Sinan Ateş'in katledilmesi en azından benim tahmin edemediğim siyasi bir kırılmaya yol açacak gibi görünüyor. Katledilmeden önce adını hiç duymadığım Sinan hakkında öğrendiklerim ezber bozan nitelikte. Yoksul bir ailenin çocuğu olan Sinan milyonlarca genç gibi ülkücü harekete gönül vermiş adım adım en tepeye kadar ulaşmış. Savunduğu siyasi düşünceler her ne kadar bana kabul edilmez görünüyorsa da yurtseverliğinden kuşku duymama neden değil.
Akademik formasyon almış birisi ve resmi görüşe de hizmet eden bir anlayışa sahip olan Sinan'ın katledilmesi bence rejimin tahmin edilemeyen kırılma sürecini başlattı. Böyle ikon olmuş namuslu bir milliyetçinin rejime fazla gelmesi enteresan bir durum. Bu olayın 75 yıl önce tersini Sabahattin Ali'nin öldürülmesinde yaşamıştık. Babası ve neredeyse tüm ailesi asker olan ve ülkesi için savaşan Sabahattin Ali de rejime fazla gelmiş ve acımasızca katledilmişti.
Daha da ilginç olan en milliyetçi liderlerin birbirlerini Sinan konusunda suçlamaları ve ajan olarak ilan etmeleri.
Yine de tıpkı Sabahattin Ali olayı gibi son cinayet de karartılır ve unutulmaya terk edilir düşüncesindeyim. Olan Sinan Ateş, Uğur Mumcu, Sabahattin Ali gibi yurtseverlere olur. Ancak devlete güven son olaydan sonra bu sefer kendi cephesinde oldukça sarsılmış durumda. Olmazsa olmaz denilen güven unsuru nasıl sağlanacak hep birlikte göreceğiz.