SORGULAMAYAN BEYİNDE DÜŞÜNCELER SAPLANTIYA DÖNÜŞÜR



Necdet Topçuoğlu

Beyin, Tanrının insanoğluna vermiş olduğu en değerli organdır. İnsan hayatında her şey beyinde başlar ve beyinde biter. Beynimizi en verimli şekilde kullanabilmek için onu iyi tanımak ve nasıl işlediğini anlamak gerekir. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur diye bir özdeyiş vardır. Beden ve beyin bir bütündür. Bedensel hareketlilikler beyini de hareketlendirmektedir. Yapılan araştırmalar, beyinin ayaktayken ve açık havada daha iyi çalıştığını göstermiştir. Uzmanlar, önemli kararların açık havada ve ayaktayken alınmasını önermektedirler.

Sağlıklı su tüketimi ile beyinin çalışması arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Beyin yapısının %80’i sudan oluşmaktadır. Beyin sulanmaz kurur. Bu nedenle beyine günde 8-10 bardak su takviyesi yapılması zorunludur. Aksi takdirde beyin kurumaktadır. Kuruyan beyinde algı kalitesi düşmektedir. Beyin çalışmasında içilen suyun kalitesi de büyük önem taşımaktadır. İçme suyu kalitesi standartların altında kalan sular, çürük su olarak tanımlanmaktadır. Çürük su kullanımı beyin çalışmasını olumsuz yönde etkilemektedir.

Rutin alışkanlıklar, el becerisini hızlandırdığı halde beyinin çalışmasını yavaşlatmaktadır. Bu durum vücudun otomatik pilota bağlanması gibi tanımlanabilir. İnsanlar zihinsel rutinlerini kırmalıdır. Sağ elini kullananlar zaman zaman sol elini kullanmaya çalışmalıdır. Çantanın sürekli aynı kol ile taşıması sakıncalıdır. Çanta taşınan kol sık sık değiştirilmelidir. Eve veya işe giderken sürekli aynı yol kullanılmamalıdır. Beyinin ezberini bozmak için ulaşımda kullanılan güzergahlarda değişiklik yapılması gerekir.

Matematik beyinin gelişmesi için çok faydalı bir bilimdir. Düşünme sınırları zorlanmadıkça beyin gelişmez. Beynimizi sürekli kullanmalıyız. Kullanılmayan bir organ, önce işlevini kaybeder, daha sonra da yok olur. Sürekli aynı insanlar ile aynı mekanları paylaşarak, aynı programları izlemek aklı köreltir. Akıl tutulmasına karşı açık görüşlü olmak, beyin sağlığı için çok faydalıdır.

Beynimize ne girerse o çıkmaktadır. Beyin çöp kutusu değildir. Çöp girerse çöp çıkmaktadır. Beynimizi ne ile beslersek, alacağımız çıktı da o yönde olacaktır. Beyine yüklenen girdilerin kalitesi, mutlaka çıktıların kalitesini etkilemektedir. Kin ve nefret duyguları ile beslenen beyinlerden, merhamet ve şefkat beklemek mümkün değildir. Bu nedenle toplumların yapılanmasında beyin eğitiminin çok önemli bir yeri bulunmaktadır.

Dikkat edilirse beyin tıkandığında, varsayımlarla akıl yürütmektedir. Bilim adamları bu noktada sihirli “eğer” ile düşünülmesini önermektedirler. Kararsız kaldığınız nokta da, model aldığınız bir kişiyi aklınıza getirerek, eğer o benim yerimde olsaydı nasıl karar verirdi diye düşünceyi zorlamak gerekir. İşte bu nedenle hepimiz çevremizde birlikte yaşadığımız beş kişinin akıllarının ortalaması kadar akıllıyız. Demek ki birlikte yaşadığımız veya çalıştığımız insanların akıllı insanlar olması, hayatımızı olumlu ya da olumsuz olarak etkilemektedir.
Şurası iyi bilinmelidir ki, aklımızın takıldığı yer, hayatımızın takıldığı yerdir. Zihin bir şeye takıldığı zaman tüm sistem kendi içinde kilitlenmektedir. Kilitlenen sistemi açmak için, yeni ihtimallerin düşünülmesi gerekir. Sınava giren bir öğrencinin çözemediği bir soruya takılıp kalması, eyvah kazanamayacağım duygusu ile düşünce sistemini kilitlemektedir. Halbuki zaman kaybetmeden hemen diğer sorulara geçilmesi gerekmektedir. Beyinin daha verimli kullanılabilmesi için mutlaka alternatifler üzerinde durulmalıdır.

Bilim insanları, aşırı derecede Sosyal Medya kullanılmasının insan beynini vurduğunu ifade etmektedirler. Yoğun iletişim kurmanın düşünmeyi durdurduğu söylenmektedir. Bu araçların bağımlılık derecesinde kullanılması beyine zarar verdiği iddia edilmektedir. Bu nedenle zaman zaman Sosyal Medya kullanımına ara verilmesi faydalı görülmektedir. Bu durumun hepimiz için toplumsal bir hastalığa dönüştüğünü söylemek mümkündür.

Hayatın her alanında sevgi beyinle gösterilmelidir. Duygular kalp de oluşur, ancak beyinde gerçekleşir. Akıl süzgecinden geçirilen duygular zarardan arındırılmış sonuçlar vermektedir. Bu nedenle kalbimizle hissedip, beynimizle karar vermeliyiz. Bazen yanlış karar verdiklerine inananlar, hislerine yenik düştüğünü ifade ederler. Bu durum, kalp ile beyin arasında sağlıklı bir bağlantı kurulamamasından kaynaklanmaktadır.

Beyin nasıl eğitilirse öyle çalışmaktadır. Bazıları benim kafam öğleden sonra iyi çalışmıyor derse ve buna inanırsa, beyni öğleden sonra çalışmaz. Beyin kendisini nasıl çalıştığı hakkındaki bilgi ve inançlarına göre yapılandırır. Hani insanlar iyi düşünelim iyi olsun derler ya, bu sözdeki gerçek payının yüksek olduğunu söylemek mümkündür. Sorgulamayan beyin eğitiminde, düşünceler saplantıya dönüşmektedir. Düşüncelerini ve bakış açısını değiştiremeyen insanların kedilerini geliştirmesi mümkün değildir.

Her insan öncelikle kendi beyni hakkında daha fazla söz söyleme hakkına sahiptir. Hepimiz kendi beynimizi iyi tanımalı, daha verimli kullanabilmenin yollarını aramalıyız. Burada yazılanların dışında daha etkili ve farklı düşünceler de olabilir. Bunları yorumlarda görebilirsek, beynimizi daha verimli kullanabilmeyi geliştirmiş oluruz diye düşünüyorum.