Bir avuç insan yüzbinlerce insanın bir yılda meydana getirdiklerinden ettiği karın bazen 10 hatta 100 mislini bir kaç gün, hafta veya ay içinde edebiliyor...
Bu döngü de doğal olarak sömürü olmaktan öte gidemiyor...

Tokat Ticaret Borsası'nın aslında ne olduğu, amaç ve hedeflerinin ne olduğu; kimlere ne gibi faydalar sağladığı... Birilerine faydalar sağlamasının, diğer bir kesime ne gibi zararlar doğurabileceğine dair bakış açımı ortaya koyduğuma göre; yarın Tokat Ticaret Borsası adayları ile ilgili, önümüzdeki günlerde ise, Ticaret Odası adayları ile ilgili düşüncelerimi yayınlayabilirim....