ANAYASA SUÇU İŞLEMENİN BEDELİ OLUR



Necdet Topçuoğlu

Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimlerinin yapılmasına çok fazla zaman kalmamıştır. Ancak Türkiye seçim heyecanına girememiştir. Muhalefetin aday gösterme ve seçim işbirliği konusundaki tavrı henüz netleşmemiştir. Bu bekleyiş artık kabak tadı vermeye başlamıştır. Muhalefet büyük paralar harcanarak yaptırılan algı anketlerinden bağımsız olarak aday açıklama cesaretini göstermelidir. Diğer yandan Sayın Erdoğan’ın adaylığının önünü açmak için Anayasa suçu işlenmemelidir. Hiç kimsenin Anayasanın vermediği hakkı başkasına kullandırma yetkisi yoktur. Seçimler hür eşit ve meşruiyet içinde yapılmalıdır. Sandık ve seçim güvenliğinin sağlanması konusundaki çalışmaların alana yansımadığını görmek büyük kaygı yaratmaktadır.
Anayasanın maddelerinin değiştirilmesi, yeniden Anayasa yapılması anlamına gelmemektedir. 2017 yılında yapılan Referandum ile Anayasanın bazı maddeleri değiştirilmiştir. Değişiklik sadece değiştirilen maddeler ile sınırlıdır. Diğer maddeler aynen eskiden olduğu gibi geçerlidir. 2017 yılında Anayasa da yapılan değişiklik ile Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemine geçilmiştir. Ancak, halen Anayasanın 101. maddesinde '’Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıldır. Bir kimse en fazla 2 kez üst üste Cumhurbaşkanı seçilebilir'’ hükmü yer almaktadır. Madde değişikliği ile hangi sistem getirilmiş olursa olsun, bu durum Anayasanın bütününü etkilememektedir.
Sayın Erdoğan halen Cumhurbaşkanlığının ikinci dönemini yürütmektedir. Bu durumda mevcut Anayasamızın 101’inci maddesine göre tekrar aday olması mümkün değildir. Bazıları Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanlığının ilk dönemini eski siteme göre yapmıştır. Bu dönem yeni sistemin ilk dönemidir, dolayısı ile Sayın Erdoğan ikinci defa aday olabilir diye yorum yapmaktadırlar. Sistemin yeni olduğu doğrudur. Ancak Anayasa halen eski anayasadır. Buna göre, hiç kimse Anayasanın vermediği bir hakkı kullanamaz. Olmayan bir hakkı kullandıranlar ise Anayasa suçu işlemiş olurlar. İktidar kanadı Sayın Erdoğan’ın adaylığının önündeki Anayasa engelini çok net olarak bilmektedir. Son Anayasa değişikliği arayışının perde gerisinde bu soruna çözüm arayışı da bulunmaktadır.
2007 yılında yapılan değişikliklerden önce Cumhurbaşkanı 7 yılda bir seçiliyor ve bir daha aday olamıyordu. Yapılan değişiklikle Cumhurbaşkanlığı görev süresi 5 yıla indirilmiş olup, ikinci defa seçilme imkanı sağlanmıştır. Hatırlanacağı gibi değişiklikten önce seçilen o dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün durumu Anayasa Mahkemesi'ne götürülmüş, Yüce Mahkeme ‘’Abdullah Gül'ün görev süresinin 7 yıl'’ olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu'nun geçici 1. Maddesindeki, 31 Mayıs 2007 tarih ve 5678 sayılı Anayasa Değişikliği Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarihten önce seçilen Cumhurbaşkanlarının, iki defa seçilememelerine ilişkin düzenlemeyi oybirliğiyle iptal etmiştir.
Sayın Erdoğan 2014 ve 2019 yıllarında iki defa Cumhurbaşkanı seçilerek Anayasanın verdiği hakkı kullanmıştır. Mevcut Anayasaya göre bir daha aday olması mümkün değildir. Bazı hukukçular Anayasanın 116. Maddesindeki hükmün istisna niteliği taşıdığını savunmaktadırlar. Anayasa Madde 116: ‘’ Cumhurbaşkanının, ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.’’ Denilmektedir. Ancak Meclisin erken seçim kararı almasıyla, seçimlerin yenilenmesi kararını alması aynı değildir. Örneğin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptal edilerek yeniden yapılması, seçim yenilenmesidir. Geçersiz seçimler yenilenir, geçerli seçimlerin ise tarihi öne alınır. Bu farkın iyi kavranması gerekir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde geçersizlik söz konusu olmadığı için, seçimlerin yenilenmesi olarak değerlendirilemez. Bu nedenle Sayın Erdoğan’ın görev süresi Anayasal olarak sona ermektedir. Anayasanın hiçbir maddesinde yoruma imkan veren bir ifade bulunmadığı gibi, ek geçici madde ile de tespit yapılmamıştır.
Durum bu kadar açık olmasına rağmen, anlı şanlı Profesörler Anayasayı arkadan dolanarak yorumlar yapmaktadırlar. Muhalefet Partileri de, biz Sayın Erdoğan’ın aday olmasına karşı çıkarak, kendisine mağduriyet kozu vermek istemiyoruz tavrı içindedirler. Bu durum, Sayın Erdoğan’ın ‘’ben Anayasa mahkemesi Karalarına saygı duymuyorum ve tanımıyorum’’ demesinden farklı değildir. Altılı Masa Anayasayı tanımazsa ben ve benim gibi düşünenlerde Altılı Masayı tanımayacaktır. Kimse sorumluluğu Yüksek Seçim Kurulu’nun üstüne atma kolaycılığına kaçmasın. Yüksek Seçim Kurulu Anayasanın üstünde değildir. Anayasa bu milletin toplumsal sözleşmesidir. Öyle futbol topu gibi iktidar ile muhalefet arasında ayaktan ayağa dolaşan oyuncak değildir. Anayasaya uyacaklarına dair yemin edenlerin, uymama yarışına girmeleri Milli İradeyi hiçe saymaktır. Soruyoruz, bu Anayasa hükümleri sadece halk için mi geçerlidir?
Seçim Kanununda yapılan son düzenlemeler 6 Nisan 2023 tarihinde yürürlüğe girecektir. Bu nedenle Mayıs ayında Meclisin seçimleri erkene alacağından söz edilmektedir. İktidar blokunun oy toplamı erken seçim kararı almak için gerekli olan 360 oyu sağlamaya yetmemektedir. Muhalefet partilerinden herhangi birinin eksiği tamamlamaya soyunmasının hesabı sandıkta sorulacaktır. Ben ve benim gibi düşünenlerin sorunu kişiler veya partilerle değildir. Sorunumuz ülkeyi yönetilemez hale getiren sistemle ilgilidir. Sistemi mevcut iktidar bile değiştirse bundan memnuniyet duyarız. Türkiye’deki halkın iktidarı değiştirme enerjisinin muhalefet partilerinde olmaması, seçmen üzerinde derin kuşku ve umutsuzluğa neden olmaktadır. Geçmiş hatalardan ders alınmalıdır. Deniz Baykal’ın bazı vaatlere aldanarak Sayın Erdoğan’ın yolunu açması yanlışı, muhalefet tarafından tekrarlanmamalıdır.